Ne biliyorsun перевод на испанский
13,959 параллельный перевод
- George hakkında ne biliyorsun?
- ¿ Qué sabes de George?
Çin malı olduğunu ne biliyorsun?
¿ Cómo sabes que son de China?
Ne biliyorsun?
¿ Cómo lo sabes?
Babam hakkında ne biliyorsun?
¿ Que sabes de mi padre?
Ne biliyorsun?
¿ Sabe qué?
Ne biliyorsun?
¿ Qué sabes?
DMD hakkında ne biliyorsun?
¿ Qué sabe sobre la DMD?
Tam olarak ne biliyorsun?
¿ Qué sabes exactamente?
- Ailem hakkında ne biliyorsun sen?
¿ Y tú qué sabes de mi familia?
İçki hakkında ne biliyorsun?
¿ Qué sabes sobre licores?
Bu konuda ne biliyorsun?
¿ Qué sabe usted de eso?
Kamyonet hakkında ne biliyorsun?
¿ Qué sabes sobre el camión?
Ne biliyorsun?
¿ Tú qué sabes?
- Sen ne biliyorsun?
- ¿ Qué sabías?
Ne yapabileceğini biliyorsun, burayı komple yakabilirsin böylece bu boktan nostalji gecesini yapmak zorunda kalmam.
Pero puedes quemar este lugar para no tener... que hacer la puta noche nostálgica.
Banyo kapısı kilitliyse ve ve iPad'im varsa ne yaptığımı biliyorsun, bu yüzden lütfen kapıyı çalmayın.
Si la puerta del baño está cerrada y tengo mi iPad... ya saben lo que hago, no vengan a tocar.
Çıkınca ne yapar, biliyorsun.
Sabemos lo que hace.
- Pekala, ne yapmak istediğimi biliyorsun.
- Bueno, sabes qué quiero hacer.
Rusya ile olan ilişkimizin ne kadar hassas olduğunu biliyorsun.
Sabes lo delicadas que son las relaciones con Rusia.
Sen de ne olduğunu biliyorsun.
Tú sabes lo que eres.
Kediye ne olduğunu biliyorsun.
Sabes lo que pasó con el gato.
- Bize ne lazım biliyorsun.
- Sabes lo que necesitamos.
- Ne olduğunu biliyorsun.
Ya sabes lo que es.
Ne yapman gerektiğini biliyorsun! Üzerine baskı uygula!
Ya sabes qué hacer, sigue presionando.
Çünkü bugün günlerden ne olduğunu biliyorsun, değil mi?
¿ Sabes qué día es hoy, verdad?
Burada ne yapacağını nereden biliyorsun?
¿ Cómo sabes que hacer?
Ne yapmak istediğimi bal gibi biliyorsun.
Él sabe muy bien lo que quiero hacer.
Ne yapmak istediğimi bal gibi biliyorsun.
Usted sabe muy bien lo que quiero hacer.
Babana ne yaptıklarını biliyorsun.
Tu sabes lo que hicieron a tu padre.
Ne olduğunu biliyorsun. Bilgisayar hatasıydı.
Fue un fallo técnico.
Uçakta olunca ne hale geldiğini biliyorsun.
Ya sabes cómo es.
Pekala, Sean, bundan sonra, ne olması gerektiğini biliyorsun, değil mi?
Bien, Sean. ¿ Sabes lo que tiene qué pasar ahora, verdad?
Sanırım, ne demek istediğimi biliyorsun. Bilmiyorum, Sean, lütfen, aydınlat beni.
- Creo que sabes lo que quiero decir.
Burada ne var biliyorsun.
Sabes lo que tienes aquí.
Bana yardım etmezsen ne olacak biliyorsun.
Ya sabe que pasará si no me ayuda.
Ne kadar iyi ayak uydurduğumu sen zaten biliyorsun.
Y sabes lo bueno que soy en eso.
Ne demek istediğimi biliyorsun.
Sabes lo que quiero decir.
Ne yapacağını biliyorsun.
Ya sabes lo que hay que hacer.
Ne demek istediğimi biliyorsun.
Tú me entiendes.
- Bu civarı ne kadar iyi biliyorsun?
¿ Qué tan bien conoce la zona?
Ne olması gerektiğini biliyorsun.
Debiste saberlo mejor.
Ve ne tür bir konuşmadan bahsettiğimi biliyorsun.
Sabes a qué clase de charla me refiero.
Paramla ne yaptığımı biliyorsun.
Sabes lo que hago con mi dinero.
Ne kadar yaşayacağımı nereden biliyorsun?
¿ Qué sabes cuánto tiempo resistiré?
Ne kadar acı çektiğini biliyorsun.
Sabes cuánto sufre.
Hakkımda ne biliyorsun?
- ¿ Qué sabes de mí?
Ben kızartırım çünkü eğer Dick ağladığını görürse ne olur... biliyorsun.
Amasaré por ti, porque si Dick te ve llorando, sabes cómo terminará eso.
Ne yaptığını biliyorsun.
Ya sabes lo que hizo.
Ne zamandan beri biliyorsun bunu?
¿ Cuánto tiempo hace que lo sabes?
Bak ne diyeceğim, artık insan köyü nerede biliyorsun, canın ne zaman isterse oraya gidebilirsin.
Te diré que haremos. Te llevaré a dónde el hombre, si eso es lo que quieres.
Ne yapacağını biliyorsun.
Sabes qué hacer.