Şansımıza перевод на английский
880 параллельный перевод
Ne mi yapacağız? Sen bir yana koşacaksın ben bir yana. Şansımıza ne çıkarsa artık.
We split up, and try our luck.
Şansımıza, onlar da göremiyor.
Luckily for us neither can they.
Şansımıza, değil mi?
Fortunate, isn't it?
Şansımıza kimsenin henüz haberi yok.
Fortunately, no one knows about it yet.
Şansımıza deniz sakindi.
Fortunately, the sea was calm.
Şansımıza araba var.
luckily there is a car.
Şansımıza içiyoruz.
We drink to luck.
Ancak şansımıza, onların bulaştığımız bu işle ilgili bilgileri sınırlıydı.
But fortunately their knowledge of the people involved is...
Şansımıza, birgün veya bir hafta, Bir gece, belki aşağı inip, ikimizi de haklıyacak.
A day, a week. And the chance is he sneaks down some night and gets us.
Şansımıza, savaşta şehir bombalanmadı.
Fortunately the city wasn't bombed in the war.
Şansımıza bugün Büyük Togo aramızda.
We're Very fortunate today in having with us the Great Togo.
Şansımıza aldığı doz öldürücü değildi.
Fortunately, the dose she received was not deadly.
Artık şansımıza ne çıkarsa!
Let him have it!
Şansımıza, çok güzel bir tercümanımız var.
Fortunately, we have a charming interpreter.
Misafirlerimiz geldiler ve şansımıza hâlâ yaşıyorlar.
Our guest are here and fortunately still alive.
- Bizim şansımıza.
- Just our luck!
Şansımıza etrafta Almanlar yoktu.
Fortunately there were no Germans around.
Rififi değiliz ki biz. Şansımıza ne çıkarsa.
We don't do light stuff, we just trust our luck.
Şansımıza sis yoktu.
Lucky there was no fog.
Evet... bizim şansımıza.
Yeah... Just our luck.
Ama şansımıza, aynı şekilde öleceğiz.
But, fortunately, we'll die by chance.
Şansımıza ismi geçmiyor.
Luckily his name isn't mentioned.
- İkimizde şansımıza bakacağız.
We sink.
Şansımıza şu kız ile babasından başka ses çıkmadı.
Lucky we haven't heard more about that girl and her father.
Hava şansımıza güzel, değil mi gardiyan?
Some nice weather we're having, huh, Screw?
Şansımıza henüz başarılı olamadılar.
Fortunately for us, with little success.
Şansımıza, 3 mil menzilinin dışındayız.
We're outside the three-mile limit, luckily.
Görünüşe bakılırsa Scotland Yard'ın şansı yaver gitmemiş. - Yaver gitmeyen şansımıza karşın çeteden on iki kişiyi tutuklamayı başardık. - Ama...
Well, it seems that Scotland Yard has had a run of unfortunate luck, but...
O zaman şansımıza güveneceğiz.
Then we'll just have to trust to luck.
Bizim de şansımıza...
To us and our good fortune
Şansımıza tam zamanında fark edebildik.
We were lucky to trace it in time.
Bir muhafıza karşı ne şansımız olabilir ki?
What chance do we stand against a guardsman?
Şansımıza dışarıya fazla kan akmamış.
There's almost no blood outside, fortunately.
Yani gerçek bir keşif yapma şansı kucağımıza kendiliğinden geldiğinde Young, Goodheart ve diğer bütün herkesi ikincil bir oyuncakla oynatmak istiyorsunuz.
So you're willing to play second fiddle to Young and Goodheart and the others when the chance to make a real discovery falls into our laps.
Sesimizi mi duydu yoksa yanımıza şans eseri mi geldi bilmiyorum.
I don't know if he'd heard us or if he just happened to come this way
Her zaman geç kalır Şans için atalarımıza dua etmeliydim
We added a nationally known scientist to our staff to head our new science department.
Belki de bu çocuk hayatımıza şans getirecek.
Perhaps our baby will change our luck.
Kötü şansınıza üzüldüm, millet, fakat korkarım sizi kente çekmem gerekecek.
I'm sorry about you folks'bad luck, but afraid I'll just have to tow you back in town.
Aklınızı başınıza almanız için size son bir şans daha vereceğim.
I'm gonna give you one more chance to come to your senses.
Eğer az da olsa bir şansımız varsa bu birlikte olmamıza bağlı.
Aside from all that. If we've got any chance it's going to be from working together.
Oğullarımıza yaşama şansı, özgür olma şansı... vermeyi denememiz mi?
To try to give our sons a chance to live, a chance to be free?
Şansınıza hayran kaldım, Bay...?
I admire your luck, Mr...
İyiliği hak etmediğimizi biliyorum, Yüzbaşı ama bize bir şans daha verirseniz dışarı çıktığımızda daha iyi insan olacağımıza söz veriyoruz.
I know we don't deserve any kindness, Captain. But if you could help us, I'm sure we'd all be inspired to live better lives.
Şans ayağımıza geldi, millet!
This is our chance, guys!
Görünüyor ki bu hatalı bağlantı buradaki arkadaşlarımıza biraz şans tanıyor.
Well, it seems that a faulty connection has given our friend here another chance.
Şansınıza adım şu anda Anastas Poltroni değil.
My name happens to be Anastas Poltroni.
Sadece siz ve adamlarınıza iyi şans dilemek için uğradım, Albay.
Just dropped by to wish your men good luck.
Başınıza ciddi bir bela çıkmazsa, şansımızın da yardımı ile yarın Ren'e ulaşabiliriz.
If you hit trouble, holler. With luck, we may reach the Rhine tomorrow.
Şansınıza istese de, araştırmasını asla yarıda bırakmayan bir dedektife düştünüz.
I'm afraid you're out of luck. You've picked the only detective who's incapable... of dropping an investigation once he's started it.
Onu zamanında bulduğum için şans yıldızımıza teşekkür edebiliriz.
We can thank our lucky stars that I got to her in time.
Tek başınıza asla şansınız olmaz, ama ısrar ediyorsanız... izin verin bende sizinle geleyim ve size yardım edeyim!
You are no match for him But if you really have to go can you allow me to go with you to offer you some help