Hediye mi перевод на испанский
2,119 параллельный перевод
- Hediye mi?
- ¿ Regalo de cumpleaños?
Sana bir hediye mi aldı?
Se compró un regalo?
Ziyarete gelmeden bir hediye mi?
Un regalo sin una visita? ! ...
Sana verdiğim hediye mi?
¿ El regalo que te di?
Gücünün bir hediye mi yoksa lânet mi olduğuna karar veremiyordu.
No podía decidirse. Si su poder era una bendición o una maldición.
- Hediye mi bu?
¿ Eso es un regalo?
Hediye mi?
¿ Regalo?
Gerçek bir hediye mi?
¿ Un regalo de verdad?
Hediye mi?
Es muy bonito.
- Hediye mi?
- ¿ Es un regalo?
Hediye mi?
- ¿ un regalo?
Doğum gününde kızıma hediye olarak vermek istiyorum. Yani buradan çıkmam gerek.
Quiero darle a mi hija Emily un regalo en el día de su cumpleaños así que necesito salir de aquí.
- Hediye hak edildi mi?
- ¿ Se ganaron el regalo?
Erkek arkadaşımdan bir hediye..
- Fue un regalo de mi novio.
Meslektaşımın demek istediği "Hediye ver yoksa karışmam" dı.
Creo que lo que intentó decir mi colega fue :
On yedinci doğum günümde babam hediye etti.
Mi Papá me lo dio en mi séptimo cumpleaños.
Çünkü eğer şimdi bana $ 50 aracı ücreti verirsen hediye $ 100'ımı da üstüne ekleyip...
Porque si me das sólo 50 euros para las gestiones yo puedo poner 100 de mi bolsillo, como regalo de boda...
Bu taşı kendine ait bir şatosu olmayan yaşlı bir adamken bile bana arkadaşlık etmene karşılık bir hediye olarak kabul eder misin?
¿ Aceptarás esta nimiedad en agradecimiento por nuestra amistad cuando yo era un hombre harapiento de edad sin castillo a mi nombre?
Henüz olmayan doğum günüm için kendine bir taksi şoförü hediye etti.
Ella se ha regalado un taxista para mi cumpleaños adelantado
Demek hediye istiyorsun, öyle mi?
¿ Quieres un regalo? ¿ Quieres un regalo?
Evet Virginia, Noel baba diye bir şey var işte! Ve bana bu yıl bir hediye veriyor!
Sí, Virginia, Santa Claus existe y me está devolviendo mi pelotas.
Güzel bir hediye olur, değil mi?
- Ése sería un buen regalo
Hediye çekinin üzerinde "300 $ artı beni götürün"... -... diye bir şart mı vardı?
¿ Había una cláusula en el vale que diga "300 dólares, más mi invitación"?
- Bu hediye mi şimdi?
- ¿ Se supone que es un regalo?
- Öylesin. Sana muhteşem bir hediye aldım ve Jeff Greene'i mi götürüyorsun?
Te compro un regalo estupendo, e invitas a Jeff Greene.
- En azından sana bir hediye aldım. Kızıma gerzek bir şarkı... -... söyletmedim...
Al menos te di un regalo, no traje a mi hija para que cante una mierda...
Gerçek aşkım gönderdi bir hediye...
Mi amor me envió
- Hediye çeki mi?
- ¿ Un vale regalo? - Sí.
Karıma bayılıyorum ama hediye seçmede berbat biri.
Amo a mi esposa, pero apesta para hacer regalos.
Bir dakika. Hediye olarak sadece kuponlar var sanmadın değil mi?
Espera. ¿ Pensaste que los cupones eran tu único regalo?
Haydi, Danny! Sanıyorum ki sana bu atı hediye eden iyilik sever insanın teyzen falan olduğunu düşünmek çok doğru olmaz, değil mi?
¡ Vamos, Danny! Supongo que sería mucho esperar que tu benefactor ecuestre fuese, como, una clase de tía mayor, ¿ verdad?
Kendisine aldığı bir hediye. Bu atı Naomi'nin parası ile aldın, değil mi?
Un regalo que se compró para ella misma.
Şimdi Noel Baba gibi giyineceğim ve seni Rallo'ya bir hediye olarak vereceğim.
Asi que me vestiré de Santa y te llevaré a nustra casa como mi regalo para Rallo.
Ama bu sadece küçük hediye, değil mi?
Pero esto es sólo un adelanto, ¿ verdad?
Kuzenin Georgina'nın bebeğinin yarınki vaftizi için ona bir hediye alacağım bebek dükkanından.
Voy a la tienda de bebés para comprar algo para el bautizo de mañana del bebé de mi prima Georgina.
En hoş hediye.
- ¿ Es bueno? Ven aquí. Nadie me consiguió eso en mi vida. ¡ Si!
- Amcamdan hediye.
Ehm, regalo de mi tío.
ben karıma aptal bir hediye alıyorum ondan sonra şarhoş angut birinin evini tamir etmeye çalışıyor.
En lo próximo, le hago un estúpido regalo a mi esposa, y luego ese provinciano borracho intenta arreglar las escaleras de alguien.
Noel arifesinde saat 6'da onunla buluşmamı istiyor. - Hediye vermek için mi?
Necesito un milagro para las 6 en esta navidad para cambiar tu regala
Hediye de mi vermezdiniz?
¿ Al menos tenías regalos?
Neyse, hâlâ Noel geçerli, ve benim yeni ailem olduğunuz için sizlere bir hediye hazırladım.
Bueno, sigue siendo Navidad para nosotros, y os he hecho un pequeño regalo, porque sois como mi nueva familia.
Kendi kendine fısıldamayı bırakmazsa, Noel Baba'nın hediye getirmeyeceğini mi söyledin?
¿ Le dijiste a Brick que Santa no le traería ningún regalo si no paraba de susurrarse a sí mismo?
- Jenny'den mi hediye?
¿ Un regalo de Jenny?
- Sade, hoş bir hediye, değil mi?
- Hay un lindo regalo simple ahí dentro.
Doğum günümde fotoğraf makinesi hediye edildiğini hatırlıyorum.
Recuerdo recibir una cámara por mi cumpleaños.
- Hediye getirdin mi?
- ¿ No le trajiste un regalo?
Hediye.
Mi padre me lo dio, creo.
Amie ve Marissa bize müşterek bir hediye partisi hazırlamış. Böylece bu olup bitenler de mazide kalır. Öyle değil mi?
Amie y Marissa nos harán una despedida de soltera... y lo mejor será resolver esto antes de esa fiesta.
- Barones için, annemden bir hediye.
- Para la Baronesa, de mi madre.
Yaşadığım blokta, hiç sekmeden her hafta,... mektup kutuma bir hediye bırakan bir adam var.
Hay un hombre en mi calle, que cada semana, sin falta, me deja un regalo en el buzón.
"Bu benim kanımın kadehi." bu kadeh atanmamın 30.yılında bana hediye edilmişti.
Este es el cáliz de mi sangre. Este cáliz fue un regalo. La 13 ª.