Uzerindeki перевод на испанский
751 параллельный перевод
bu konusmanin anlasilmazliği ile karistirildi, Yoldas Dziga Vertov ekonomi uzerindeki siyasi yonetimi unutuyor.
Confundido por la ambigüedad de este informe... el camarada Dziga Vertov olvida que la política manda sobre la economía.
Üzerindeki tek paçavra buydu!
Este harapo es lo único que vestía. "
Üzerindeki iyi bir taş.
Tiene una gema muy buena.
O yüzden burada otur ve bunu düşün Bay Dünyanın Üzerindeki Kanatlar.
Quédese aquí sentado y piénselo, Sr. Alas sobre el mundo.
Ve nihayetinde Dünyanın Üzerindeki Kanatlar ve yeni dünya başlamış olacak.
Y por fin, las alas sobre el mundo. Empezará una nueva vida.
Üzerindeki kartta şöyle yazmasını istiyorum :
Y quiero que la tarjeta diga...
Üzerindeki kıyafet ne böyle?
¿ Qué es ese disfraz que traes puesto?
Üzerindeki bu garip kıyafetin ne olduğunu sordum.
¿ Te pregunté qué es ese disfraz con el que te estás exhibiendo?
Üzerindeki her çentiği ezbere bilirsin... ve tek ihtiyacın bu işte kullanılacak bir maşadır....
Te lo sabes de memoria y a la menor oportunidad debes apostar.
- Üzerindeki eyalet korucu üniformasıydı.
- Era un uniforme de la guardia del Estado.
Üzerindeki kıyafet. Değiştirme vakti gelmiş değiştir.
Las ropas que vistes... ya es tiempo de cambiarlas, tóma esas.
IVERSTOWN ÜZERİNDEKİ KONTROL ARTACAK Aç kapıyı evlat.
¡ Abra, Sam!
Üzerindeki şüpheyi dağıtmak için eski bir numara.
- OJALÁ LO FUESE. EL SR.
Üzerindeki farbalayla
Y todas las florituras
Sabaha kadar bekle. Üzerindeki koku geçsin.
Deberemos esperar casi hasta el alba para oír cantar al grillo.
- Üzerindeki yazıyı göstermiştim, değil mi?
Te mostré la inscripción, ¿ no?
Üzerindeki paçavraya bakin.
Mirad los harapos que lleva.
Üzerindeki şeyi de. Çıkart.
Quítate la parte de arriba.
"Düş Kırıklığının Amerikalı Kadınlar Üzerindeki Etkisi."
"Los efectos de la frustración en la mujer americana."
- Üzerindeki ismi okuyabiliyor musun?
¿ Puedes leer el nombre en el ataúd?
"Üzerindeki biri değer biçene kadar, hiçbir şeyin değeri yoktur." derler.
Dicen que las cosas tienen el valor que uno les da.
DÜNYA ÜZERİNDEKİ SON İNSAN
"El último hombre sobre la Tierra."
- Üzerindeki elbisenin nesi var?
- ¿ Qué tiene de malo el que llevas?
Üzerindeki giysi benim.
La ropa es mía.
- Üzerindeki de teyzemin hizmetçisi.
- Y con ellos va el criado de mi tía.
Üzerindeki tozdan Panchmati'de olduğunu söyleyebilirim.
Por el polvo puedo asegurar que has estado en Panchmati.
Sonra Johnny oradaki mikrofon ve kameralara vuracak, Üzerindeki kanla birlikte, yardım etmeye kalkışan herkesle boğuşarak, Ölümüne sebep olsa da Amerika'yı savunarak.
Entonces Johnny conmoverá a través de los micrófonos y las cámaras, totalmente cubierto de sangre, luchando contra quien quiera ayudar, defendiendo América incluso si ello significa su propia muerte.
Üzerindeki üniformayı ben tasarladım.
¿ Cómo te lo hace creer? " Basta con un golpe de suerte.
- Üzerindeki her şeyi çıkar. - Tamam.
Desnúdese del todo entonces.
Üzerindeki bu aptalca kıyafette neyin nesi?
¿ Qué diablos haces con ese ridículo traje?
Üzerindeki bayrağı gördün mü?
¿ Puede usted ver en el lado! Una bandera!
Münazara Takımının kaptanıydım ve okullar arası şampiyonluk için, Bayan Pringle ile "Tıptaki Sosyalizasyonun İngiliz Ekonomisi Üzerindeki Etkileri"...
Competía en el campeonato interescolar debatiendo con una tal Señorita Pringle sobre los efectos de medicina socializada en la economía británica.
Üzerindeki cüppeden utan.
Debería avergonzarse.
Üzerindeki ne?
¿ Qué llevas puesto?
Üzerindeki "SS" e ne demeli?
¿ Con la divisa "SS"?
Üniformasına oynamaya ne dersin? Üzerindeki her şeye?
Me juego su uniforme y todo lo que lleva puesto.
Üzerindeki tek şey otel odası anahtarı.
Tiene la llave. Indagarán.
Üzerindeki baskıya her bakışımda...
Cada vez que veo este sello...
Üzerindeki kontrolü kaybettin Forbin.
¡ Perdió el control Forbin!
Üzerindeki kağıda kurşun kalemle adınız yazılmış. Ayrıca rehin bırakma tarihiniz de yazıyor.
Y en el papel estaba escrito con lápiz su nombre, bien claro, igual que la fecha en que ella los recibió.
Burjuva sunuma karsi savas! Sinema, fotoğrafçilik ve televizyon uzerindeki hakim ideolojinin etkisine son ver.
Luchar contra el concepto burgués de representación.
Üzerindeki toprağı biraz kazırsan hiçte fena gözükmezsin, tatlım.
¿ Sabes? no te verías mal, cariño si te limpiaras algo de esa tierra.
Üzerindeki sırlar yere dökülüp, birine çok ihtiyaç duymadıkça bir adamı gerçekten tanıyamayacağın böylelikle ispat edilmiş oluyor.
Eso prueba que nunca conoces realmente a un hombre hasta que lo necesitas más.
Üzerindeki menekşeydi, viski değildi.
Mmm, huele a violetas, no a whisky.
Üzerindeki kan Jeffrey'nin.
La sangre es de Jeffrey.
Üzerindeki varla yok arası şey çok hoş.
Esa prenda con la que casi va vestida es muy bonita.
EYLÜL, 1943 DOĞU LAE ÜZERİNDEKİ ABD ORDUSU
Septiembre de 1943. La Amada de EE.UU. Desembarca en el Este de la ciudad de Lae.
Haydi! Üzerindeki çıkıntıları görmüyor musunuz?
¿ Pero no veis la lengua que tiene?
Her yerde seni arıyordum. Üzerindeki Bay Noblart'ın pijaması, değil mi?
Hace más de una hora que la busco.
Üzerindeki büyüyü kırdın.
Rompiô el hechizo sobre él.
Üzerindeki işaretleri gördüğümde seninle ortak bir noktamız olduğunu sanmıştım.
Creí que teníamos algo en común cuando vi esa marca en su brazo.