Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ G ] / Göreviniz

Göreviniz перевод на испанский

1,020 параллельный перевод
Bir göreviniz var kaptan :
Se le encomendó una misión, capitán :
Ve memur Garwood'un görevini ifa ederken bir hata yaptığını düşünüyorsanız bunu belirtmek sizin göreviniz.
Si existe alguna razón por la cual crea que el oficial cometió alguna irregularidad es su deber decirlo.
General Kaltenbrunner'in, diplomatik göreviniz açısından uygun olduğunu düşündükleri daha sonra size iletilecek.
Los que se estimen pertinentes para su misión diplomática le serán transmitidos.
Size söylüyorum, bir insan olarak göreviniz yaşamdan zevk almaktır.
El deber de todo humano es disfrutar de la vida.
- Bir göreviniz var Majesteleri.
- Tiene un deber, Majestad.
Yeni göreviniz, özel olarak beni iltifatlara boğmanızı gerektirmiyor.
Tus nuevas responsabilidades no incluyen hacerme cumplidos en privado.
Göreviniz nedir?
¿ Qué misión...?
Göreviniz oldukça basit gibi görünüyor.
Vuestra misión parece muy sencilla.
Ama bu gizlilik ve..... göreviniz arasında bir uyuşmazlık var.
Pero seguramente hay algo de contradicción entre este disimulo y su profesión.
Tekrar ediyorum. Göreviniz, sunulan tüm kanıtları dikkatle incelemek..... ve sanığın suçunun sabit olup olmadığını belirlemek.
Repito, es su deber examinar cuidadosamente todas las evidencias que se han presentado y determinar si la acusación se ha probado.
Sizin son resmi göreviniz, çocuğu yaşadığı yerden alarak Çocuk Merkezine teslim etmek olacak.
Su último acto oficial, recoger a la niña en su vivienda... y llevarla al Centro de Menores.
Göreviniz Juarista topraklarını bir arabayla...
Queremos llevar un carruaje a través del territorio juarista
Anlaşılan aktif bir göreviniz var.
Parece que hoy le han dejado de guardia.
Binbaşı Spaatz, Şu an ordudaki göreviniz nedir?
Comandante Spaatz, ¿ cuál es su destino actual?
- Bu sizin göreviniz prensim.
- Es tu deber, mi príncipe.
Buradaki göreviniz doktorluk yapmak.
Usted fue asignado aquí como doctor.
Yüce Plantagenet, ulu Prens Hazretleri maruzatımıza kulak veriniz lütfen. Sizi ilahi göreviniz ve Hıristiyan ibadetiniz sırasında rahatsız ettiğimiz için de bizi bağışlayınız.
Ilustre Plantagenet, el más generoso de los príncipes, prestad favorable atención a nuestros requerimientos y perdonad la interrupción... de vuestro celo cristiano.
Dün sabah Pasifik'ten gelen bir sinyal Force 316'daki göreviniz için geçici transferinize izni verdi.
La orden llegó ayer desde el Pacífico trasladándole temporalmente a la Fuerza 316.
Üç milyon kilometre karelik bilinmeyen bir dünya ama sizin göreviniz onu daha az bilinmeyen yapmak.
Cinco millones de kilómetros cuadrados de tierra incógnita. Y el trabajo de Uds. será que sea un poco menos "incógnita",
Bu suçlamaya karşı kendisi suçsuz olduğunu savunacak. Sizin göreviniz, kanıtları inceledikten sonra gerçekten suçsuz olup olmadığına karar vermek.
Ante dicha acusación, se declara "inocente" y será deber de ustedes, una vez presentadas las pruebas, decidir si es culpable o no.
Herhalde ortaya çıkıp elinizdeki kayıtları mahkemeye vermenin göreviniz olduğunu biliyorsunuzdur. - Kes artık şunu.
¿ Sabe que tiene la obligación de presentar toda prueba que tenga al tribunal?
Sizin göreviniz, ödevlerini yapmasını sağlamak.
Hacerle hacer los deberes. No hacerlos por él.
Sizin göreviniz bu! Bizim personelimizde olmaz böyle şey.
Lo contraté por razones íntimas, tenía Vd. El deber de dar ejemplo... al personal.
Sizin göreviniz bana hizmet etmek, bana akıl öğretmek değil!
Vuestra función de esclavos... es la de servir.
Bana ne olduğu önemli değil ama sizin bir göreviniz var.
Poco importa lo que me pase a mí, usted tiene una misiòn.
Yanıtları bulmak sizin göreviniz.
Y su trabajo es intentar encontrarlas.
Prenses olmak kolay bir şey değil, ama bir göreviniz var.
No es fácil ser princesa, mas tenéis un deber que cumplir.
Göreviniz bu savaşta galip gelmektir.
La división de granaderos ha quedado copada.
Bunu göreviniz olarak görüyorsunuz. O yüzden yaptınız.
Era su deber y ha cumplido con él.
Bir keresinde bana bir kadın olmanın ağırlığını taşıyamadığınızı,... size bir Kraliçe olduğunuzun hatırlatılmasını istemediğinizi,... ama ilgilenmeniz gereken tek şeyin göreviniz olduğunu bildiğinizi söylemiştiniz.
Una vez me dijiste que no podías permitirte el lujo de ser una mujer, que siempre estabas obligada a recordar que eras una reina y que tu único amor era para con tu deber.
Bu sizin göreviniz.
Es su deber.
Sırrı açıklamanın göreviniz olduğu o anın bu an olduğunu?
¿ Qué en este momento su deber es romper el secreto de confesión?
Ama ilk göreviniz krater hakkında bilgi getirmek.
Pero su misión principal es traer información sobre el cráter.
Göreviniz sadece görevinizi yapmaktır.
Jóvenes y caballeros, vuestro deber es solamente cumplir vuestro deber.
Anlıyorum bu sizin göreviniz ama...
Comprendo que a Vd. se lo han mandado...
Bu geceki göreviniz stratejik.
Esta noche, la tarea es estratégica.
Suçlu olduğumu kanıtlamak sizin göreviniz.
Y es su trabajo demostrar que yo sea culpable.
Kumandan olarak göreviniz adamlarınızla birlikte ilerlemek. Barbarların sizi zayıf görüp, saldırmalarına ikna edilene dek ormanın iyice derinliklerine gireceksiniz.
Cuando escuches la orden, tú y tus hombres avanzarán hasta lo más profundo del bosque, para que salgan los Bárbaros que están en sus guaridas
Avukat, göreviniz ciddi.
Representante de la defensa, tiene un difícil deber.
Roma'ya kadar göreviniz bu.
Aquí están sus instrucciones para Roma.
Beyler bir sonraki göreviniz İsveç'in nasıl tarafsız kaldığını bulmak.
Caballeros, su siguiente misión es saber cuan neutral es Suecia.
- Göreviniz nedir, efendim?
- ¿ cual es su mision, señor?
- Kuralları uygulamak sizin göreviniz.
- Es su trabajo hacer cumplir la ley.
Göreviniz bize bilgi sızdırmak olacak.
Su trabajo consistirá en conseguir información para nosotros.
Bu olanların içinde sizin göreviniz ne?
Y cuál es tu parte en todo esto?
- Göreviniz nedir Bay Bordelles?
- ¿ Cuál es su misión, Sr. Bordelles?
Eğer kabul ederseniz sizin göreviniz, Bay Briggs, bobini bulup bölgenin dışına çıkartmak.
Su misión, Sr. Briggs, si decide aceptarla, sería encontrar el carrete y traerlo a nuestro país.
Eğer kabul ederseniz sizin göreviniz, Bay Briggs Elena Del Barra'nın neden bu şekilde tuhaf davrandığını öğrenmek ve görevine devam ederse örgütümüz için bir tehlike olup olmadığına karar vermek.
Sr. Briggs, su misión, si decide aceptarla, sería averiguar por qué Elena Del Barra... se comporta de forma tan rara... y si esta agente clave va a seguir representando una seria amenaza... para nuestra organización.
Eğer kabul ederseniz Bay Briggs sizin göreviniz bu silahların teslimatını engellemek ve Kostas'ın başka silah almayacağından emin olmak.
Sr. Briggs, su misión, si decide aceptarla, sería impedir la entrega de dichas armas... y cerciorarse de que Kostas no vuelve a comprar más.
Yo, göreviniz gereği yapıyordunuz.
Dimitir es honorable, y yo merezco un castigo.
Bu gece bir göreviniz var, Binbaşı.
tiene una misión esta noche.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]