Kahvaltı mı перевод на испанский
3,718 параллельный перевод
Sabah uyanıyorsun ve... Ne yapıyorsun? Duş mu alıyorsun, kahvaltı mı yapıyorsun, arabana mı biniyorsun, yola mı çıkıyorsun?
Dime : te despiertas, te duchas, desayunas, subes a tu auto, tomas la autopista...
Kahvaltı mı, vay?
Desayuno, ¿ no? Estará bién eso.
Kahvaltı mı hazırlıyorsun?
¿ Estás preparando el desayuno?
Kahvaltı, Charlotte'ın en sevmediği öğün. O yüzden seçenekleri biraz arttırdım.
El desayuno es la comida menos preferida de Charlotte... por eso me gusta ofrecerle varias opciones.
- Bıktım artık bu kahvaltı merasiminden.
Ya está bien con el maldito desayuno buffet.
Seni eşinin ofisinde gördük. Kahvaltımı orada yapıyorum.
Te vimos en la oficina de tu marido.
Eğer ki ikiniz kahvaltı yapacaksanız, Oregon'u benimle birlikte merdiven altına alacağım, Glen Gooseberry gibi hissetmiyorum.
Si los dos estáis desayunando tengo que ir a pedirle a Oregon que baje conmigo para no sentir que os hago de vela.
Ona sürpriz yapacağım. Yatakta kahvaltı.
Voy a sorprenderla con un desayuno en la cama.
Sen çıktıktan sonra kendime kahvaltı hazırladım...
Después de que te fuiste, hice algo para desayunar...
Keşke daha hafif bir kahvaltı yapmış olsaydım diyen kimse var mı acaba?
Cualquier otro deseando que harían ¿ Ha tenido un desayuno más ligero?
Kahvaltıyı beraber yapalım.
desayuna conmigo.
Kahvaltı yapalım.
Vamos a la cocina.
- Kahvaltı için zamanın var mı? - Canım, anahtarlarımı gördün mü?
驴Tienes tiempo para desayunar?
Kral ile kahvaltıdan mı?
¿ Va a desayunar con el Rey?
Kahvaltı yapmadan mı?
¿ Sin desayunar?
Haydi, gidip biraz kahvaltı yapalım, tamam mı?
Venga, vamos a desayunar, ¿ de acuerdo?
- Kahvaltı yapmayacak mısın?
- No desayunas? - No puedo.
Karnım hâlâ kahvaltıdan şiş.
Aún estoy lleno con el desayuno.
Kahvaltı hazırladım.
Hice el desayuno.
Kahvaltıdan önce biraz sörf yapalım mı? Tabii, olur.
- ¿ Vamos a surfear antes del desayuno?
Kahvaltıda ne yedin bakayım?
¿ Qué desayunaste?
Kahvaltı hazırlamamı ister misiniz bayım?
¿ Quiere que le prepare algo de desayunar, Señor?
Çünkü size kahvaltı hazırlayabilmek için izin aldım ve ilk gününüzde okula sizi ben götüreceğim.
Porque me tomé el día libre, así podría hacerles el desayuno y llevarlas a su primer día de escuela.
Hadi kahvaltıyı dışarıda yapalım.
Ven, vamos a comer fuera.
Kahvaltıyı hazırlamama yardım et.
Dame una mano con el desayuno.
Umarım açsınızdır, kahvaltı hazırlamak üzereydik.
Espero que tengan hambre, porque íbamos a preparar el desayuno.
Birlikte kahvaltı yapma şansımız var mı?
¿ Desayunamos juntos?
Konusu açılmışken. Babanızın kahvaltıya gelip gelmeyeceğini bilen var mı?
A propósito, ¿ alguien sabe... si su padre piensa aparecer para el desayuno?
- Antika oda kahvaltı. Televizyon yok, telefon yok, sadece sen ve ben canım, sadece biz.
Una pintoresca casa, sin televisión sin teléfono.
- Kahvaltı yapın mı onunla?
¿ Has desayunado con ella?
Yakında eksiksiz bir kahvaltının en önemli parçasına sahip olacağım.
Pronto tendré la parte importante de un desayuno completo.
Kahvaltını iyi yaptın mı.
Terminaremos después del desayuno.
- Kahvaltıdan sonra seni keser bakarım.
- Después de desayunar te abro.
Sana kahvaltı hazırladım.
Mira, te he hecho el desayuno.
Bazılarımız, başkası kahvaltıyı avlayıp getirince teşekkür de edebilir.
Algunas dan las gracias cuando otras les cazan el desayuno.
Ertesi sabah annemle babam uyanana kadar uyanmadım ta ki onlar kahvaltı için aşağı inene kadar.
Y desperté hasta que mi mamá y mi papá me despertaron al siguiente día y bajaron a desayunar y comieron unos bocadillos.
- Sana kahvaltı hazırlayacağım.
- Voy a hacer tu desayuno.
Kahvaltıdan sonra nasıl hissedeceğine bakalım.
Bueno, ve cómo te sientes luego del desayuno.
- Sana kahvaltı hazırlayayım mı?
¿ Te preparo el desayuno? De acuerdo.
Tatlım, kahvaltıda ne istersin?
Mi vida, ¿ que quieres de desayuno?
Haydi kahvaltı yapalım.
Vamos a desayunar.
Gidip kocaman, yağlı, etli bir insan kahvaltısı yapalım.
Vayamos a por un gran, gordo, grasiento, cerdo desayuno humano.
Sana kahvaltı hazırlayayım İshak!
Deja que te prepare algo de desayuno, Isaac.
Dallas Morning News'ten bir toplum yazarı ile kahvaltım var.
Tengo un desayuno con la escritora de la columna de sociedad del diario de Dallas.
Kahvaltıyı kaçırmıştım,... teknik olarak kendi hakkımı alıyorum.
- Sr. Chrysler. - Me he perdido el desayuno, así que técnicamente solo cojo lo que me corresponde.
-... mutfağa da haber ver kahvaltıyı hazırlasınlar. Tamam mı?
- y deja que los de cocina se encarguen del desayuno. ¿ Vale?
Çocuklar kahvaltı yaptı mı?
¿ Ya desayunaron los niños?
- Sana hemen kahvaltını yedirmemiz lazım küçük beyefendi çünkü geç kalıyoruz.
Vamos a hacer que comas tu desayuno realmente rápido, Sr. Hombre, porque se nos está haciendo un poco tarde.
Kahvaltıda buzlu dondurma yenil meyecek, anladın mı?
No más paletas de desayuno, ¿ de acuerdo?
Bu arada, kahvaltı için acıktım.
Sin embargo, me muero por el desayuno.
Gidip biraz kahvaltı yapalım, ve bana istediğin kadar bağırabilirsin.
Vamos a tomar algo de desayuno. y puedes gritarme todo lo que quieras.