Para mı перевод на испанский
306,335 параллельный перевод
Oğullarıma beni hapisten kurtarsınlar diye para mı vereceğim?
¿ Voy a pagar a mis hijos para no ir a prisión?
Sınava hazır mısın?
¿ Estás lista para los exámenes?
Bu işte herkese ihtiyacımız var mı?
¿ Vamos a necesitar a todos para esto?
Benimle hiçbir ilgisi olmayan 20 yıllık boktan bir mesele için hayatımı hapiste geçirmem ben.
No voy a pasarme la vida en la cárcel por una cagada de hace 20 años que no me atañe para nada.
Beton testeresine ve balyozlara ihtiyacımız var.
Necesitamos la sierra para cemento y los mazos.
Kiliseden para almamış mıydınız siz?
Bueno, ¿ vosotros no os acabáis de llevar el dinero de una iglesia?
Senin için bir şey yaptım, her zaman bakıp beni hatırla diye.
Hice esto para ti, para que cada vez que lo mires te acuerdes de mí.
Bu bir toplantı mı yani?
¿ Eso fue esto para ti?
Tatlım, bu kimse için normal değil.
Cariño, no es normal para nadie.
Ne yani, kart oyununu nasıl oynadığını mı öğrenecektim?
¿ Para qué, para saber cómo vas en el solitario?
Gerçekten uzun silahı olan birinin... temizlemek için vakit harcayacağını mı düşünüyorsun?
¿ Crees que un fanático con un rifle largo se tomaría tiempo para limpiar? Mira a tu alrededor.
Birisinin gitmesi lazım. Dengeleri sağlamak için.
Alguien se tiene que ir para equilibrar los balances.
Takımı ileri götürecek başka biri aklıma gelmiyor.
No puedo imaginar a nadie mejor para llevar al equipo hacia adelante.
Devam etmeden önce her parçaya bakmak için belirli bir süre var mı?
¿ Hay un tiempo determinado establecido para mirar cada cosa antes de seguir?
Gelenler için baştan başlaman lazım.
Tienes que volverte a colocar para los siguientes.
Teşekkür ederim. Kalp ilacım.
Oh, gracias, es mi... mi medicamento para el corazón.
Kalp ilacı mı?
¿ Medicamento para el corazón?
Fısıldaşmalarımızdan ona sürpriz parti planladığımızı sanmış.
En realidad ella creía que todo el cuchicheo era para planear su fiesta sorpresa de cumpleaños.
Konuşmak için biraz erken, ama çok heyecanlıyım ve sizin şişmanladığımı düşünmenizi istemedim.
Es un poco pronto para hablar de eso pero estoy tan emocionada, y además no quiero que penséis que me estoy poniendo como una vaca.
Çıldırmaya hazır mısın?
Lista para el cachondeo?
Hayatını nasıl yaşayacağını söylemeye hakkım yoktu.
No tengo ningún derecho para decirte cómo debes vivir tu vida.
Pekâlâ, sanırım tüm gece şu tartışmaya hazırlanmak için ayaktaymış.
Bueno, supongo que estuvo despierto toda la noche preparándose para ese debate.
Bizim de Vadiyi geçmeye hazırlanmamız lazım.
Y nosotros tenemos que prepararnos para cruzar el valle.
Ben de sunucu odasını bulayım, bakalım elektrik dalgalanması öncelikle orada neler yapmış.
Y yo buscaré el cuarto de servidores para ver qué causó la sobrecarga en primer lugar.
Dinle bak... korkunun mantığı alt edebileceği doğru fakat... mantık da korkuyu alt edebilir ve sanırım hem annen hem de Walter anladı ki onlar için en mantıklısı iyi birer arkadaş olmak.
Escucha, es... verdad que el miedo puede vencer a la lógica, pero... la lógica también puede vencer el miedo y creo que tu madre y Walter se dieron cuenta de que lo más lógico para ellos es solo ser buenos amigos.
Durumu kabullen ve elini çabuk tut çünkü sigorta kutusunu buldum ve en çabuk şekilde L.A.'e dönmemizi istiyorum ki biraz tartışmaya hazırlanalım.
Respira hondo y apúrate, porque acabo de encontrar la caja de fusibles y quiero que volvamos lo antes posible a Los Ángeles para poder preparar el debate.
Tamam, ben gidip kapalı devre televizyonu açacağım ki onu görebilelim.
Bien, encenderé el circuito cerrado de TV para que podamos verlo.
Bir aile kurmalarına yardım etmesi için çok özel çocuklar arayan müstakbel aileler.
Posibles padres que buscan a su niño especial para que los ayude a formar una familia.
Ben kamu veri tabanlarını hackleyeyim bakalım Happy'le bir şekilde bağı olan... -... bir Bayan Weldy bulabilecek miyim?
Hackearé la base de datos pública para ver si puedo encontrar a una Srta. Weldy que se relacione con Happy de alguna manera.
Onlarla bilinçli bir şekilde konuşalım ki işlerini bitirebilsinler.
Les hablamos para que estén lúcidos para completar sus tareas.
Onu kabul edersem ömrümün sonuna kadar başıma mı kalacak?
Sabe, ¿ si me comprometo con ella y me clavo con ella para toda la vida?
Yiyecek bir şeylerin var mı?
¿ Tienes algo para comer?
Sadece yollarımızın kesişmesi biraz zaman aldı.
Solo tomó un tiempo que nuestros caminos se cruzaran para que lo pudiera compartir contigo.
Kendini ve arkadaşlarını kurtarmak için onu onarman lazım, hızlıca.
Para salvarte a ti y a tus amigos tienes que repararlo, rápido.
Öncelikle çavdar mahmuzuna saldırması için içinde antifungal polienler bulunan bitki tohumlara ihtiyacımız olacak.
Primero, vamos a necesitar semillas de plantas con polienos antimicóticos para atacar al cornezuelo.
Sonra, bunu yüksek yoğunlukta bir anti-enflamatuarla karıştırıp dolaşım sistemine açılmasını ve beyne yeniden kan gitmesini sağlayacağız.
Y luego vamos a tener que mezclarlo con un antiinflamatorio altamente concentrado para descongestionar el sistema circulatorio y permitirle a la sangre que vuelva al cerebro.
Arkadaşlarımıza ve tohumlara ulaşmak için çavdarmahmuzu kaplı yollardan geçmemiz lazım.
Para llegar a las semillas y a nuestros amigos, tenemos que atravesar pasillos saturados de cornezuelo.
Buradan çıkmaya hazır mısın?
¿ Están listos para salir de aquí? ¿ Estás bien?
Başlamaya hazır mıyız?
¿ Estamos listos para comenzar?
İç Güvenlik adına çalışmak üzere ülke dışına çıkmıştım.
Estaba fuera del país trabajando para Seguridad Nacional.
Söz konusu mesele, özel bir mülke halka değil büyük bir mağazaya yardım etmek amacıyla el konulması.
El asunto del que se trata es tomar propiedad privada para ayudar, no a la ciudadanía, sino a una gran tienda.
Fantezi dünyasında teselli bulur ve yeni günle yüzleşmek için cesaret toplardım.
Encontraba consuelo en la fantasía y reunía valor para enfrentar otro día.
Şimdi ise işim için ihtiyacım var.
Y lo necesito ahora para mi trabajo.
Fakat fark şu ki, Scorpion sayesinde cesur olabileceğimi hatırlamama yardım eden bir ekibim var.
Pero la diferencia es que con Scorpion tengo a un equipo para ayudarme a recordar que puedo ser valiente.
Lahanadan nefret ederim, okuma gözlüğü kullanmam lazım ve yaşlı indirimleri çok hoşuma gider.
Odio la berza, necesito lentes de lectura y disfruto los descuentos para mayores.
Kaynağımızın muhtemelen damlasını kaldıran bir kesik var.
Nuestra fuente probablemente tiene un pirado para recoger la entrega.
Onu öldürmen için hayatımı riske attım.
He arriesgado mi vida para ayudaros a acabar con ella.
Çünkü sana sekiz on süpermaks hücresi hazır bir güzel lazım.
Porque tenemos un preciosa celda de ocho por diez lista para ti.
Ve bence hayatımla devam etmeye hazırım.
Y creo que estoy lista para continuar con mi vida.
Bak, açıklayacak zamanımız yok.
Mira, no hay tiempo para explicarlo.
Ve YouTube videolarının şifresini çözmeye çalışacağım.
Y trabajaré para decodificar los vídeos de YouTube.