Isık перевод на испанский
13,456 параллельный перевод
Işık saçıyorsun.
Está brillando.
# Ey Işık Duruyorum tam karşında #
# La luz # # Me presento ante ti #
Işık yok.
No hay luz.
# Bu kız güzel bir deniz #
♪ This girl is a beautiful sea ♪ Esta chica es un hermoso mar.
# O kız güzel bir deniz #
♪ The girl is a beautiful sea. ♪ La chica es un precioso mar.
# Bıçağın keskin kısmı Sana bakıyor #
♪ Sharp end of your knife is pointing at you ♪ Un cuchillo filoso te está apuntando.
Işık ve sahne işleri daha bitmedi.
... aún hay que instalar la iluminación.
Yoksa iş çıkışında mesai kıyafetleriyle iki tek atmaya gelen tipler mi?
¿ O tipos en ropa de trabajo que vienen a beber una cerveza rápida luego de trabajar?
Yazık olmuş. İkiniz birlikte iyi iş çıkarıyordunuz sanki.
Es una verguenza. pensé que hacian un buen equipo juntas.
Evet ama kızın peşinde bir profesyonel var. Güney sınırından bir iş bitirici.
Sí, pero hay un profesional siguiéndola un limpiador del otro lado de la frontera.
Çünkü bu ciddi yanıklar bizlere sıkıntı çıkardı, iş yükümüzü katladı ve maalesef ölümcül izler bıraktı.
Esa mezcla es nociva y causa quemaduras graves, muy difíciles de ser tratadas, que nos obligan a trabajar bastante, y por desgracia deja secuelas. Puede ser fatal.
Alma bu iş giderek yayılıyor. Yerel gazete Alman kızların Facebook... sayfasını görmüş, seninle konuşmak istiyorlar... numaranı verebilir miyim?
Alma, esto está siendo una locura, hay uno del periódico local que ha visto el Facebook de las alemanas. quiere hablar contigo.
Işığın Tanrısı size Ejderhaların Annesi'ni gönderdi ve karanlık aşıkları onu aramızdan kovdu.
El Señor de la Luz les envió a la Madre de Dragones, y los que aman a la obscuridad la alejaron.
Karışık iş.
Complicado.
Karışık iş işte.
Es complicado.
Paraları götürdün, kızları, bütün iş yerlerini.
Consigue el dinero, a la chica, todo el lote.
Işık mükemmel.
La luz es perfecta.
Biliyorum ona iş vermeye hep karşıydım ama artık...
Siempre me opuse a que diera vueltas por el trabajo, pero bueno...
- Fırsatı açık bir iş işte.
- Un trabajo, una oportunidad comercial.
Bugün iyi iş yaptık.
Hoy nos fue muy bien.
Işık hızı altı iticiler, tam güç!
Propulsores subluz, ¡ a toda potencia!
Tanık oluyorsun Ölen bir iş, Özledim Cohen.
Está viendo un negocio en declive, Srta. Cohen. ¿ Sí?
- Işık biraz daha sola kayabilir mi?
¿ Puedes mover la luz a la izquierda?
Artık arkamızdan iş çevirmek yok, anlaşıldı mı?
Así que basta de joder a nuestras espaldas, ¿ sí?
Bak beraber çok iyi iş çıkarttık, seni görmekten nefret ediyorum çünkü...
Mira, hemos hecho un trabajo increíble juntas, y odiaría verlos caer sólo porque...
Bu iş çığrından çıkıyor evlat.
Esto termina yéndose de las manos, hijo.
Artık bir sürü iş teklifi alacaksın.
Vas a tener muchas ofertas.
Kliseye daha sık uğramalısın. İş saatleri dısında James.
Deberías ir a la iglesia más a menudo, fuera del horario de oficina, James.
- İyi iş çıkardık.
- Lo hicimos bien.
Bu iş gittikçe kızışıyor.
Esta cosa se está calentando.
Söylediğim yalnızca sıkılıyorsa iş bulmasıydı.
Que busque un trabajo si está aburrida... es lo que le dije.
Senin geldiğin yerde iş ortağına âşık olmak saflık sayılmıyor mu?
¿ No es ilegal de donde vienes enamorarte de tu socia?
İkide bir iş çıkıyor.
Usted me mantiene ocupada.
Ağır saldırılarla ortaya çıkan birisi için kiralık bir tahsilat takımı kötü bir iş değil.
Para ser un tipo que tuvo cargos de delito grave, un grupo de cobranza de préstamos no es mal trabajo.
Yada, Yunan bize büyük bir iş verir, 700,000 dolarlık...
O Grecco tiene un trabajo importante para nosotros, y hablamos de $ 750.000. - Ah.
Şu malum iş konusunda mütâbık olmak istiyorum. Elimizde iki seçenek var :
Quiero que todos estemos de acuerdo en que, en este trabajo puntual, hay solo dos opciones.
- Işık açık seviyorum.
- Me gusta encendida.
Artık bu iş sıkmaya başladı.
Todos estamos enfermos con eso.
Işık gibi sanki.
No es nada. Es como una luz.
Nerede? Işık.
¿ Dónde está?
Işık görüyorum.
Luz. ¡ Veo luz!
Harlem'de çok fazla karanlık iş var zaten.
Demasiadas cosas en Harlem pasan en las sombras.
Eldivenin gayet şıkmış, anladık ama bu ciddi bir iş.
Lamento interrumpir tu momento con los guantes nuevos, pero esto es algo serio.
Artık bambaşka bir iş yapıyor. Şimdi ne yapıyordun dostum?
¿ Tiene un nuevo trabajo ahora que estas haciendo?
- Ama bu iş artık sona ermeli.
- Esto termina ahora.
İyi iş yaptık.
Hemos dirigido una buena empresa.
Otis'le birlikte küçük bir iş yapmıştık üniversitedeyken.
Otis y yo teníamos un pequeño negocio juntos cuando estabamos en la Universidad.
İş istiyor olsaydım aşçılık için başvururdum.
Si yo quisiera trabajar, habría solicitado para ser cocinero.
Bayilerde iş tıkırında!
¡ Los franquiciados están bien!
Baksanıza bize, Illinoisli iki çocuk iyi iş çıkardık.
Mírenos. Somos dos muchachos de Illinois que hicieron bien.
... ve iş bu noktaya geldi. Uzun süredir ülkenin sevilen isimlerinden biri. Ama artık...
... que llegaría a esto, con este hombre que era tan querido en este país, durante tanto tiempo.
işık 176
ışık 57
işıklar 178
ışıklar 44
işık yok 16
işıkları aç 25
işıkları açın 23
işıkları söndürün 27
işıkları kapat 24
işıkları söndür 24
ışık 57
işıklar 178
ışıklar 44
işık yok 16
işıkları aç 25
işıkları açın 23
işıkları söndürün 27
işıkları kapat 24
işıkları söndür 24