Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ A ] / Açlık

Açlık перевод на испанский

2,308 параллельный перевод
Kral yoksa, insanlar açlıktan ölürken ve kaleler yıkılırken asaletin hiçbir hükmü olmuyor.
Una familia normal. No estás en lo cierto. Lo siento.
Açlık çekiyor.
Está dañada.
Açlık ne bilmiyorum
De hecho, no sé lo que es el hambre.
Kıyafetlerimi giyen, açlıktan kemikleri çıkmış mankenleri görmem gerekmez.
No necesito ver modelos esqueléticas caminando con mi ropa.
Kızgın olmalıyım çünkü bu ilişkide açlıktan ölüyorum
Soy codicioso porque nunca tuve nada en esta relación.
Açlıktan kıvranıyoruz!
¡ Estamos hambrientos!
Açlıktan kıvranıyorum.
Me muero de hambre.
Hastalık var açlık, kıtlık var ölüm var.
Las enfermedades... El hambre, la carestía... La muerte.
Üç gündür açlık grevindeler.
Los activistas han estado en huelga de hambre durante 3 dísa.
Bazı yerel eylemciler 80 saattir açlık grevi yapıyor.
Algunos de los activistas locales han estado en huelga de hambre durante 80 horas.
Telefon geldiğinde kucağımda açlıktan ölmek üzere olan 3 aylık bir kız çocuğu vardı.
Y cuando tomé la llamada, estaba sosteniendo una niña de 3 meses severamente desnutrida,
- Hâlâ açlık çekiyorum.
- ¡ Aún estoy hambriento!
Neden açlık grevi yaptığını sanıyordun?
¿ Por qué crees que no quería comer más?
Açlık grevi.
Huelga de hambre.
O açlıktan kıvrananlar için, efendim.
Eso es para la inanición, señor.
İşsizlik, açlık, sefalet, Amerika ve tüm diğer meseleler.
El desempleo, el hambre, la pobreza, América y todos los demás temas.
Açlık ona karşı gelir,
El hambre se restriega contra ella
Açlıktan kıvranıyorum.
Yo estoy hambrienta
Tom açlıktan ölüyorum, lütfen artık gidebilir miyiz?
Tom, estoy hambrienta. ¿ Nos podemos ir?
Açlık hissediyorum aslına bakarsan.
Siento hambre, un... en realidad.
Şimdiyse, kış için yiyecek bulamazsan, açlıktan öleceğiz.
Ahora moriremos de hambre, a no ser que encuentres comida para el invierno.
Açlık başına vurdu, değil mi?
No hay nada como el hambre, ¿ no?
Bu öfke bu açlık kemiklerime işlemiş ve bitirmek istiyorum.
Está durmiendo, esta rabia, está hambre, está mis huesos y quiero que pare.
İyileşeceğimi söylediniz ama yarım gün geçmeden açlık hissi geri geldi.
Dijiste que estaría curado, pero después de medio día, el hambre ha vuelto.
Sünger çiğnemek beynin açlık merkezini kandırır mı?
¿ Esta mascando un bizcocho de broma el centro del hambre de tu cerebro?
Çoğu da açlık sınırındaydı.
Y muchos estaban al borde de la hambruna.
Tüm Guadalcanal birlikleri açlık sınırındalardı hatırladığım kadarıyla.
Toda la campaña de Guadalcanal fue... bordeando la hambruna, según la recuerdo.
Açlık ve susuzluk hissetiğimiz sürece iyiyiz demektir.
Mientras aún podamos estar con hambre y sed probablemente estemos bien.
Şehir dışında Ann Limanı'na arabayla gittiğimde kadife boyalı Elvis resimleriyle dolu araçlarda açlık çeken ressamlar görüyorum.
Voy al centro, al sur del estado a Ann Arbor y veo artistas muertos de hambre con camionetas llenas de cuadros de Elvis.
Gaziler, vatanseverler, gerçek Amerikalılar aileleri açlık içindeyken, ekmek kuyruklarına mahkumken zenciler tıkınıyor.
Veteranos, patriotas, todos verdaderos Norteamericanos, confinados a la miseria, con sus familias muriendo de hambre... mientras los negros se atiborran de comida.
Açlık, susuzluk, hastalık, dizanteri aklını oynatmak demektir.
Significa hambre, sed, enfermedades, disentería y extrema locura.
Açlık çekiyor olmaları.
Está sufriendo de hambre.
Aç olmanın açıklaması tam olarak "Açlık."
Inanición, para ser exactos. Específicamente hambruna.
Açlık mı?
¿ Hambruna?
Ben Açlık denince yemek yeme isteği olarak algılamıştım.
Creo que hambruna era tener inanición de, ya sabes, comida.
Herkes bir şeye açlık duyar.
A lo que me refiero es a que todo mundo está hambriento de algo.
Nur, aşk için birleştiriyor ve Açlık gelip onların kudurmasını sağlıyor.
El querubín los hizo desear demasiado el amor y luego vino la hambruna, y los hizo rabiosos de amor.
Kırmızı ete olan isteği Açlık'ın etkisine girmesine neden oldu.
Su apetito es por la carne roja ha sido tocado por el efecto de la hambruna.
Yani Açlık şehirde gezip herkesin delirmesini mi sağlıyor?
Entonces, ¿ la hambruna se pasea por el pueblo y todos se vuelven locos?
Ve sonra Açlık siyah atı ile gelecek.
"Y llegará la hambruna montada en su corcel negro".
Açlık, aç.
La hambruna es hambre.
Lucifer şeytanları Açlık'a bakmaları için yolladı. Onu doyurup, hazır olmasını sağlamak için.
Lucifer envío a sus demonios para encargarse de la hambruna para alimentarlo, para tener la certeza de que esté listo.
Açlık'ın da böyle bir yüzüğü var mı?
¿ Crees que Hambruna tiene un anillo así también?
- Bu Açlık.
- Es Hambruna.
Eğer ruhu izleyip Açlık'ı bulmak istiyorsak en iyi şansımız bu doktor.
Bueno, si queremos jugar "Sigue el alma" para atrapar a Hambruna nuestra mejor opción comienza con el doctor, aquí.
Yavaşça ama emin adımlarla kasabadaki herkes Açlık'ın esiri oluyor.
Bueno, lento, pero seguro todos en este pueblo están siendo víctimas de Hambruna.
Bıçağı alıp içeri gireceğim. Açlık'ın elinden yüzüğü kesip alacağım ve seninle parkta buluşacağım.
Cojo el cuchillo, entro le corto la mano del anillo al hambre y te veo de nuevo en el aparcamiento.
Hala açlık çekiyorsunuz çünkü açlık sadece bedenden gelmez. Ayrıca ruhtan da gelir.
Y aún así, continúan hambrientos porque el hambre no viene solamente del cuerpo también viene del alma.
Sonra düşünmeye başladım, eğer biz olsaydık ölüm ve açlığın eli kulağında olsaydı seni yemeden önce ne kadar beklememi isterdin?
¿ Cuánto quieres que espere antes de comerte? No voy a dignarme a responderte, Shawn. Es una pregunta perfectamente razonable.
Açlık yok.
No hay hambre.
Sanırım ben de açlık çekiyorum.
Creo que estoy hambriento.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]