Geldi mi перевод на испанский
14,245 параллельный перевод
- Cynthia Amerika'dan haber geldi mi?
- Cynthia, ¿ sabes algo de Estados Unidos?
Tanıdık geldi mi?
¿ No suena esto familiar?
Çok zeki. tam bir gizem. Tanıdık geldi mi?
Un afroamericano, brillante, calculador, un auténtico misterio.
- Tanıdık geldi mi?
¿ Te suena familiar?
- Tanıdık geldi mi?
¿ Conoce usted?
Aravindh senin için annesi bırakmaya razı geldi mi?
Estaba de acuerdo arvind a dejar a su madre a vivir con usted?
Geldi mi?
¿ Está aquí?
PET tarama sonuçları geldi mi?
Hey. ¿ Tenemos los estudios de PET?
Aklına geldi mi?
Se cruzó su mente?
İşime geldi mi çok mükemmelimdir.
Terminaré mi trabajo.
Tanıdık geldi mi?
¿ Te resulta familiar?
Geldi mi bebek?
¿ Está aquí el bebé?
- Leslie'yle giderim! Beyler, Leslie geldi mi?
Oye, oh Dios, no sé cómo decir esto.
- Senin yanına geldi mi? - Hayır.
- ¿ Vino a verte?
- Bu form size tanıdık geldi mi?
¿ Le parece... familiar ese formulario?
Tanıdık geldi mi?
¿ Te suena conocido?
O hıyarlar geldi mi?
¿ Ya llegaron esos imbéciles?
Aynen, son sevgilim bana doğal sarışın olduğunu söylerdi ama sonra kış geldi ve vücudundaki kıllar tekrar çıktı... O zaman yalan söylediğini anlamıştım.
Sí, mi último novio me dijo que era rubio natural, pero en invierno, cuando le volvió a crecer el pelo del cuerpo, me di cuenta que era mentira.
Hastamın annesi geldi.
La madre de mi paciente.
Ve herkes, şehrin boktan tarafından nefret eder. Sen, şehrin boktan tarafında yaşamayı ne bilirsin, Dennis? - Aklına fikir mi geldi?
Y todo el mundo odia la peor zona de la ciudad. ¿ Qué sabes de vivir en la peor zona de la ciudad, Dennis? ¿ Tienes idea?
Beni görmezden mi geldi o?
¿ Me está ignorando?
Hapsolmuş adamdan beş mi geldi?
¿ He oído cinco? Sí, así es...
Sizce bana felç mi geldi?
¿ Creen que me dio un ataque?
Hayır o bana geldi.
Está bien. No. Vino a mi.
- Bu sana kayırmak gibi mi geldi?
- ¿ Te parece favoritismo? - ¡ Por supuesto!
Eve mi geldi?
¿ Vino a casa?
Ofisime geldi.
Vino a mi oficina.
Çok fazla hayranın geldi. Hep iyi karşılanacaksın, değil mi?
Va mucha gente pero tú siempre eres bien recibido, ¿ no?
- İntörnlerden biri yukarıya geldi ve senin gönderdiğini söyleyerek hastama- -
- Tengo un interno que dice... que le mandaste a decirle a mi paciente... Sí.
Evet, ben bir yemek eleştirmeni olarak işimi yapıyordum sadece. Hepsi birlik olup üzerime geldi ve şişko olduğumu söylediler.
Sí, yo sólo quería hacer mi trabajo como crítico culinario, y todos confabularon contra mi y dijeron que era gordo.
Biraz hızlı geldi, değil mi?
Parece un poco rápido, ¿ cierto?
Bisiklet gönderime cevaplar geldi. Herkes kendi korkunç hikayesini yazmış.
Todas las respuestas a mi publicación de ciclismo son de personas contando sus malas experiencias con conductores.
- Ben onlarla birlikte mi geldi?
¿ Vino Ben con ellos?
Aklıma geldi ama hayır.
Quiero decir que pasó por mi mente, pero no.
Tanıdık geldi mi?
¿ Parecer familiar?
Aslında önce seni arayıp bana gelmeni isteyecektim. Ama gelmeyeceğine dair içime bir his geldi, bende...
De hecho, en lo primero que pensé fue en llamaros para que vinierais a mi lugar, pero me preocupaba que nunca aparecierais, así que...
Bebeğim geldi.
Ya tengo a mi bebé.
Jeffries'den mi geldi?
¿ Y esto ha venido hoy de Jeffries?
Bilmiyorum. Sana çok düzgün biri gibi mi geldi?
No lo sé. ¿ Parece demasiado suave para usted?
Kocam geldi!
Es mi marido.
Kocam geldi!
¡ Dios mío, es mi marido!
- Pat diye mi geldi aklınıza?
- ¿ Verdad?
Neden bana gitmiyoruz? Çünkü birkaç kokteyl hazırlama vakti gibi geldi bana.
¿ Por qué no subimos a mi casa porque creo que es hora de preparar unos cócteles,
Titreme mi geldi?
¿ Fueron los instrumentos de viento?
Bana öyle bir bilgi geldi ama bunun yaptığım analizler üzerinde hiçbir etkisi olmadı.
Tenía esa información, pero no tuvo influencia en mi análisis.
Averylerin arazisine o gün kaçta vardığınız konusu bu davada daha önce de gündeme geldi, değil mi?
El tema del horario de su llegada a la propiedad Avery ese día ya surgió en este caso, ¿ verdad?
Bu şimdi mi aklına geldi?
¿ Apenas empezaste a pensarlo?
Binasının hayaletli olduğunu söyleyen bir adam bugün işyerinde bana geldi.
Un hombre vino a mi despacho y dijo que su edificio estaba embrujado.
Baba, beleşe geldi değil mi?
¿ Estamos a mano?
Babam bi diplomattı, bu yüzden çok yer gezdik, Hindistandayken, bir yogi bizi ziyarete geldi ve nasıl geleceği okuyabileceğimizi öğreteceğini söyledi.
Mi padre era un diplomático, viajábamos mucho, y una vez en India, nos visitó un yogui que me enseñó a leer el futuro.
- O burda mıydı? Bay Darcy kulübeye mi geldi?
¿ El Sr. Darcy pasó por la casa?