Bacaklar перевод на испанский
10,829 параллельный перевод
Çavuş, kollarının ve bacaklarının yerinde kalmasını istemiyor musun?
nos arrastramos...? ¿ Quieres conservar los brazos y las piernas?
Kol ve bacakları hedef alma.
No apuntes a la cabeza o a las extremidades.
İnsanlar kollarını veya bacaklarını kaybettiklerinde sık görülen bir durumdur.
No es infrecuente cuando la gente pierde un brazo o una pierna o algo.
Sevdiğimin bacaklarını kesenler - Onlar sıradan psikopatlar değildi.
Los hombres que se llevaron las piernas de mi amada... no eran los típicos psicópatas.
Bacaklarını tren kazasında kaybettiğini söylemiştin.
Me dijiste que habías perdido tus piernas en un accidente de tren.
Kırmaya çalışırlarken bacaklarını kırarlar artık.
Tendrán que romperse una pierna antes de tirarla abajo.
Bacakları upuzun, karamel gibi.
Largas piernas como caramelos...
Bacaklarını kilitle.
Tomate de sus piernas.
Kin tutmak istiyorsan keyfin bilir ama o sıska bacaklar bu yükü taşır mı bilmiyorum.
Si quieres seguir con ese rencor, adelante, pero no sé cómo esas piernitas flacuchas puedan aguantar semejante peso.
Bacaklarım sıska falan değil, orantılı.
No tengo piernas flacuchas... son proporcionadas.
Washington Heights'daki kardeşlerimi arayıp seni o köprüye bacaklarından astırırım. Sidiklerin ağzına gelene kadar bekletirim.
Llamaré a mis hermanos de Los Altos de Washington... y ellos te colgarán de ese puente... hasta que te mees del terror, y te caiga todo en la boca.
Uzunsun, sarışınsın ve bacakların nah buraya geliyorlar.
Eres alta, rubia, y las piernas te llegan hasta el cuello.
- Senin bacaklarının arasındaki şey seni ilgilendirir, benimki de beni.
Lo que tienes entre las piernas es cosa tuya, - y lo mío no te incumbe.
Keşke elmalı pankek karışımı en üst rafta olsa 'A'ile başlıyor çünkü. Ama oraya koymuyorum çünkü bana kahvaaltı hazırlaman gerektiğinde o küçük bacaklarından birini kırmanı istemiyorum.
A mí me gustaría que el azúcar estuviera en la parte superior de la alacena porque su nombre comienza con una "A", pero no la pongo allí porque no quiero que te rompas una de tus pequeñas piernas
* Bacakları uzun, teni pırıl pırıl, vücudu cezbedici *
* Piernas largas y pelo perfecto * * Un cuerpo hecho para el pecado *
Elleri, bacakları ve yüzleri bir kamera, bisiklet ve güzel bir fon müziğiyle herkes aktör olabilir.
Cuando tú tienes manos, pies, una cara, una cámara, una moto.. .. lentes de zoom, y música de fondo, entonces quien sea puede actuar.
Peki ya karımın ve bacaklarımın dosyası, Shirley?
Bueno, entonces, ¿ qué pasa con el caso de mi esposa y mis piernas, Shirley?
O zaman izin ver bacakların olayım.
Entonces déjame ser tus piernas.
- Bacaklarımı oynatamıyorum.
- No puedo controlar mis piernas.
Bacaklarınızı esnetin, çocuklar.
Estiren las piernas, chicos.
Bacaklarını mı tıraş ediyordun?
¿ Te depilabas las piernas?
Kollarını ve bacaklarını kıracağım.
Voy a romperles los brazos. Voy a romperles las piernas.
- Bacaklarını kesiyorum valla.
- Voy a cortarles las piernas.
İki... İki bacakları var.
Dos... tienen dos piernas.
Şu zıplayışları bir daha görelim, bacakları ayır.
Veamos esos saltos otra vez. El split.
Büyükten ayrılırken, sarışın gevşekleşiyor ve bacakların ayrılıyor.
Cuando sales del gigante, el pliegue está desprolijo y separas las piernas.
Şimdi bacaklarımı kesecekler ve ben daha da kısalacağım.
Y ahora me cortarán las piernas y seré todavía más pequeño.
Bacaklar konusunda iyi numaraları var.
Le gustan las piernas.
"Kadınların bacaklarına" ilgili biri.
Las piernas de mujer.
Bacakları ayırın.
Abre la piernas.
- Ne biçim bacakları var.
- Tiene unos pies extraños.
Bacaklarını açacak birini bulacağım.
Os quiero de todas formas. Voy a encontrar un culo
Sonra da o güzel yuvarlak kıçın bacaklarımın arasında sıkışmış ve kaya gibi sağlam kafan göğsüme vurur vaziyette birlikte uzun bir yolculuk yaptık.
Luego estuvo ese largo viaje juntos con ese redondo trasero encajado apretadamente entre mis muslos y esa cabeza dura como una roca golpeándome en el pecho.
Bacaklarınızla kaldırmayı unutmayın.
Recordad, levantad con las piernas.
Güçlü bacaklar.
Piernas fuertes.
Bacakları sanki jöle gibiydi, sadece iki küçük puding çıkardı.
Sus piernas eran como Jell-O, solo dos pequenos estallidos pudin.
Daha sonraysa Ian McLeod'un izini bulup bacaklarını kıralım!
¡ Y después, vamos a encontrar a Ian McLeod y a romperle las dos piernas!
Bacaklarımdan testilerine kadar zımbalıyorsun, ben hakediyorum, öyle mi?
Y abrochar mi escroto a mi pierna. ¿ Me merecía eso también?
Tamam, Bruce. Neden onun bacaklarını omzuna atmayı denemiyorsun?
Bien, Bruce, ¿ por qué no intentas poner su pierna sobre tu hombro?
Bacaklarını kaldırabilsin diye.
Para que pueda poner subir las piernas.
- Bacaklarını aç.
- Separa las jodidas piernas.
- Omzum çıktı, bacaklarım değil.
- Es mi hombro el que está dislocado, no mis piernas.
Bacaklarımı hareket ettirsem iyi gelebilir.
Quizás debería dar un paseo.
Bar pozisyonları dolu ama üst katta kerhane işletiyorum. Birinin bacaklarının boynuna dolanmasına istekliysen tabii.
La posición de cantinero está ocupada, pero tengo habitaciones para sexeros arriba si estás dispuesto a trabajar con las piernas de alguien alrededor de tus orejas.
Ve sadece bacakları değil.
Y no solo sus piernas.
Bacaklarını tut.
Sujeta sus piernas.
Gerçi seninkiler gibi bacaklarım olsa fark etmezdi.
No importa cuando tienes las piernas como la suya
Derini yüzdüm eğdim büktüm ve seni, kafanı ellerini, kollarını ve bacaklarını budadım.
Te despellejé te doblé te torcí y te podé. Cabeza, manos, brazos y piernas.
- Bacaklarını aç.
Sepárelas.
- Veya bacaklarını bulana dek.
O tus piernas.
bacaklarını görmeyecekler.
no te van a ver las piernas.