Cennet gibi перевод на испанский
502 параллельный перевод
# Evimizin içi cennet gibi.
Nuestra casa es el paraíso.
# Gelir cennet gibi insana #
Pueden parecer un paraíso
Ama yine de cennet gibi gelecek, bana bir kez daha gülümsersen eğer!
Pero si me sonríes una vez más, tocaré el cielo con las manos.
Paris, baharları cennet gibi.
París es hermosa en primavera.
- Cennet gibi bir şeydir bu. Kimse cennete nasıl ulaşamadıysa, toprakta alamadı.
Ninguno consigue irse y nadie consigue la tierra.
Cennet gibi bir yerde güzel bir ev yapmış... ve bunların mahvolmasını görmek istemiyorum.
Ha construido un precioso hogar en este paraíso... y no quisiera verlo invadido y destruido.
Oh, cennet gibi.
Esto es el paraíso.
Cennet gibi.
Qué día tan divino.
Dünyamızı da cennet gibi bir yere dönüştürecek olan yüce Tanrım : Bize günlük rızkımızı ver, günahlarımızı affet ki biz de bize karşı günah işleyenleri affedelim. Bizi şeytanın kollarına değil, ondan olabildiğince uzağa götür.
Hágase tu voluntad así en la tierra como en el cielo, danos hoy nuestro pan de cada día y perdona nuestras deudas... así como nosotros perdonamos a nuestros deudores... y no nos dejes caer en la tentación mas líbranos del mal.
Cennet gibi gözler Ama ah, bu ölçüler
Grandes ojos Ojos dulces
Cennet gibi gözler Ve tam uygun ölçüler
Grandes ojos Ojos dulces
# Belki, yıldızlarla kaplı cennet gibi bir gecede
Es muy probable Que en una noche celestial tachonada de estrellas
Cennet gibi. Emekli olunca gitmeyi hayal ettiğin bir yer gibi.
Es un paraíso al que todo hombre sueña ir cuando se jubile.
Dondurma ve pastayla öyle bir şişmanlatacağım ki cennet gibi gelecek sana.
Haré que engordes tanto con helados y pasteles que te sentirás como un niño en el paraíso.
Dünya da cennet gibi senin olacak.
Hágase Tu voluntad aquí en la Tierra como en el Cielo.
Dünya da cennet gibi senin olacak.
Hágase Señor Tu voluntad aquí en la Tierra como en el Cielo.
Cennet gibi yüksek ve taştan yapılmış, tahtadan değil ve pencereleri gökkuşağının renklerinde.
- Tan altas como el cielo - Y construidas de piedras, no de madera. Con ventanas de colores.
Evet, cennet gibi!
¡ Oh, sí, un cielo!
Cennet gibi ılık hava.
¡ Oh, divino! El calor del sol.
Ama senin evin cennet gibiydi, tıpkı yukarıdaki gibi.
Yo no podía dormir.
- Burası cennet gibi.
Esto es un paraíso.
- Cennet gibi kokuyorlar, değil mi?
- Huelen exquisito, ¿ no?
öyle mutluyum ki, uçabilirim... ne güzel bir gökyüzü, cennet gibi bir çatı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
"Estoy tan exaltado que podría volar " Qué cielo, un techo divino " No volverá a hacer un día tan soleado No puede repetirse
Burası cennet gibi, ve hiç kimse acı çekmiyor.
Es celestial aquí y nadie está sufriendo.
- Cennet gibi kokuyor ama.
- Huele como el paraíso.
Çevre koşulları yorumunuz Gideon'u bir cennet gibi gösterdi.
Describió las condiciones ambientales que hacen de Gideon un paraíso. Y lo era.
Burası cennet gibi.
Es el paraíso.
- Burası huzur dolu. Tıpkı cennet gibi.
Es muy bonito aquí, parece el Paraíso.
Hırsızlar için cennet gibi olur burası...
Se volvió la meca de los ladrones.
- Öyle mi? Bu cennet gibi yer birbirimize karşı açık ve dürüst olmamız için mükemmel bir fırsat. - Yapma.
- Si?
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
Mas no me muestres, hermano, cual ruin predicador,... la empinada y espinosa senda al cielo,... si él, cual libertino atolondrado, toma el camino de rosas del retozo,
Şunu bir dinle : "Shubert Alley'de dönen dedikoduya göre ; Rockefeller'ın yeni bir 1 milyona aç olduğu gibi yeni bir başarıya aç olan San Francisco varisi Myra Hudson'ın şimdiye dek yazdığı en iyi piyesi Cennet Misali."
Escuchad : "Corre el rumor de que Myra Hudson, la rica heredera, que tiene tanta necesidad de un éxito como Rockefeller de un millón, ha escrito su mejor obra con" Destino, el séptimo cielo ".
Gerçekten de size söylüyorum, sözünü ettiğim cennet burada yeryüzünde bulunabilir. Tabii eğer şimdi sizi yönetenler gibi yırtıcı canavarlar olarak değil de Tanrı'nın çocukları gibi yaşarsak.
Porque en verdad os digo... que el cielo del que hablo puede encontrarse aquí, sobre la tierra... si nosotros vivimos como hijos de Dios... y no como aves de rapiña, como aquellos que nos gobiernan.
Bayan Wilberforce, tam şu an hasta, tatlı ve yaşlı bir bayan - sizin gibi onun da ilerde mekanı cennet olsun - korkacak hiç bir şeyi olmadan bir sükunet ama büyük bir umutla bekliyor.
Pues bien... Ahora mismo, Sra. Wilberforce, me está esperando una inválida, una encantadora ancianita, muy diferente de usted. Está esperando serena, pero con gran esperanza, porque ya no tiene nada que temer.
Dünyada cennet kurmaya niyetli herkes gibi. O yüzden, sadede gelebilir miyiz?
Quienes planean convertir la tierra en el cielo siempre la tienen ¿ por qué no vamos al grano?
Dünyadaki ilk çift gibi.. Burası da cennet bahçesi.
Como si fuéramos los dos primeros habitantes de la Tierra... y éste fuera el Edén.
- Cennet gibi kokuyordu.
- Olía muy bien ahí dentro.
Ortodoks olmalısın ya da cennet, cehennem, araf gibi şeylere inanmalısın demiyorum.
No me refiero a que tengas que ser ortodoxo o creer en el cielo, el infierno, el purgatorio y esas cosas.
Her zaman dediğim gibi burası çocuklar için bir cennet.
Pero lo que siempre digo es que es un cielo para los niños.
Evet, cennet gibi.
Sí, es... es como el cielo.
Tek söyleyebileceğim cennet, dünyada düşündüğün gibi değil.
Ese lugar no es igual a como vosotros se lo imaginan aquí.
Daha çok kutsal kitaptaki Cennet Bahçesi gibi.
Se parece más al Jardín del Edén.
Cennet gibi.
lgual que en el paraíso.
Burada, Joseph Lee, Adem ve Havva gibi cennet bahçesindeyiz.
Aquí estamos, Joseph Lee, en el Jardín del Edén. Al igual que Adán y Eva.
Burada Adem ve Havva gibi cennet bahçesindeyiz.
Aquí estamos en el Jardín del Edén. Al igual que Adán y Eva.
Cennet'ten gelen ruhani gıda gibi birazcığını bile yitiremezdik.
Mira Austria. Unirse al Reich fue sólo el primer paso.
Hamam cehennem gibi görünebilir ama aslında bir cennet. Güneş ve ay kadar güzel vücutlar bulacaksın.
"El baño puede parecer el infierno, pero es el paraíso pues donde quiera que mires verás cuerpos jóvenes como soles y lunas."
Telefonunuzun zilleri Cennet'teki harplar gibi çalsın.
Que las campanas de dicha suenen como arpas celestiales.
"Cennet bizi buraya sıcak bir yaz rüzgarı gibi gönderdi. Belki de atalarının asil erdemlerini getirdi kalbinde."
"El cielo nos manda, como un aliento caliente de verano, trayendo consigo en el corazón las plegarias del padre virtud".
Ve hala yapılacak şeyler var. Sizin gibi insanlardan kurtulduğumuzda, Burası Cennet Bahçesi gibi olacak.
Todavía tenemos algún trabajo que hacer, pero cuando acabemos con los tipos como usted, tendremos aquí un paraíso terrenal.
İnsanlar arasında çok büyük uçurum var, cennet ve dünya arasındaki mesafe gibi!
Hay un abismo tan grande entre las personas...
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
cennet 163
cennet bahçesi 20
cennette 31
cennete 16
cennetteyim 20
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
cennet 163
cennet bahçesi 20
cennette 31
cennete 16
cennetteyim 20