Sonsuza kadar перевод на испанский
10,676 параллельный перевод
Sonsuza kadar yaşamaya tamamen niyetli ve ne yazık ki, bu niyeti olan tek o değil.
Él tiene la intención de vivir para siempre, y, trágicamente, no es el único.
Sonsuza kadar burada olmayacağım.
No voy a estar aquí para siempre.
Sonsuza kadar bekleyeceklerini mi sandın? Her şeyi feda edecek ve karşılığında bir şey almayacaklar mıydı?
¿ De verdad pensabas que esperarían para siempre sacrificando todo y no recibiendo nada a cambio?
Peki. Ama bunu dert etmiyorum. Çünkü bu sonsuza kadar seninle birlikte olmak demek.
Bien, pero estoy bien con eso porque significa que estaré contigo para siempre, y ese solo pensamiento hace que sea suficiente para mí.
Ayrıca siyah bir deri ceket ile sonsuza kadar harika görünmek de fena sayılmaz.
y verse eternamente genial en una campera de cuero negra no es lo peor.
Hem de sonsuza kadar. Ne kadar süreceği önemli değil. Bu tedaviyi almak hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Para siempre, no importa que tanto sea, y tomar esta cura, Elena, no va a cambiarlo.
Artık insansın ve umarım bunun sebebi seni sonsuza kadar mutsuz olacağına inandırmış olmam değildir.
Y ahora lo eres, y simplemente espero que no sea porque te hice pensar que serías desgraciada el resto de la eternidad. Care.
Ve üçümüzün sonsuza kadar mutlu olmasını istiyorum.
Y nos quiero a los tres juntos para siempre.
Onu benden sonsuza kadar alacaksan kucağıma almama izin ver.
Si vas a alejarla de mí para siempre, déjame abrazarla.
İyi heriflerden biri gibi kılık değiştirip sonsuza kadar saklanabileceğini mi düşünüyordun?
Pensabas que podrías esconderte para siempre, ¿ Disfrazado como uno de los buenos?
Eğer olurda ayrılırsan sonsuza kadar hapse yollama şansın oluyor.
Si rompes con ellos, siempre puedes enviarlos a la cárcel para siempre.
Bu adamı ya şimdi buluruz ya da sonsuza kadar kaybederiz.
O lo atrapamos mientras está a la vista...
Sonsuza kadar yaşayacak.
Vivirá para siempre.
- Sonra sonsuza kadar olacak.
Y entonces va a ser para siempre.
Unutulmayacak bir şey yaparak, sonsuza kadar minnettar kalınacak bir şey...
Haciendo algo memorable. Algo por lo que estaré eternamente agradecido.
Sonsuza kadar gittiler.
Desaparecido para siempre.
Burada söylediğimiz şarkı, kardeşim, sonsuza kadar çalınacak.
La canción que aquí cantamos quiero que suene por siempre.
Sonsuza kadar kalamam.
No puedo permanecer muerta para siempre.
Sonsuza kadar dayanamayacaklar.
No van a durar.
Sonsuza kadar anne olacak.
O sea, ha sido una mamá toda la vida.
Bu durum Condé'yi sonsuza kadar mahvedecek.
Esto arruinará a Condé en Francia para siempre.
Babam beni sonsuza kadar kanatlarının altında tutamaz.
Mi padre no puede tenerme bajo su ala siempre.
Sonsuza kadar dans edeceğimi sandı.
Pensó que lo haría para siempre.
Umarım, sonsuza kadar.
Por la eternidad, espero.
Sonsuza kadar burada oturacağız.
Estaremos aquí sentado para siempre.
Ama sonsuza kadar mutlu yaşarlar mı?
Pero, ¿ viven felices para siempre?
Bir lanetin içinde sonsuza kadar kapana kısılmışım gibi hissediyorum.
Parece que estemos atrapados en una maldición de una bruja toda la eternidad.
Sonsuza kadar lanetlendim.
estoy condenada para siempre.
Sonsuza kadar yüzbaşı olarak mı kalacağını sanıyordun?
Bueno, ¿ pensabas que sería capitán para siempre?
Bir de sonsuza kadar yaşamak istiyorsun.
¿ Y tú quieres que te mantengan vivo siempre?
Masada huzurundayız böylece seninle cematinin içine girebiliriz, şimdi ve sonsuza kadar.
Que Dios esté con nosotros en esta mesa para que podamos unirnos a Él como familia, ahora y por siempre.
Mara gitti mi? Sonsuza kadar mı?
- ¿ Mara se fue... para siempre?
Sorunların sonsuza kadar yok olabileceğini söyledi. Ama bunun için Lucy'nin sevdiği birini öldürmesi gerekiyor.
Dijo que los problemas se podrían ir para siempre... si Lucy mataba al que amaba.
Sonsuza kadar onun olmayacak.
No para siempre.
- Ama artık Colton'ın ince oluşturabildiğini biliyorum ve bu bilgiyi benim dünyama götürerek belki Haven'ı sonsuza kadar kurtarabilirim.
- Pero ahora sé que un Colton crea puntos abiertos, y puedo llevar esa información a mi mundo, y quizás pueda salvar a Haven para siempre.
Haven'ı sonsuza kadar kurtarmanın bir yolunu buldum ama bunu sen olmadan yapamam.
Encontré una manera de salvar a Haven de una vez por todas, pero no puedo hacerlo sin ti.
Korkarım tanıdığımız Duke'ü sonsuza kadar kaybettik.
Me temo que el Duke que conocimos...
Ben sadece böyle birşey olduğunu sonsuza kadar unutmak istiyorum.
Como que solo quiero olvidar que siquiera ha pasado.
Aptal olma. Sonsuza kadar burada oturamayız.
- Debemos saber si Ariadne sigue viva.
"Moda gelip geçer, ama gelenek sonsuza kadar yaşar." diyor. Pek gelen giden müşteriler göremiyorum. Belkide onu yeni geleneksel birşeyler yapmak için ikna etmeliyiz.
" Las modas van y vienen... Pues, yo no veo ningún cliente yendo y viniendo, así que tal vez debamos convencerlo de probar nuevas tradiciones.
Çünkü... Gelenek sonsuzdur. Fakat bu fırında yeni şeyler üretmezseniz sonsuza kadar çalışmayacak gibi.
Porque... Pero esta panadería no durará para siempre si tú no haces algo para mejorar el negocio.
Usta, sonsuza kadar seni dikkate alamam.
{ \ fs12 \ pos ( 190,257 ) } Maestro no puede cuidar de ti para siempre
- Beni soğukta sonsuza kadar tutamazsın.
No puedes dejarme congelándome para siempre.
Benim... kalbim senin sonsuza kadar.
Mi corazón es tuyo para siempre.
Ama çok çok yakında, demek ve sonsuza kadar bizi durdurmak onlar olacak.
Pero si decimos algo demasiado pronto, serán ellas las que intenten detenernos para siempre.
Ne ona ne de sana zarar vermek istemiyorum biliyorsun. Acele davranma yoksa sonsuza kadar pişman olursun.
Sabes lo que le haría a él y a ti.
- Hem de sonsuza kadar.
Para siempre.
Seninle ay altında buluşup sonsuza dek Salem'den gideceğimiz geceye kadar sır olarak sakladı.
Lo mantuvo un secreto hasta esa noche que nos reunimos bajo la luna y dejamos Salem para siempre.
Onu sonsuza kadar kaybettim.
La he perdido para siempre.
Ne kadar olduğunu unutup sonsuza dek süreceğine inanacak kadar
Demasiado para recordarlo... y espero que dure para siempre.
Benim için Harvey'den ayrılmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. - Sonsuza dek minnettarım ama...
Sé lo difícil que fue para ti dejar a Harvey por mí... y te estoy eternamente agradecido.