Haberin yok mu перевод на испанский
280 параллельный перевод
"Genç adam, düşüp bir yerini incitebileceğinden haberin yok mu?"
"Joven, ¿ no sabes que te puedes caer y salir herido?"
Kahvaltıda Cumhuriyetçi yiyen yeni bir Vali'miz var, haberin yok mu?
Tenemos un gobernador nuevo que odia a los republicanos.
Kölelik kalktı, haberin yok mu?
¿ No has oído hablar de la gran liberación?
Kardeşim, olanlardan haberin yok mu?
¿ No sabe lo que pasa, hermano?
Doktor Jekyll'ın bunu ne için kullandığından haberin yok mu?
¿ No sabrá para qué usa esto el Dr. Jekyll?
Sam Houston'ın doğumgünü, haberin yok mu?
Es el aniversario de Sam Houston.
- Hala haberin yok mu?
¿ Lo estás viendo?
- Haberin yok mu? İspanyollarla savaşa giriyoruz, zorlu bir mücadele olacak.
Luchamos contra los españoles y parece que va en serio.
- Gestapo'yu lağvettik haberin yok mu?
Herr Maier, disolvimos la Gestapo.
Dünyadan haberin yok mu senin?
Vaya pregunta.
- Haberin yok mu, Porter?
- ¿ No sabes, Porter?
- Haberin yok mu yani? Araba çarpmış.
Lo atropelló un auto.
Ona şimdi verebileceğim hiç iyi haberin yok mu?
¿ No hay ninguna buena para comunicarle a la vez?
Neler olduğundan haberin yok mu?
¿ No sabe lo que está sucediendo?
Yoksa senin burada neler döndüğünden haberin yok mu?
Quiere decir ¿ qué no sabe lo qué está sucediendo aquí?
Karbon monoksitten haberin yok mu senin? İnsanı öldürür.
¿ No sabes que el monóxido de carbono es mortal?
Bak Cal, haberin yok mu? Para kazanman için paran olması gerekir.
¿ no sabes... que para ganar dinero tienes que tener dinero?
Haberin yok mu?
¿ No lo habéis oído?
- Haberin yok mu?
- ¿ No lo has oído?
Karartma kurallarına uymamanın cezasını bilmiyor musun? - Amiral Nimitz'in yeni talimatından haberin yok mu? - Karartma kuralları mı?
¿ No conoce la pena por violar el reglamento de apagones?
Roma'nın en eski yasasından haberin yok mu... yani hiçbir generalin silahlı lejyonlarıyla şehre giremeyeceğinden?
¿ No eres consciente de la ley más antigua de Roma : Que un general no puede entrar aquí al frente de sus legiones?
Ne oldu? Haberin yok mu?
Pio. ¿ Qué ha pasado?
Seni duyarlarsa başına neler gelir, haberin yok mu?
¿ No sabes lo que te puede ocurrir si te escuchan?
- Haberin yok mu? - Mirasa konamadı.
Parece que al final no cobró la herencia.
Haberin yok mu?
¿ No te has enterado?
Haberin yok mu? Bu yörenin gençleri ceplerinde bunun ilmihalini taşıyorlar.
Todo el mundo lo sabe, los niños lo aprenden ya con el catecismo.
Deneylerinden haberin yok mu senin?
Es único. ¿ No conoces sus experimentos?
- Mikroplardan haberin yok mu?
- ¿ No sabes qué son los gérmenes?
Albayın bıraktığı kağıtlardan haberin yok mu?
¿ No sabes nada de los papeles que dejó el Coronel?
Bana verecek haberin yok mu?
¿ Tienes noticias para mi?
Attan haberin yok mu?
¿ No escuchó hablar del caballo?
"Bu tarz komedinin öldüğünden haberin yok mu?"
No sabe que las payasadas de las peliculas mudas ya no se hacen mas?
Haberin yok mu?
¿ Acaso no has escuchado sobre ello?
- Haberin yok mu?
- ¿ No lo conoces?
Eski püskü bir motelde oda tuttuklarından ve her gece orada buluştuklarından haberin yok mu?
¿ No sabías que alquilan una habitación en un motel y lo hacen todas las noches?
Haberin yok mu senin?
- ¿ Qué?
( Çavuş Dedektif Sonny Crockett ) 1984 Suç Kanun Tasarısından haberin yok mu?
¿ No has oído hablar de la Ley Anticrimen de 1984?
Bugünün ne olduğundan haberin yok mu?
- ¿ Echamos una partida? - ¡ Una partida! ¿ No te das cuenta del día que es hoy?
Ondan hiç haberin yok mu? o halde?
¿ Y no sabe nada de ella?
Şehrin takviye edildiğinden haberin yok mu?
¿ Usted no ha oído hablar de las fortificaciones alrededor de la ciudad?
Haberin yok mu?
Ya te enteraste de la nueva noticia, Maurice.
Haberin yok mu?
¿ No lo sabía?
- Haberin yok mu?
- ¿ No lo sabía?
Okul bitti yoksa hala haberin yok mu, kepçe kulak?
No te enteraste que ya termino el curso, "Traga"
Dur Mulder. Haberin yok mu?
Espere, Mulder. ¿ No se ha enterado?
Dünyadan haberin yok mu senin?
¿ No sabes lo que está pasando en el mundo?
Yani oylamadan haberin yok mu?
¿ Cómo es que no sabes lo de la encuesta?
- Burs denen şeyden haberin yok mu? - Evet ya!
- Nunca oíste de las becas?
- Haberin yok mu? Göteborg'ta bir iş adamıyla ateşli bir ilişki yaşamış.
Está muy enamorada de un agente inmobiliario en Göteborg.
- Ne, haberin yok mu?
- ¿ Cómo no te lo he dicho?
- Evet, haberin yok mu- -
- Si, te entiendo.