Birlikte mi перевод на испанский
9,776 параллельный перевод
Peki sen de burada John'la birlikte mi yaşıyorsun?
¿ Y vive aquí con John?
Perry seninle birlikte mi?
¿ Está Perry contigo?
Hep birlikte mi arayalım?
¿ Vamos todos a buscar?
Yani sen dükkandaki o yabancılarla birlikte mi kaldın?
- ¿ Entonces te has quedado con ellos? - ¿ Con esos extraños de la gasolinera?
- Birlikte mi?
- ¿ Juntos?
Birlikte mi? Fred'le Mia gitti.
Fred y Mia se han ido.
- O kemirgenle birlikte mi?
- ¿ Tú y el roedor? - Sí.
Kürtaj yaptırmış olan milyonlarca kadınla birlikte mi?
¿ Con las millones de mujeres que han abortado?
Yani, birlikte mi yaşıyorsunuz?
Por lo tanto, usted es, uh, la convivencia?
Ne... Siz ikiniz birlikte mi çalışıyorsunuz?
¿ Ustedes- - trabajaron juntos?
Bu bizimle birlikte doğan bir şey mi yoksa öğretilen bir şey mi?
¿ Es algo con lo que nacemos o que puede ser aprendido?
Vince, babamla birlikte ahıra girersem onun içindeki aether'ı aktifleştirip boşluğu ve 27 yıllık döngüyü durdurabileceğimi söyledi.
Vince dijo que si entraba al granero con mi padre podría activar el éter en él para detener al Vacío y el ciclo de 27 años.
Benimle birlikte sahnede duracak ve Başkanın Hanım'ını oynayacaksın.
Y estarás a mi lado en el escenario. ¡ Y serás la primera dama!
Evet, ve saat 7'den beri masa başındaydım, siber güvenlik ekibiyle birlikte Clark'ın sahte maillerinin izini sürüyordum.
Sí y llevo en mi mesa desde las siete analizando el correo falso de Clark con los de seguridad informática.
Yapabilirsin, ama ölürsem veya ortadan kaybolursam ya da birisi aileme dokunursa, bildiğim her şey polise gider CJ'in bana verdiği telefonla birlikte.
Podrías. Pero si muero, desaparezco o si alguien toca a mi familia, todo lo que sé caerá en manos de la policía, junto al teléfono que me dio CJ.
- Kız kardeşimle birlikte evdeler.
Está en casa con mi hermana.
Barakalarda adamlarımla birlikte daha rahat ediyorum.
Estoy más en mi hogar en los barracones con mis hombres.
Evet, biliyorum, ama birlikte geçirecek daha çok vaktimiz oluyor, değil mi?
Lo sé, pero hemos podido estar mucho tiempo juntos, ¿ no?
İçimdeki kötülüğü ortaya çıkaran, Mills'e benimle birlikte olmandan emin olmadığını söylemen.
Lo que saca lo peor en mi es que le digas a Mills que no sabes si quieres estar conmigo.
Babası, abim, bir itfaiyeciydi ve kulelerden ikincisi yıkıldığında eski kocam Tommy ile birlikte oradaydı.
Su padre... mi hermano... era bombero junto a mi difunto esposo, Tommy, en la Torre 2 cuando se vino abajo.
Lise arkadaşı değillerse birlikte çalışmış olabilirler mi?
Si no eran amigos en el instituto, ¿ quizá trabajaron juntos?
Hala "resmi" olmasa da daha şimdiden sanki adım yıllardır sizinkiyle birlikte orada asılıymış gibi hissediyorum.
Aunque es "no oficial", ya siento como... si mi nombre ha estado ahí tanto como el de ustedes.
Eski karım Linda ve ben, velayeti birlikte paylaşıyoruz.
Mi ex mujer Linda y yo tenemos la custodia compartida.
Bir süre önce eşimle birlikte yaptığımız incelemeler.
Cosas que reunió mi mujer hace tiempo.
Bu devrimle birlikte hükumet devrilecek mi?
¿ Va a cambiar el juego de alguna manera?
Phil, birlikte yaşamak çok eğlenceli, değil mi?
Vivir juntos es bastante divertido, ¿ no?
- Onun abaza bir çete üyesiyle buradan birlikte çıkmasına izin vermem için ancak cesedimi çiğnemen gerek.
La única forma de que permita que ella salga de aquí con un pandillero cachondo es sobe mi cadáver.
- Doğru. Ama Kadimler en büyük tehlikenin hangisi olduğuna karar vermeliler birkaç suç ortağı ile birlikte ihtiyar bir rehinci mi yoksa Palmer ve milyarları ile desteklenen Efendi mi?
- Cierto, pero los Antiguos deben decidir quién es la amenaza mayor... un viejo prestamista con unos pocos aliados o el Amo, respaldado por Palmer y sus billones.
Sen haklı çıkarsan hep birlikte bana güleceğiz ben de özür mahiyetinde, hepinizi istediğiniz bir su parkına götüreceğim.
Y si tienes razón, no reiremos mucho a mi costa, y para disculparme os llevaré a todas al parque acuático que elijáis.
- Aynen öyle. Eve gidip birlikte duşa girelim mi, ne dersin?
¿ Qué te parece si nos vamos a casa y nos duchamos juntos?
Pekâlâ, emrimle birlikte onları otaya götürün.
Bueno. A mi orden, a por ellos allí.
Orası Abbott ile birlikte çalıştığı yer, değil mi?
Allí es donde trabajó con Abbott, ¿ cierto?
Selam. Louise, Mike ile mi birlikte?
Hola. ¿ Louise está con Mike?
Lütfen onu sığınağımdan aldığı mektupla birlikte buraya gönder.
Por favor, envíela aquí con la carta que cogió de mi búnker.
Pleasanton'da kardeşimle birlikte kalıyordu.
Estaba con mi hermano Beau en Pleasanton.
Bay Maker'ın psikolojik olarak rahatsız olduğu net olmakla birlikte suçu tamamen bilerek ve isteyerek kabul ettiğine kanaat getirdim.
Mi conclusión provisional es que el señor Maker... aunque está claramente trastornado psicológicamente... es capaz de declararse culpable... de forma consciente e inteligente en este caso.
Chuck adını verdiğim vibratörümle birlikte beş mil uzaktayım.
Estoy a ocho kilómetros con mi vibrador. Lo llamo Chuck. Deberías venir a jugar.
Benim sayemde Alec'le birlikte binanın içine girebilir, güvenlik elemanlarımla birlikte askerleri etkisiz hale getirebilirsiniz.
Entonces, con mi ayuda, Alec y tú entran al edificio y, junto con mi seguridad, neutralizan a los soldados.
Sadece... birlikte gidelim mi diye sormadığın için hayal kırıklığına uğradım.
Yo estaba... decepcionado por que no me invitaras a acompañarte.
ALX'ten Han başkanla birlikte gelmişti, değil mi?
¿ No vino con el Sr. Han, el otro día? - Cierto.
Ya da seninle birlikte katlanmak zorunda olacağım bir sürü acı ve kederden mi?
¿ De las cosas que tendríamos que enfrentar?
Eşimle birlikte uzun zamandır deniyorduk.
Mi marido y yo lo hemos estado intentando durante un largo tiempo.
Birlikte olduktan sonra düşünmeye başladım. Perdedeki o kadınla sahip olmayı dilediğim o kadınla yanımdaki oturan kadın gerçeği yansıtmıyordu.
Después de que... estuviéramos juntos un tiempo... empecé a pensar... en esa mujer de la pantalla... deseando tenerla a ella... y no a la versión de carne y hueso sentada a mi lado.
Karınla birlikte sekreterimden bir randevu alman gerekiyor.
Usted y su esposa necesita para hacer una cita a traves de mi secretaria.
Ve sen bunu elimden aldın, karımla ilgili yanılsamayla birlikte.
Y usted tomo, junto con mis ilusiones acerca de mi esposa.
Birlikte oynasak, ben daha ilk hamlemi yapmadan herhalde sen bütün oyunu kafanda çözmüş olursun.
Y si jugásemos, probablemente tendrías toda la partida resuelta antes incluso de que hiciese mi jugada de apertura.
Erkek arkadaşımla birlikte kurulduğumuz evde kaldılar.
Están en la casa donde me escondía con mi novio.
Eğer gülümsersen bir hafta için ücretsiz hamburger, elimi tut ve blok etrafında benimle birlikte yürü.
Hamburguesas gratis durante una semana si sonríes, tomas mi mano, y damos la vuelta a la calle.
Eğer planım işe yararsa, Robin Hood'la birlikte Sherwood ormanında olacağını düşündüm.
Me imaginé que si mi plan funcionaba, estarías en el bosque de Sherwood con Robin Hood.
Adamlarım ve seninle birlikte, halkım için savaşacağım.
Lucharé por mi pueblo... con mis hombres y contigo.
Benim yanımda olacaksın. Birlikte olacağız.
Te quedarás a mi lado, juntos.