Başardık mı перевод на испанский
731 параллельный перевод
İyi iş başardık mı?
¿ Hemos hecho un buen trabajo con él?
Başardık mı?
¿ Hemos llegado?
- Trenle irtibat kurmayı başardık mı?
- ¿ Alguna noticia del tren?
Bu, neredeyse vahşi olanı, Hurdesli arkadaşlarımızdan birinin aracılığı sayesinde filme çekmeyi başardık.
A éste, casi salvaje, sólo pudimos filmarlo gracias a la colaboración de uno de nuestros amigos hurdanos que supo entretener a su interlocutor.
Gilda, oyunun üçüncü perdesinde harika bir iş başardık ve içimden bir ses, arkamızda bırakacağımız bir not yazıp bunun üzerinde etraflıca düşünürsek sadece iyi bir edebi eser bırakmış olmakla kalmayıp beni de morarmış bir gözden kurtarmış oluruz diye düşünüyorum.
¿ Sabes, Gilda? Hicimos un trabajo excelente en aquel tercer acto. Creo que si nos juntáramos y tratáramos de crear algo inmortal, con mucho esfuerzo no sólo sería una buena obra literaria sino que tal vez me ahorraría una paliza.
20 yıllık gizli bilimsel araştırmalar ve sayısız başarısızlıktan sonra.. ... ben de Tanrı'nın kendi imgesi olarak ölülere yaşam vermeyi başardım.
Tras 20 años de investigación e innumerables fracasos, también he creado vida a imagen y semejanza de Dios.
Çok büyük zahmetlere girdim - İnan bana, hiç kolay olmadı ama kızın kim olduğunu öğrenmeyi başardım.
Me costó mucho - Créeme, no fue fácil - pero me las arreglé para averiguar quién era la chica.
Şu ana kadar kaybımızı hem Amerikalılardan hem de Britanya halkından gizlemeyi başardık.
Hasta el momento se lo hemos ocultado tanto a los americanos como a los británicos.
Ve bunu kısa sürede başardım.
Tardé poco en hacerlo.
Ama kaçmadan önce... Yüzlerce karanlık yerde gizli tüm ulusal sanat hazinelerini... görmeyi başardım.
Pero antes de escapar... me preocupé de que todos nuestros grandes tesoros de arte fueran escondidos en cientos de oscuros lugares.
Senin kazandığın olmadan bile, başımızı suyun üzerinde tutmayı başardık.
Incluso sin lo que ganas, he podido mantenernos a flote.
Başardık tatlım. Böyle yapmasaydık seçmelere gidemezdik.
Oh... si no es así, no habríamos llegado a hacer la prueba.
Banka müdürü bayağı meraklandı ama birlikte yemeğe çıkınca tüm merakını gidermeyi başardım. Ve?
El director del banco se mostró en extremo curioso pero pude satisfacer su curiosidad al respecto cuando me llevó a almorzar.
Ve ben bu gidişi kırmayı başardım.
Y yo me he atrevido a romper moldes.
Amerika'dayken, kornaya basardım ve kızlar koşarak gelirdi.
En los Estados Unidos, tocaba el claxon y la chica venía corriendo...
Bazılarımız öldü ama başardık.
A muchos les costó la vida, pero lo conseguimos.
- İşte başardık. - Sanırım.
- Bien, le haremos.
Sanırım nihayet karanlıklar prensinden kurtulmayı başardık.
Bueno, creo que finalmente conseguimos librarnos del Príncipe de las Sombras.
Polis Teşkilatımız cinayet sayısını azaltmayı başardı ama Thuggee Tarikatının varlığını tanımaya zorlandık.
Nuestros esfuerzos se enfocaron en reducir el número de crímenes... pero debemos reconocer que los Thuggee aun existen.
Başardık. Sadece iki adım kaldı.
Lo conseguimos, estamos ya a un paso.
Sanırım bu sefer başardık.
Esta vez sí que nos ha salido.
Kısa süre önce akıl hastanesinde Hobart'ı canlandırmayı başardım.
Hace poco en el asilo, conseguí animar a Hobart.
Belki rengimiz pembe ve bayanların sutyenlerinden yardım almış olabiliriz ama limana girmeyi başardık.
pero estamos entrando.
O kadar da kötü değildi. Asıl amacımız Ayako'nun mutlu olduğunu görmekti ve bunu da başardık.
El clima estuvo bueno, y todo salió sin problemas.
Stan, çok zor oldu ama onunla kıçımı silmeyi başardım.
Stan, me tomó un poco de trabajo, pero pude limpiarme el trasero con él.
Yapmayı başardığımız onca şeye rağmen, hayatı katlanılır kılacak... birçok şey hala eksikti.
Y por mucho que consiguiéramos, aún nos faltaban muchas cosas... para hacer la vida tolerable.
Başardık. Darcey, kendi biletini, kesebileceğini söyledi. Evet mi hayır mı?
Dice que puedes escribir nuestro billete. ¿ Sí o no?
Arabadan sürünerek çıkıp kapılara ulaşmayı başardım.
Yo logré bajar del auto y arrastrarme hasta el portal.
Yardım toplamayı başardık.
Recaudamos fondos para ese fin.
Gereksiz kraterin yukarısında gemiyi başımızdan savmayı başardık
Saltamos de la nave a altitud 5 sobre el Crater de las Agujas.
Evet genç hanım, çok iyi bir şey başardık.
Sí, jovencita, afortunadamente.
Küçük kızımız başardı anlaşılan.
A nuestra pequeña le ha ido bien.
Kızıl Polis'in elinden kurtulmayı başardım.
Me las he arreglado para escapar de las manos del ejército rojo.
Tüm hayatını yeniden canlandırmana izin vererek yeterince kibar davrandım. Suçlarının derinine inmeyi başardık.
Comenzamos amablemente con tu infancia, revelando los crímenes y sus causas.
Başardık, aslanım!
Si. ¡ Lo conseguimos, hombre!
Tanrım, başardık.
Dios mío, lo conseguimos.
İyi iş başardın, kızım.
Buen trabajo, hija mía.
- Arkadaşlarım, başardık.
- Lo logramos, amigos.
Bu sefer başardım gibi geliyor. Birlikte başardık.
De que lo he logrado, de que lo hemos logrado.
Evet dostlarım, inanılmaz ama gerçek, başardık.
Pero no era verdad.
Kendi kendimize başardık, senden yardım almadık.
¡ Solos, sin tu ayuda!
Başardık ama, başarmadık mı?
Lo hemos logrado, ¿ verdad?
Sokakta o şişko herifi yakalayabilseydim kıçına tekmeyi basardım.
Si hubiera tenido la oportunidad, le hubiera sacado la grasa. Brincaba como una rata el idiota.
Bütün imkanlarımızı kullanarak burnu en yakın Delta laboratuvarına yani buraya yetiştirdik. Bütün biyokimyasal teknolojileri kullanarak bir senedir onu canlı tutmayı başardık.
Con gran presencia de ánimo, llevamos la nariz al laboratorio delta más cercano, que es éste, donde, con un gran esfuerzo bioquímico, se ha mantenido viva durante casi un año.
Şu ana kadar ; ekibimi kaçırmayı, karpuzları kurşunlamayı... arkadaşımın bacaklarını kırmayı... ve sizin şerif yardımcılarından birini öldürmeyi başardı.
Hasta ahora, Renda logró alejar a mi cuadrilla... le disparó a mis sandías... le rompió las piernas a mi amigo y mató a uno de sus agentes.
Sanırım başardık.
Creo que lo hemos logrado.
Sanırım başardık!
Creo que lo hemos logrado.
Daha sonra, baş bir yerde, aramızdaki uzaklık buna karar veri gibi, onu hatırlamayı başardım.
Así, más tarde, en otro sitio, podría recordarla mejor. Era como si tuviera que alejarse para yo poder sentirla.
Senin yerinde olsam kıçına tekmeyi basardım.
Si yo estuviera en tu lugar, ¡ armaría un gran escándalo!
Pekala... Sanırım başardık, ha?
Bueno ya lo hemos hecho, ¿ no?
Başardık arkadaşım.
¡ Conseguido, amigo!