Kızıl перевод на испанский
25,021 параллельный перевод
Kılları her yerde mi kızıl yoksa çakma mı? "
¿ Su alfombra combina con sus cortinas? "
Bir kızıl deliğin kalbinde oluşup, saf bir cüce yıldız kristalinde stabilize oldu.
¡ Formada en el corazón de un agujero rojo y estabilizada en cristal puro de una estrella enana!
İyi misin Kızıl?
¿ Estás bien, Roja?
Kızıl... Sen ne zaman geldin?
Roja... ¿ cuándo llegaste aquí?
- Nasılsın Kızıl?
- ¿ Cómo te sientes, Roja?
Benimle gurur duyuyor musun Kızıl?
¿ Estás orgullosa de mí, Roja?
Asıl amacın ne Kızıl?
¿ Qué tramas en realidad, Roja?
- Kusura bakma kızıl.
Sin ánimo de ofender, de color rojo.
Kovuldun kızıl.
Estás despedido, rojo.
Bugün ikinci kez kovuluyorsun kızıl.
Ay, esta es la segunda vez que te despidieron hoy en día, de color rojo.
Kızıl Ordu askerleri...
Soldados del Ejército Rojo...
"Kızıl Ordu'nun Exploit'ları", dinle çocuklar...
"Osados del Ejército Rojo," escuchen muchachos...
Kızıl Ordu yoldaşları!
¡ Camaradas del Ejército Rojo!
Kızıl Ordu askerleri!
¡ Soldados del Ejército Rojo!
"Başka seçeneği yok, Kızıl Ordu'dan kaçış yok."
"No hay elección, no hay escape del Ejército Rojo".
Şeker, çilli, kızıl bir şey.
¿ Mona, con pecas, pelirroja?
Kızıl orman boyunca ilerliyorsun.
Estás caminando a través de un bosque rojo.
1975'deki paradoksu durdurduk dışarıdaki kızıl anormallikleri yavaşlattık.
Detuvimos la paradoja en 1975, ralentizamos las anomalías rojas de afuera.
Beni rehin tuttukları Gece Odası'nda kızıl bir çay içirmişlerdi bana, o zaman görmüştüm.
Después de la Habitación Nocturna, cuando me mantuvieron cautiva, me hicieron beber ese té rojo, y él estaba allí.
Orman kızıl.
El bosque es rojo.
" Kızıl buldun demek Caleb?
" ¿ Un pelirrojo, Caleb?
Kız öğrenci yurduna bayılırım bilirsin.
Sabes que me encantan las hermandades.
Ve bu şikayetinin onun kızıyla nasıl zaman geçirdiğiniz hakkında değil demi?
Y esta queja tuya ; No tendría nada que ver... con una queja potencial de él, de que pasas... todo el día y la noche con ella, ¿ verdad?
Şu liseden tanıdığı kız Angela Valdes'le mi takılıyor?
¿ Anda tonteando con esa chica que conocía de la secundaria, Angela Valdes?
Peki şimdi kızımızı Yeraltı Dünyası'nda nasıl koruyacağım?
¿ Cómo voy a proteger a nuestra hija en el Inframundo?
Bizi lanetledin. 28 yıl kızımdan ayrı kaldım.
Perdí a mi hija durante veintiocho años.
Ivy yakalandıktan bir yıl sonra iki kız gelip Ivy olduklarını söyledi ama ikisi de o değildi.
Al año siguiente que secuestraron a Ivy, aparecieron dos chicas diciendo que eran ella, pero ninguna coincidió.
Harika bir siyah kadın, benim küçük kızım için akıl hocası, dünyanın bizim gibilere neler yaptığını... öğretebilecek biri... çamura batıp..
Una brillante mujer de color como mentora de mi pequeña, Alguien que le pudiera enseñar lo que el mundo le hace a personas como nosotros...
Evet, o Hello Kitty cep telefonu kılıfı gerçekten beni Marge'dan kurtarmıştı ve düşünüyorum da eğer onları ihtiyaçlarımız için feda etmeyeceksek neden çocuk sahibi oluruz?
Sí, esa carcasa de móvil de Hello Kitty me ha salvado realmente el culo con Marge, y cuando pienso en ello, ¿ para qué tenemos niños si no es para sacrificarlos por nuestras necesidades?
Belki de Rachel'a kızmak yerine Gibbs'e nasıl saldıracağımızı bulmalıyız.
Tal vez en lugar de enojarnos con Rachel, es hora de averiguar cómo atacar a Gibbs.
- Yaptığımız işlemleri olabildiğince insancıl tutmaya çalıştık.
Siempre intentamos mantener nuestro proceso tan humano como es posible.
Kızın güvende ve gerekli tıbbi bakımları yapılıyor.
Tu hija está a salvo y recibiendo la atención médica que necesita.
Laurel'le Hardy kılıklı arkadaşlarınız iki hücre ötede.
Tus amigos, el gordo y el flaco, están a dos celdas de aquí.
Honolulu'daki son cezaevimde birkaç kız barışçıl protesto düzenlemişti.
En mi última prisión en Honolulú, un grupo de chicas organizó una protesta pacífica.
Durmadan kötüleri kovalıyorsun ama yakalayamıyorsun, sonra arkadaşlarını havaya uçuruyor, konvoyunu vuruyorlar, çok kızıyor, yoruluyor ve sıkılıyorsun.
Pasamos mucho tiempo persiguiendo a los malos, y no los encuentras, ellos hacen volar en pedazos a tus amigos o le disparan a tu convoy, te enfureces, estás cansado y aburrido.
Şey, arama listenize bakılırsa sıkı bir arkadaşsınız,
Bueno, al parecer de la lista se marca con frecuencia que eres un buen amigo de
İş geldiği zaman titiz, hassas ve sosyopatlık derecesinde acımasız olan 20. yüzyılın en iyi hırsızı olması dışında şehirdeki en iyi sanat okullarında görev yapan bir profesör.
El buen Profesor enseña en algunas de las mejores Escuelas de Arte en la ciudad, cuando no está ocupado siendo el mejor ladrón del siglo 20 exigente, preciso y sociopáticamente brutal cuando el trabajo lo requiere.
Sınırsız parasal kaynağınız, esnek bir ahlak pusulanız ve satılık olmayan bir sanat tutkunuz varsa, Turner sizin adamınız.
Si tienes fondos ilimitados, una flexible brújula moral, y una inclinación por el arte que no está a la venta, Turner seria tu hombre.
Bu küçük kız bu aile armasını daha önce nasıl görmüş olabilir?
¿ Cómo podría una niñita el haber visto esta cresta de la familia antes?
Kızı nasıl?
¿ Y qué hay de su hija?
Nasıl da akıllıdır benim kızım.
- No es mi chica. - Sí.
Sadece Cadılık Saati sırasında savunmasız olur.
Pero deberás cazarla con paciencia. Solo es vulnerable en los instantes inmediatamente después de la hora bruja.
Sadece Cadılık Saati sırasında savunmasız olur.
Solo es vulnerable en los instantes inmediatamente después de la hora bruja.
Ve biz Perekop çobanlara, sadece nasıl kızartma kuzusu yapacağımızı biliyoruz.
Y nosotros pastores de Perekop, sólo sabemos cómo hacer cordero asado.
Canavarlarla nasıl savaşacağımızı bildiğimizi sandık.
Pensamos que sabíamos cómo pelear contra los monstruos.
Kızımızın nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Bueno... ya sabes como es.
Kız kardeşlik yurtları farklılık istemiyor gibi.
Parece que las hermandades no quieren lo diferente.
Reşit olmayan bir kızı tecavüz suçlaması tehdidinin adamı nasıl para terlettiğini görsen şaşarsın.
Es asombroso lo que la amenaza de una acusación de violación puede hacer para que un hombre suelte dinero.
- İsimleri Kızıl Tugay.
Son la Brigada Roja.
Kılıcınız! Richard, onlar çocuk!
¡ Vuestra espada! ¡ Richard, son niños!
"Bir zamanlar Nantucket'lı bir kız vardı..."
"Había una vez una chica de Nantucket..."