Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ U ] / Uzay

Uzay перевод на испанский

11,423 параллельный перевод
Uzay istasyonunda iskeleye inince güvertede bir cesedin olması hiç hoş gözükmez.
Creo que sería una mala idea acoplarnos a la estación espacial... con un muerto a bordo.
Tatlım, sakin ol. Bunu uzay istasyonuna varınca konuşuruz.
¿ Por qué no te calmas... y lo hablamos una vez lleguemos a la estación espacial?
Peki sen Terrance'ı nereden tanıyorsun uzay kravatlı?
Y, ¿ cómo conoces a Terrance, Corbata del Espacio?
Sadece sınavını geçmekle kalmayacaksın üzerinde yolculuk yaptığımız bu uzay gemisi dünya üzerinden bu kainata çok daha derin bir minnet duyacaksın.
No solo aprobarás tu examen, apreciarás más en profundidad el universo que atravesamos viajando en esta nave espacial llamada Tierra.
Uzay gemisi dünya mı?
¿ Nave espacial llamada Tierra?
Omec devasa uzay gemileriyle gelirler atalarımızdan binlercesini yanlarına alarak kaybolurlar.
El Omec llegó en naves espaciales gigantes y miles y miles de Chihiro de nuestros antepasados.
O uzay istasyonundan hiçbir alarmı çalıştırmadan sessizce çıkmamız gerek.
Iremos a esa estación espacial... sin hacer que suenen las alarmas.
Gemi, şu an uzay istasyonunun veri merkezine doğrudan bağlı.
Investigación. La nave está conectada al núcleo de la estación espacial.
Sizin için özel olarak üretilmiş kapsülünüz, fiziksel özelliklerinizin ve şuurunuzun birebir kopyası varacağınız yerdeki alıcı kapsülde alt uzay yardımıyla bulunmuş olacak.
Mientras se relaja en su cápsula personalizada, sus especificaciones físicas y una copia exacta... de su conciencia, será retransmitida a través del subespacio... a una cápsula receptora en destino.
Sonrasında klonunuz tesisimize biyokütle geri dönüşümü için geri dönecek ancak bütün yaşanan tecrübe ve anılar arzu edilmesi halinde alt uzay yardımıyla sizin beyninize transfer edilir.
Su clon regresará a nuestras instalaciones para un reciclado... de su biomasa, no antes de que las memorias y experiencias... adquiridas sean cargadas y transferidas a través del subespacio a usted.
Geleceğin uzay yolculuğuna hoş geldiniz.
Y bienvenido al futuro de los viajes espaciales.
Uzay istasyonundaki güvenlik kameralarını kontrol ettim. Ve bal gibi orada, o lanet gemiye biniyordum.
Comprobé las grabaciones de seguridad de la estación espacial... y, con toda seguridad, ahí estaba, a bordo de la nave.
- Uzay istasyonunun güvenlik alarmı.
Es la alarma de seguridad de la estación espacial.
Neden onlara uzay istasyonunda gerçekten nelerin yaşandığını anlatmadın?
¿ Por qué no les has dicho lo que ha pasado de verdad... en la estación espacial?
Uzay istasyonunda yaşananlar hakkında konuşmalıyız.
Deberíamos hablar sobre lo que ha pasado en la estación espacial.
Kendilerine Öncü İsyan adı veren terör örgütünün üyeleri Hyadum bölgesinde bir uzay istasyonuna saldırıp yok etti.
En una impresionante escalada de su campaña del terror, miembros de la así llamada Insurrección Procyon han atacado y destruido una estación espacial en el sector Hyadum.
Ama uzay istasyonundan yirmi dakika uzaklıktayız.
Pero estamos a veinte minutos de la estación espacial.
Bir uzay istasyonuna yapılan terörist bir saldırıyı araştırıyormuş.
Estaba investigando un ataque terrorista en una estación espacial.
Altı'yı, neyin peşinde olduğunu anlamak için bu uzay istasyonuna kadar takip etmek için transfer teknolojisini kullandık. Üç şerefsizin teki.
Queríamos usar tecnología de transferencia para seguir a Seis... a esta estación espacial para averiguar qué trama.
Uzay istasyonunda birbirimizin hayatını kurtarmış sayılırız, beraberlik diyelim.
En la estación espacial ambos nos salvamos mutuamente, así que eso sería un empate.
Uzayın soğukluğuna gittiğinde nanitler cildine gelerek bir nevi koruyucu kalkan görevi üstlendiler.
Creo que cuando fuiste expuesta al frió del espacio, los nanos se transladaron a tu piel, se unieron y formaron un escudo protector
En yakın uzay istasyonundan iki gün uzaklıktayız.
Estamos a dos días de la estación espacial más cercana.
Onu bir sonraki uzay istasyonunda bıraktığımda nasıl bir karşılık alacağımı merak ediyorum.
Solo quiero saber el apoyo que tendré cuando le abandonemos en la próxima estación espacial.
Sadece etkisiz hale getirelim. Uzay istasyonuna varıncaya dek onu kilit altında tutalım ki kimseye zarar veremesin.
Encerrarlo hasta que lleguemos a la estación espacial para que no pueda hacer daño a nadie.
Böyle bir şey olmayacak. Uzay istasyonuna varıp her şeyi halledinceye kadar bir önlem olarak.
Solo como una precaución, hasta que lleguemos a la estación espacial y resolvamos todo esto.
Son uzay istasyonundan aldığım küçük bir şey o. Son uzay istasyonundan aldığım küçük bir şeyden.
Esto es una cosita que recogí en la última estación espacial... de una cosita que que recogí en la última estación espacial.
Uzay havacılığı alanındaki gelişme için 15 milyon dolar ödülü var.
Premio de 15 millones para el desarrollo aeroespacial.
Tabii adam uzaylı, uzay aracı da arkada park hâlinde değilse.
A menos que fuera un alien, y su nave espacial estuviera estacionada atrás.
Hatta, uzay mekiğini, Afgan özgürlük savaşçılarına adadı.
Incluso dedicó el transbordador espacial a los luchadores por la libertad afganos.
Uzay başkanı kim oldu?
¿ Quién es el presidente del espacio?
Birinin Uzay Taşı'nı aktive ettiği bilgisini alıyorum.
Lecturas que alguien activa la piedra del espacio.
Bana bu Uzay Taşı'nın neler yaptığını hatırlatsana.
Me recuerda lo que esta piedra infinito hace.
Uzay Taşı uzayın fiziksel hâlini, diyarları, boyutları, geçitleri kontrol eder...
Los controles de piedra de espacio físicos espacio, reinos, dimensiones, portales...
Umarım Tony bir deprem daha olmadan Uzay Taşı'nı kimin kontrol ettiğini bulur.
Con suerte, Tony descubre quién está usando el espacio de piedra antes de que otro sismo llegue.
Thor'un geçidi Uzay Taşı'na bağlantılı olmalı.
Portal de Thor tiene que ser atado a la piedra del espacio.
Benim daha çok merak ettiğim Uzay Taşı'nı kimin kullandığı.
Estoy más preocupado por ¿ Quién está usando la piedra del espacio? .
Başından beri Uzay Taşı elindeydi!
¡ Tenía la piedra espacio todo el tiempo!
Uzay Taşı beni her an Vallaha'dan ışınlayabilirdi.
La piedra del espacio podría siempre transportarme de Valhalla.
Ben de size Uzay Taşı'nın esas gücünü göstereyim.
Mientras le muestro la verdadera fuerza de la piedra del espacio.
Demek Uzay Taşı burada saklanıyordu.
Así que, ahí es donde el espacio piedra ha estado escondiendo.
- Uzay.
Espacio.
Bunun hala tam olarak ne anlama geldiğinden emin değilim ama bu gezegenin gücünü çalmana asla izin vermeyeceğiz seni uzay kabadayısı.
Aún no estoy seguro de qué quería decir pero no te dejaremos acumular el poder de este planeta, abusador espacial.
Burası Uzay Yolu : Yeni Nesil barı gibi olmuş.
Este es el bar de Star Trek la siguiente Generación.
Ek olarak, Rus Uzay Mühendisliği konusunda çok detaylı bilginiz var.
Es más, tienen un íntimo conocimiento de la ingeniería aeroespacial rusa.
Rus K12 uydusu bir kaç saat önce uzay çöplüğüne çarparak yörünge dışına çıktı ve şimdi ise hızla dünyaya doğru savruluyor.
El satélite ruso K12 hace unas horas fue golpeado por desperdicios espaciales, salió de su órbita y ahora se está precipitando hacia la Tierra.
- Uzay çöplüğü çok hasar vermiş olabilir mi?
¿ Podría estar demasiado dañado por los desechos espaciales?
Uzay çöplüğü tozdur, bir santimetre.
No es improbable, es casi imposible.
Ama varsayımlar üstünden gidiyoruz, bunların ilki de uzay çöplüğünden hasar almış bir uyduyla uğraşıyor olduğumuz.
Pero estamos trabajando con suposiciones, la primera de ellas es : estamos lidiando con un satélite dañado por deshechos espaciales.
Walter haklıydı. Uyduyu yörüngesinden çıkartan uzay çöplüğü değilmiş...
Walter tenía razón.
Uzayın derinliklerinde onları arayacağız.
Vamos a viajar al espacio profundo en busca de ellos.
Uzay-zamanın dışarıdan girilemeyen bir bölgesi.
Es un área del espacio-tiempo a la que no se puede entrar desde afuera, pero que es capaz de emitir enormes cantidades de materia y energía.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]