Zor olduğunu biliyorum перевод на испанский
2,311 параллельный перевод
Zor olduğunu biliyorum.
Sé que es duro.
Zor olduğunu biliyorum ama sana yardım edeceğim.
Sé que es difícil, pero yo te ayudaré.
Bu ayrılığın senin için zor olduğunu biliyorum, Ava. Verdiğin destek için minnettarım.
Sé que te es difícil asimilar la separación, Ava, así que agradezco tus muestras de apoyo.
Marley, bunun zor olduğunu biliyorum ama bir sonraki aşamayı konuşmalıyız.
Sé que esto es difícil, pero necesitamos hablar de que hacer a partir de ahora.
Hazmetmenin zor olduğunu biliyorum.
Sé que es difícil de digerir.
Benim kurallarıma uymanın zor olduğunu biliyorum.
Sé que te va a costar seguir mis reglas.
Zor olduğunu biliyorum, evlat.
Es duro, amigo, yo sé.
Bunun zor olduğunu biliyorum.
De verdad lo hago. Se lo difícil que esto puede ser.
Seksten kaçınma öğütlerinin zor olduğunu biliyorum ama liseli bir kızın hamile kalmasının hayatını nasıl değiştirdiğini gördüm.
Sé que predicar la abstinencia es difícil, pero he visto cómo un embarazo adolescente puede poner el mundo de una chica patas arriba.
Bana güvendiğiniz için sizlere teşekkür ederim, çünkü zor olduğunu biliyorum.
Me gustaría agradeceros, chicas, que hayáis confiado en mí. Porque sé que ésto es duro.
Ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Sé lo duro que es todo ahí fuera.
Bunun zor olduğunu biliyorum tamam mı?
Sé que es difícil, ¿ de acuerdo?
Zor olduğunu biliyorum.
Sé que esto es difícil.
Bunun senin için zor olduğunu biliyorum.
Sé que esto es duro para ti.
Bak, bunu anlamanın zor olduğunu biliyorum. Ama benim ailem bununla büyümüş.
Mira, sé que es difícil de comprender, pero mi familia creció con esto.
Bunu duymanın zor olduğunu biliyorum Stan, ama doğru.
Sé que es duro de oír, Stan, pero es verdad.
Senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum. Tommy aklıma çıkmıyor.
Se lo dificil que eso fué para ti sigo pensando en Tommy
Kızının ölümünden sonra zor olduğunu biliyorum.
Sé que es difícil, con lo de la muerte de tu hija.
Bunun zor olduğunu biliyorum, ama anneni bulacağız.
Sé que es duro, pero vamos a encontrar a tu madre.
Bunun zor olduğunu biliyorum.
Mira, sé que es difícil.
Ve inan bana, sana çok yakın olan birini kaybetmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Y créeme, sé lo difícil que es perder a alguien que es muy cercano a ti.
Zor olduğunu biliyorum.
Sé que ahora es difícil para ti.
Yaşadığınız onca şeyden sonra bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum fakat ikimizin de kendi türümüzden gereksiz ölümleri önlemesinin tek yolu bu.
Me doy cuenta de lo difícil que es después de todo lo que ha vivido, pero es la única manera de evitar tanta muerte sin sentido, para ambos lados.
Zor olduğunu biliyorum ama dayanmak zorundayız.
Es duro, pero hay que aguantar.
Zor olduğunu biliyorum ama, hadi, bu akşam söylemelisin.
Sé que es difícil, pero vamos. Deberías contárselo esta noche.
Bu işleri halletmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum ve babanla sorun yaşamanı görmek istemiyorum.
Lo sé, Me llevó horas terminarte esto pero no quiero que tengas problemas con tu papá
Zor olduğunu biliyorum.
Lo sé, es difícil.
Bunun sizin için ne kadar zor olduğunu biliyorum, ama Angela yla en son ne zaman konuştunuz?
Sé que esto es muy difícil para usted ¿ pero cuándo habló con Angela por última vez?
Zor olduğunu biliyorum.
Sé... sé que es duro
Senin için daha zor olduğunu biliyorum. Ben bekarım. Sen değilsin.
Entiendo que te cueste más entenderlo que a mí, yo soy soltero.
Zor olduğunu biliyorum ama denemelisin.
Bueno, sé que parece difícil, pero date una oportunidad.
Cass, bunun senin için zor olduğunu biliyorum ve onun iyiliğini düşündüğün için seni suçlamıyorum. Sana söz veriyorum ki ona hiçbir zarar gelmeyecektir.
Cass, sé que esto te resulta difícil y no te culpo por buscar su bienestar y te aseguro que no sufrirá ningún daño.
Kendi vücudunda mahsur kalmanın senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum ama...
Se cuán difícil ha sido esto para ti, ser un prisionero retenido en tu propio cuerpo, pero...
Zor olduğunu biliyorum.
Sé que duele.
Bunun zor olduğunu biliyorum, Teğmen. Ama seçeneklerimizi tükettik.
Mira, sé que esto es difícil, teniente pero nos quedamos sin opciones.
- Bak, Bunun senin için zor olduğunu biliyorum...
- Mira, sé que esto es difícil para ti...
Bunun çok zor olduğunu biliyorum ama hareketinin sonuçlarını düşünmeni istiyorum.
Sé que esto es muy difícil, pero quiero que piense en las consecuencias de sus acciones.
Zor bir kız olduğunu biliyorum.
Sé que he sido duro con la chica.
Senin yerinde olmanın zor olduğunu düşündüğünü biliyorum, Rachel ama hiç değilse devamlı korku içinde değilsin.
Sé que crees que es difícil ser tú Rachel pero por lo menos no tienes que estar aterrorizada todo el tiempo.
Samuel'in ölümüyle başa çıkmanızın zor olduğunu hissettiğiniz acıyı biliyorum.
Sé lo difícil que era para ti lidiar con la muerte de Samuel, el dolor que debiste sentir.
Ne kadar zor bir iş olduğunu biliyorum.
Sabía que sería difícil.
Bak hasta olduğunu biliyorum, ve bu gerçekten zor ve korkutucu, ama hayattan saklanmak için neden yok.
Mira, se que tienes esta enfermedad, y se que es muy dura, y da mucho miedo, pero la razón por la que no tienes vida es porque te escondes.
Larry, boşanmanın ne kadar zor bir süreç olduğunu biliyorum. Ama bu anlaşma şahane.
Sé que el divorcio es doloroso, pero éste es un acuerdo fantástico.
Bayan Wellington, bunun zor olduğunu biliyorum, ama size birkaç soru sormalıyız.
Pero necesitamos hacerle un par de preguntas.
Okulunda çok başarılı olduğunu biliyorum. Bunu anlamanın çok da zor olmadığını biliyorum, haklı mıyım?
Tú eres muy buena estudiante, no tengo que decirte todo esto, lo entiendes, ¿ verdad?
- Hey, bunun zor olduğunu biliyorum.
- Hey se que es difícil.
Çok zor olduğunu da biliyorum.
Y sé que es difícil.
Çok zor bir görev olduğunu biliyorum.
Sé que fue una tarea dura.
Bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Sé lo difícil que es.
Ayrıca sana, oldukça zor anlar yaşattığımı biliyorum Jack Beyaz Saray'a gitmeyi başarırsa her ikimiz de onu oraya getirenin sen olduğunu bileceğiz.
Y yo-yo sé Yo-yo te he metido mucha presión en cocasiones pero si Jack consigue la Casa Blanca, ambos sabemos que fuiste tu quien lo puso allí.
Bak çok baskı altında olduğunu buradakileri çok zor koşullarda hayatta tutmaya çalıştığını biliyorum.
Mira, yo, sé que has estado bajo mucha presión, tratando de mantener a todas estas personas con vida en circunstancias muy difíciles.