Zır перевод на испанский
140,923 параллельный перевод
... bugün yardım edeceğimiz koloniler ihtiyacımız olmasa da ileride bize yardım etmeye hazır olacaklar.
Las colonias a las que les ayudemos ahora estarán dispuestas a ayudarnos en el futuro si las necesitamos.
Bir şey başlatmaya niyetimiz yok ama onlar başlatırlarsa, emin ol hazır olacağız.
Nosotros no queremos empezar nada, pero si nos atacan, pueden estar seguros que los estaremos esperando.
Beyler, ne zaman hazır olursanız.
¡ Chicos, cuando quieran!
Toplantıya götürecek muhafızımız bekliyor. Hazır mısın?
Nuestra escolta al cónclave está esperando. ¿ Estás lista?
Ateşe hazırız.
Estamos listos para proceder.
- Bu çok iyi. Bütün ailesi koyduğumuz maddi baskıların altında sersemlemiş durumda ve en büyük kızı Clarissa'nın patlamaya hazır olduğunu düşünüyorum.
Toda su familia se tambalea ante la presión financiera que pusimos sobre ellos, y creo que su hija mayor, Clarissa, está lista para ceder.
- Hayır ama kızım için savaşmaya hazırım.
No, pero estoy listo para pelear por mi hija.
Getirdiğin tüm o ıvır zıvırın arasında küçük bir veri dosyasına yer bulamadın mı?
Toda esa mierda que trajiste contigo, ¿ y no tenías sitio para un pequeño archivo de datos?
Traugott kolonisinde bulunuyorsunuz buradaki varlığınız yıldızlararası kanunlara aykırı bölgeyi terk edin veya sonuçlarına katlanın.
Esta es una colonia de Traugott. Su presencia aquí viola las leyes interestelares. Retírense del área territorial o asuman las consecuencias.
Kilit kaldırılıncaya kadar arkadaşınızın güvenliği sağlanacaktır.
La seguridad de su amigo está asegurada hasta que termine la clausura.
- Traugott'la mısınız? - Hayır değiliz.
- ¿ Están con Traugott?
Öyle mi son iki haftadır tek yaptığımız şey bu.
No. Las últimas dos semanas es todo lo que hemos hecho.
Hayır, bu işi kan dökmeden çözmenin yolunu bulmalısınız.
No. Encuentras la manera de acabar con esto sin derramar sangre.
Şu an merhamet gösterirseniz savaş bittikten sonra şiddet içermeyen bir çözüm bulma olasılığınız artacaktır.
Demuestra misericordia ahora, para que cuando acabe la guerra sea más probable que busquen soluciones no violentas.
Tabii bırakırız.
No podemos solo dejarlos. Claro que podemos.
Hayal kırıklığımızı saklamaya çalışacağız.
Trataremos de ocultar nuestra decepción.
- Hayır, riske atamayız.
- No, no podemos arriesgarnos.
Android anılarımızın silinmediğini bastırıldıklarını ve ulaşılamadıklarını söylemişti.
La Androide dijo que nuestros recuerdos no se había borrado. Solo estaban reprimidos, inaccesibles.
Beni, konumu vermeye ikna etmek için aşırı zorladınız.
Todos os esforzasteis demasiado en convencerme para que os diera esa ubicación.
- Hayal kırıklığına uğratmayacağız.
No le decepcionaremos.
Hayır aşkım biz her zaman senin için burada olacağız.
No, cariño. Siempre estaremos aquí para ti.
- Sanırım ortak bir noktamız var.
Supongo que es algo que tenemos en común. Es verdad.
Buraya savaşmaya gelmedik, ama mecbur kalırsak savaşırız.
No vinimos hasta aquí para pelear, pero lo haremos si es necesario.
Oldukça basit ama sanırım şimdilik kullanmak zorundayız.
Es un poco limitado, pero tendrá que valer por ahora.
Ama sanırım onu buradan çıkarmalıyız.
Pero creo que tenemos que conseguir sacarlo de aquí.
Saldırı altındayız efendim!
¡ Señor! ¡ Estamos bajo ataque!
Sanırım bazı kurallar koymaya ihtiyacımız var.
Creo que debemos establecer un par de reglas.
Bu gençler Bridgeville'nin yıldız oyun kurucusuna hayır diyemez.
Esos adolescentes no dirán que no al quarterback estrella de Bridgeville.
Sanırım varlığım Peder Ramanov'u rahatsız ediyor.
Creo que mi presencia inquieta al padre Romanov.
Hazır mıyız?
¿ Todo listo?
Hazır ve nazırız.
Completamente listo.
Ama şimdilik, kuyruğumuzu kıstırıp... gülümseyerek vakit kollayacağız.
Pero ahora mismo, vamos a tragar mierda, sonreír y esperar el momento.
Eğer nabzı varsa, içeri alırız.
Si tiene pulso, la dejaremos entrar.
Peki ne kadardır buradasınız?
¿ Y cuánto tiempo lleváis aquí, chicos?
Yaptığımız her berbat şey bir sonrakini daha da kolaylaştırıyor değil mi?
Cada porquería que hacemos hace que la siguiente sea mucho más fácil, ¿ verdad?
Ortalık biraz karışabilir ama daha çabuk yanıt alırız.
Podría ser un poco caótico, pero conseguiremos más respuestas más pronto.
İnsansız aracı alt yörüngeden itibaren bırakır ve yüzeye uçuş süresini azaltırız.
Con una órbita más baja, soltamos la sonda desde allí, reducimos el tiempo de vuelo a la superficie.
Dünya adına sahiden samimi düşünceleriniz varsa benimle buluşursunuz ve bir uzlaşmaya varırız.
Si de verdad en el fondo quiere lo mejor para la Tierra, se reunirá conmigo y llegaremos a un acuerdo.
Öyleyse herkesi gemiye alırız ve gemimiz döndüğünde fazlalığı Rocinante'ye naklederiz.
Entonces, cargamos a todos y cuando nuestra nave regrese, transferimos el excedente a la Rocinante. Y cuando su nave no regrese,
Hayvan sürüsü gibi olacaksınız size öyle davranırım.
¿ Van a comportarse como una manada de animales? ¡ Así los trataré!
Yatırım ve araştırma konusunda şirketlerimle ortak olacaksınız.
Se asociará con mis compañías en financiamiento e investigación.
O zaman biz de uzaydaki her gemiyi elimizdeki NST ve torpido ile hedefe alırız!
Bueno, ¡ entonces apúntales a ellos! ¡ A todas las naves de allí! Con todo CPD y torpedo que tengamos.
Sonra odunu fırına koyarız. Ve sıkıca kapatırız.
Luego ponemos la madera en el horno y lo sellamos.
Ateşi orada başlatırız.
Ahí encendemos el fuego.
Sonra 30 - 40 gün kadar kendi hâline bırakırız.
Luego, durante 30 o 40 días lo dejamos.
Izgara basit bir iştir, ama zamanlamanız kusursuz olmalıdır.
Asar a la parrilla es algo sencillo, pero debes hacerlo en el momento preciso.
Karşılaşır, selamlaşırsınız.
Los conoces, les dices : "Buenos días".
Genellikle yuvarlak taşlar kullanırız.
Normalmente usamos piedras redondeadas.
Güneş ışığına doyup yılın geri kalan zamanı için o anıyı saklamanız şarttır.
Debes llenarte con la luz de sol para poder recordarla el resto del año.
En iyisi kendi ellerinizle yapmanız ve ruhunuzu katmanızdır, sonra da arkadaşlarınızla ve ailenizle keyfini çıkarırsınız.
Eso es lo mejor, que lo haces con tus propias manos, lo haces con el alma y lo disfrutas con tus amigos y familia.
Çocuklarınızın hatırına geri dönmeniz gerekir.
Debes regresar por el bien de tus hijos.