Nda mı перевод на испанский
155,274 параллельный перевод
Dedektif Başmüfettiş Huntley yanında mı?
¿ No estaría la inspectora Huntley con Ud. por un casual?
Ve yine de tutuklandığında telefon onun yanında mıydı?
¿ Y el teléfono estaba de vuelta en su poder cuando fue arrestado?
Size ne söylediğimin farkında mısınız?
¿ Entiende lo que le estoy diciendo?
- Mayonez hakkında mı?
- ¿ De la mayonesa?
Kameram senin dolabında mıydı?
¿ Mi cámara estaba en tu casillero?
Saldırıdan suçlu bulunursan ne olacağının farkında mısın?
¡ ¿ Te das cuenta de qué pasa si te condenan por un delito grave?
Efendim, olası bir şahit hakkında Kate'den bir ihbar aldım.
Descanse. Señor, tengo un información de Kate sobre una posible coartada.
Bakalım Dedektif Başmüfettiş Huntley bunun hakkında ne söyleyecek.
Bien, veamos lo que tiene que decir la inspectora Huntley al respecto.
Huntley, anladığım kadarıyla biraz rahatladı... ve Tim'in iletişim geçmişi hakkında biraz araştırma yaptım.
Huntley se ha moderado un poco conmigo y he podido dar un vistazo al historial de comunicaciones de Tim.
Ayın 17'sinde, Tim'in apartmanının dışında, saat 11 sularında... bir taksi mi gördün?
¿ Vio un taxi junto a los pisos sobre las 11 p. m. la noche del 17?
Elemanım uyandığında benim de anlatacağım bir hikayem olacak.
Cuando mi agente despierte, tendrá cosas que contar.
Bu numunenin maktülün kan lekeli takım elbisesinden gelmiş olması gerekiyordu. Timothy Ifield ölüm anında giydiği elbiseden.
La muestra se tomó de las salpicaduras de sangre de la bata que que Timothy Ifield llevaba en el momento de su muerte.
Ancak bazen tüm hırslarımıza rağmen, kendimizi hattın yanlış tarafında buluyoruz.
Pero a pesar de tu ambición. te has visto en el lado equivocado.
Efendim, departmanım hiç bir kurumun... korunması altında değildir, bildiğiniz gibi.
Señor, mi departamento opera bajo la protección de la no reciprocidad, como sabe bien.
Benim kişisel hayatım hakkında bir şeyler biliyordu.
Sabía cosas de mi vida personal.
Kişisel hayatım hakkında her bir şeyi biliyorlar.
Hay pocas posibilidades de que supiera alguna cosa de mi vida personal.
Doğum, uzmanlık alanım değil aslında.
La obstetricia no era mi especialidad.
Aslında hiç kızlarla yaşamadım, yani muhtemelen bazen bakarım çünkü başka bir gezegenden bir uzaylı gibisin.
Nunca he vivido con otras chicas, así que tal vez me quede viéndote porque eres como un extraterrestre de otro planeta.
Ve sonrasında onunla beş sene parti yaptım.
Y me divertí cinco años con él después de eso.
Aslında çok daha derin. Tamam mı?
Es más profundo que eso, en verdad.
Kalçam hâlâ yerine oturmadı. Cherry bize her ip atlattığında biraz altıma işiyorum ama hâlâ buradayım.
Mis caderas están fuera de lugar, cada vez que salto la cuerda me orino un poco, pero, aquí sigo.
Aslında daha yeni ayrıldım...
De hecho, me separé hace poco...
Company yapımında April olarak karaktere öyle kaptırmıştım ki erkek arkadaşım bile tanıyamadı.
Una vez me metí mucho en April en una producción de Company, ni mi novio me reconocía.
Seninle kahve içmek ya da hayatım hakkında konuşmak istemiyorum ama daha iyisini yapmalıyız ve Cherry'nin bize faydası olmayacak.
No me interesa tomar café contigo o hablar sobre mi vida, pero... Tenemos que mejorarlo, y la mamá de Shaft no nos va a ayudar.
Daha önce seyirci karşısında hiçbir şey yapmadım.
Nunca he hecho nada frente a una audiencia antes.
Ama sahnenin etrafında el kamerasıyla gezip mücadeleyi, dramı, zaferi, yenilgiyi hissetmemiz için yeterli boşluk bırakacağım.
Pero dejaré suficiente espacio a los lados del escenario para poder ir con una cámara de mano y que podamos sentir la lucha, el drama, la victoria, la derrota.
- Ben de. 14 yaşında başladım.
- Yo también. Empecé a los 14 años.
Altı yaşında falan mısın?
¿ Cuántos años tienes, seis?
Aslında bakarsan, hayatım müthiş.
A decir verdad, mi vida es estupenda.
Taptığım bir işim var, kimseye hesap vermiyorum... ve yıldızların altında uyuyorum.
Tengo un trabajo que adoro, no rindo cuentas a ningún hombre y duermo bajo las estrellas.
Yanlarında kitap getirmişlerdir umarım.
Espero que hayan traído un libro.
Aslında ısırırım ama şu anda ısıramam.
Quiero decir, lo hago. Pero... no puedo ahora mismo.
Bebek hastanenin çocuk yoğun bakımına yatırılacak. İhtiyacı olduğu sürece gözlem altında tutulacak.
El bebé se quedará en la sala de cuidados intensivos de neonatología en observación todo el tiempo que necesite.
Az önce aklında "Seni koruyacağım ama." diye düşündün mü?
en tu cabeza, ¿ has pensado : "Yo te protegeré"?
O yıllar hakkında en çok neyi hatırlıyorsun bakalım?
¿ Qué recuerdas sobre esos años?
Başka bir şey hakkında konuşalım, tamam mı?
Hablemos de otra cosa, ¿ vale?
Iyisin, Maggie. Kendi kızım bile olmadığında bana gelmek.
Eres muy buena, Margarita, vienes a verme cuando ni siquiera lo hace mi propia hija.
Uzun zamandan beri iki büyük ulusumuz arasında ittifak kurmak için arzusundayım Oğlumuz ve mirasçımız Prens Arthur'un evliliği ile, Ve Prenses Catherine.
Hace tiempo que deseo formar una alianza entre nuestras dos grandes naciones con el matrimonio de nuestro hijo y heredero, el príncipe Arturo y la princesa Catalina.
İngilizlerden Gaels ve Celt'ten ne zaman korktunuz? Ve kuyruklarıyla bacaklar arasında savaş mı yapıyorsun?
¿ Desde cuándo los ingleses temieron a los gaélicos y a los celtas y huyeron de la guerra con el rabo entre sus piernas?
Aslında, şu sıkı ev hanımı saçmalığının ardında seksi bir vücut varmış!
En realidad está un poco buenorra debajo de esa mierda de señora de la casa estirada.
Sana beş perdeden oluşan okyanusa çok yaklaşan... tüylü tavşancığı ve sonrasında olanların hikayesini anlatacağım.
una obra de cinco actos sobre un pequeño conejito que se acercó demasiado al océano y lo que pasó después.
Şu an anılarında değil bilinçaltında. Baktım.
No está en sus recuerdos, en su subconsciente, ya he mirado.
Elimden geldiğince seni koruyacağım. Ama bilinçaltında her şey bulanıklaşıyor.
Cuidaré de ti lo mejor que pueda, pero las cosas se ponen turbias allá en el vasto subconsciente.
David adında biriyle çıktın mı?
¿ Has salido con alguien llamado David?
David Haller için buradayız. Hastalarım hakkında konuşmuyorum.
Estamos aquí por David Haller.
Sana uygun biri olup olmadığını düşünmeye başladım aslında.
Empiezo a preguntarme si es la chica acertada para ti.
Astral Seyahat sırasında onu terk ettiğimi düşünüyor ama ona durumu açıklamaya çalıştım.
Cree que la abandoné cuando estábamos en el Plano Astral. Y yo... he intentado explicarle que no era mi...
Bu sabah uyandığımda kendi kendime yakında yaz saati uygulamasını başlayacağını hatırlattım.
Cuando desperté esta mañana, pensé que pronto será el cambio de hora.
Aslında hastaydım.
Estaba enfermo.
Ayak altında olmadığım için memnun olacaktır muhtemelen.
Probablemente le alegre que no esté para estorbarle.
Benim de zamanında sorunlarım vardı.
Tuve problemas hace tiempo.