Kıskanıyorsun перевод на испанский
917 параллельный перевод
Bunu da mı kıskanıyorsun?
¿ Tienes celos incluso de eso?
Nesini kıskanıyorsun?
¿ Por qué estarías celosa de eso?
"Kıskanıyorsun!"
"¡ Tú sólo estás celoso!"
Anna, kıskanıyorsun.
- ¿ Con música y chicas?
Frederick, kıskanıyorsun.
¡ Frederick, estás celoso!
Demek hâlâ kıskanıyorsun?
¿ Estás aún celoso?
Kıskanıyorsun.
La quieres y estás celoso.
Zavallı Adem'i kıskanıyorsun.
- Adán. Celoso del pobre Adán.
Seni istemediğim için kıskanıyorsun. Seni hiç istemedim.
Estás celoso porque no te quiero y nunca te he querido.
- Sadece kıskanıyorsun Bertha.
- Estás celosa, Bertha.
Kıskanıyorsun!
¡ Estás celoso!
- Beni bu yüzden kıskanıyorsun, değil mi?
- Por eso me envidias, ¿ verdad?
Zenginleri kıskanıyorsun.
Envidias a los ricos.
- Bob, kıskanıyorsun!
Bob, ¿ estás celoso?
- Çünkü onu kıskanıyorsun.
- Porque está celoso de ella.
Onu sarı kurdeleyi taktığından beri kıskanıyorsun!
¡ Tiene celos desde que se puso la cinta! - Abróchese, señor.
Sen onu kıskanıyorsun!
¡ Estás celosa de ella!
Sadece kıskanıyorsun.
Tan sólo está... celoso.
Beni çok seviyorsun ve kıskanıyorsun.
Te has enamorado de mí, y estás celoso.
Demek, kıskanıyorsun?
Estás celoso como Otelo.
Senin çok fazla sorunun var, kafanın içi sorularla dolu. Çünkü onu seviyorsun ve kıskanıyorsun.
Usted parece tener muchos problemas, muchas preguntas rondándole... es porque la quiere y está celoso.
- O zaman neden kıskanıyorsun?
No es por eso. - ¿ Entonces por qué eres celoso?
David'i mi kıskanıyorsun?
¿ Estás celoso de David?
- Kıskanıyorsun.
- Estás celosa.
Kardeşini mi kıskanıyorsun?
¿ Estás celoso de tu hermano?
Kıskanıyorsun.
¿ Está celoso?
Kıskanıyorsun çünkü senin yok.
Cochina envidia.
Kimden kıskanıyorsun?
¿ Celos? ¿ De quién?
Seni tanıyorum. Kıskanıyorsun Jocelyn, diğer bekar kızlar gibi. Sen de öyle olmak istiyorsun çünkü.
Envidias a Jocelyn y a las solteras... porque desearías serlo.
Bay Williams'ı kıskanıyorsun.
- Estás celosa.
Kıskanıyorsun işte.
- Pero ¿ esto qué es? - O sea : Estás celoso.
Beni mi kıskanıyorsun, Qinawi?
¿ Te he dado celos, Qinawi?
Senin çocuğun olmadığı için bizi kıskanıyorsun!
Estás celosa porque no puedes tener hijos.
Çünkü kıskanıyorsun.
Porque estás celoso.
Demek beni kıskanıyorsun ha doktor.
Está celoso, doctor Canfield.
Bence kıskanıyorsun.
Creo que está celoso.
O gerçek bir erkek olduğu için onu kıskanıyorsun!
Estás celoso porque él es más hombre que tú.
Senin yok diye kıskanıyorsun.
Estàs celosa, porque no tienes uno.
Eğer biri arkadaşınsa, onu başkalarında kıskanıyorsun.
Te molestaba que tus amigas se llevaran bien con otras.
Sen George'u kıskanıyorsun, ben de prensesi.
Envidias a George y yo, a la princesa.
Dur biraz. Neden kıskanıyorsun? O, bizim büyük oğlumuz.
- ¡ Leo, no estarás celoso de tu hijo!
- Kıskanıyorsun. - Kıskanmak mı, efendim?
- Los celos te sientan bien.
Hayaletleri kıskanıyorsun.
Estas celoso de las sombras que vagan por esta casa.
Kıskanıyorsun. Anlarım!
Te estás poniendo celoso.
Kıskanıyorsun.
¿ Tiene celos?
Sadece kıskanıyorsun.
Estás celosa.
- Kıskanıyorsun.
- ¿ Estás celosa?
Karını elinden aldığı için onu kıskanıyorsun.
Estás celoso porque se lleva a tu mujer.
Ogino-san, beni kıskanıyorsun, değil mi?
Ogino-san, ¿ me envidias, verdad?
Afişimi mi kıskanıyorsun?
¿ Estás celoso por mi cartel?
Kıskanıyorsun.
Está celoso.
kıskançlık 60
kıskanç 44
kıskanıyorum 27
kıskandım 18
kıskanıyor musun 33
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20
kıskanç 44
kıskanıyorum 27
kıskandım 18
kıskanıyor musun 33
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20