Sadece bir his перевод на испанский
254 параллельный перевод
Belirgin bir şey değil, sadece bir his.
Nada concreto, sólo una sensación.
Sadece bir his.
Es un sentimiento.
Sadece bir his. Yanılıyor olabilirim.
Sólo es un presagio.
Sadece bir his.
Es un presentimiento.
Ama bu sadece bir his. Kişisel bir his.
Pero, ese es un sentimiento estrictamente paternal.
Sadece bir his olsa bile bu çok güzel. Gidelim.
Aunque sólo sea una impresión, es muy agradable.
Uyuşturucu satıcılarının üzerine gitmekle ilgili... konuşuyorlarmış gibi hissettim. Ama sadece bir his, hepsi bu.
Me parece que tenía algo que ver con... la investigación contra los traficantes.
Sadece bir his.
Es una corazonada.
Sadece bir his, ama beni anlamalısın...
Solo es un presentimiento, pero...
Sadece bir his.
- Sólo un sentimiento.
- Sadece bir his.
Solo un presentimiento.
Sadece bir his.
Sólo un presentimiento.
Sadece bir his. İyi ben pek sevmedim. Hepsi ama saçmalık.
Nuestras fuentes sí dicen que hay un botánico norteamericano ahí.
Sadece bir his.
Sólo tengo el presentimiento.
- Sadece bir his.
- Es sólo un presentimiento.
Sadece bir his.
Es una sensación.
Sadece bir his.
Es sólo un sentimiento.
Kaptana da söylediğim gibi, bu sadece bir his.
Como le dije al Capitán, es sólo un presentimiento.
Sadece bir his.
Una corazonada.
Bu sadece bir his.
Es un presentimiento.
Sadece bir his ama sanki sarayız üzerinde uğursuz bir şey dolanıyor gibi.
Es una sensación más que algo que pueda señalar. Como si una oscuridad hubiera caído sobre palacio.
Sadece bir his tabii.
- Bien, es mi intuición.
Duygusal olarak bakacak olursak bu his olağanüstü bir saygısızlık ve ihanet gibi gelecek ancak Tom için sadece işten ibaret.
Y desde el punto de vista emocional esto debe sentirse como una traición y violación extraordinaria. Pero para Tom solo fueron negocios.
Sadece içime tuhaf bir his doğdu da.
- No lo sé.
Pratikte evin hanımıyken, sanki bir hizmetçiymiş gibi şatoyu çantamda sadece maaşımla terk etmenin nasıl bir his olduğunu keşke bilebilseydin.
Si sólo supieras cómo se siente dejar la finca con un sueldo en la valija, como una criada, cuando yo era prácticamente la dueña de la casa.
Sadece bir his.
Bueno, seguramente usted ha experimentado con problemas de vibraciones?
Bu sadece içimdeki bir his. Açıklayamadığım bir şey. Ama ona güveniyorum.
Algo que no puedo explicar pero confío.
Sadece içimde birinin beni öldürmeye çalıştığına dair garip bir his var.
Tengo este sentimiento extraño de que alguien quiere matarme. ¿ Matarte?
Sadece bir his işte. Ne diyebilirim ki?
Es sólo una sensación.
O büyük umutları hatırlamak için yeni bir şans ha? Sadece geçmişin verdiği his.
Es sólo diversión, eso es todo.
Bir his, Pancho, yağ tabakalarına inanmam abi. Sadece koklayabildiğimde, tadabildiğimde ve dokunabildiğim zamanlar. inanırım.
No me preocupa, sólo me preocupo de lo que puedo oler, saborear y tocar.
İçimde, tüm bunların sadece gönlümüzü almak için olmadığına dair bir his var.
Hay algo más que un simple deseo de complacernos.
Sadece bazı işlevlerimin test edildiğine dair silik bir his.
Sólo una vaga impresión de algunos controles sobre mis funciones.
Sadece... burasının... bir Dr Soong'un çalışma yeri olduğuna dair bir his dışında.
Excepto... Tengo la impresión de que esto era el área de trabajo del Dr. Soong.
Bu sadece... bir his.
Lo puedo sentir.
Anlıyorum Doktor, sadece sizinde en az benim kadar tanıklığınız ile ilgili rahatsızlığınız olduğuna dair içimde bir his vardı.
Entiendo, médico, Me siento También se le incomoda yo con ese testimonio.
Sadece bendeki bir his.
Tengo un presentimiento.
bu onun tutkunlugu seni yuzyuze tutmak sadece bir esirsiniz onun sans oyununda... baska bir hakem, seytanin dansi icin...
It's his addiction To keep you face to face You're just a prisoner
Sadece... bir sabah hepsi gitmiş olur, bu his asla geri gelmezdi.
Si tan solo... una mañana se fuera, este sentimiento, y no volviera nunca más.
Şey. Doğruyu söylemek gerekirse Fleischman. Benim sadece düşündüm bir his vardı.
Pues, a decir verdad, Fleischman... tuve la sensación de querer estar en otro lado.
Sadece güven bana, bu dar sokak hakkında içimde iyi bir his var.Bilmiyorum.
Confia en mí, tengo un presentemiento.
Korkunç bir his boşluğa düşme duygusu... Bu tip sadece rüyaların neden olduğu hissiyat.
Hay cierto sentimiento horrible... un sentido trágico de pérdida... que uno puede derivar sólo de un sueño.
Skinner'in ayrılacağı gün sevinçten havalara uçacağımı düşünürdüm ama şimdi sadece kafamın arka tarafında tuhaf bir his var.
Creí que saltaría de felicidad el día que Skinner se fuera. Pero ahora sólo siento un calor extraño detrás de mi cabeza.
Sadece aşk olduğunu fark etmedim çünkü aşktan daha fazlasıydı... ve sadece karnımdaki aptal bir his değildi.
Sólo que no me di cuenta de que era amor porque era más que eso... y no se trataba sólo de un sentimiento estúpido en mi estómago.
Sadece takip ettik. - Korkunç bir his
Si es necesario conduciré la junta, pero daría un mensaje doble.
Sadece içimde dönmeyecekmişsin gibi bir his var.
Es que tengo el presentimiento de que no vas a volver.
Efendim, ben sadece, şey, içimde kötü bir his var.
Señor, yo... Me da mala espina.
İçimde bunun sadece ısınma turu olduğuna dair bir his var.
Tengo la sensación de que esto es sólo el principio.
Sadece içimde bir şeyden Dolayı senden özür dilemem gerekiyormuş gibi garip bir his var.
Tengo un sentimiento extraño de que hice algo por lo que debería disculparme.
Sadece çok garip bir his. Noel'un odasına gidememek, kapıyı çalamamak onun da beni gördüğüne mutlu bir şekilde cevap verememesi.
Es una sensación extraña, no poder ir al cuarto de Noel, golpear la puerta.
- Sadece his değil, bir şey.
Asuntos no, "algo".
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24