Özel bir şey değil перевод на испанский
253 параллельный перевод
- Ne istiyormuş? Özel bir şey değil.
- Nada en especial.
- Özel bir şey değil.
Por nada especial.
- Özel bir şey değil.
- Sobre nada.
Çok özel bir şey değil.
- Me parece que nada en especial.
Özel bir şey değil.
En nada en particular.
Çokta özel bir şey değil.
No tiene nada especial, de verdad.
- Beğenmene sevindim. Özel bir şey değil.
- Me alegro, pero no es para tanto.
- Özel bir şey değil.
- Nada especial.
Bu öyle ilk baskı ve özel bir şey değil sadece bir kitap.
No es la primera edición ni nada parecido, es solo un libro.
Bu öyle ilk baskı ve özel bir şey değil sadece bir kitap.
No es una primera edición, o algo así, sólo un libro.
Özel bir şey değil. Sadece şu fakirleri eğlendirmek için.
Es una fiestecilla para entretener a los que viven aquí todo el año.
Yine de özel bir şey değil mi?
Algo especial, ¿ no?
- Özel bir şey değil.
Vino corriente, sólo valía 6,75 coronas, pero está bien.
Özel bir şey değil, ulaşım için.
Nada especial. Sólo es un medio de transporte.
Özel bir şey değil, sadece konuşalım.
Nada en especial, sólo hablar.
Gerçekten. Bu, sana özel bir şey değil.
De verdad.
Fakat özel bir şey değil sadece getir götür.
Pero no es nada especial. Sólo para transporte.
- Özel bir şey değil.
Muéstrenoslo, no sea vergonzoso. - No, no.
Özel bir şey değil.
Nada especial.
Hayır.özel bir şey değil.
Nada especial.
Özel bir şey değil.
Nada en particular.
Özel bir şey değil.
De nada en especial.
Özel bir şey değil, sadece kızarmış peynirli ekmek. Siz de ister misiniz?
Nada especial, ¿ quiere un sándwich de queso tostado?
Özel bir şey değil.
Nada en especial.
Yani, özel bir şey değil.
No es por nada concreto.
Olan budur, ve daha özel bir şey değil.
Ése es su objetivo, nada más elegante que eso.
Benim "Wonder Palm" ime dayanabildi özel bir şey değil.
¡ Soportó mi "Palma Maravilla"! No es nada especial.
Özel bir şey değil, kızı düşünüyordum.
Por ninguna razón en particular, estaba pensando en la chica.
Azınlık Çalışma Kolu ile konuştum. Çok da özel bir şey değil.
Hablé con el Grupo de Tareas de Minoridad.
Özel bir şey değil.
Nada muy especial.
Bu zor bir şey değil. Ayağa kalkıp direnen birine özel bir yakınlık duyarım. Özellikle de bunu yaparken fevkalade güzel görünen bir kadınsa.
Me gusta la gente que se defiende, que lucha sobre todo si se trata de una mujer guapa tan guapa como usted.
Kişisel bir şey değil Bay Parrish... ama aramıza katılıp da özel meselelerini halletmek için... yasalardan yararlanmaya çalışan yabancılara pek sıcak bakmıyoruz.
No se ofenda, Sr. Parrish, pero por aquí no nos tomamos bien que vengan forasteros... e intenten servirse de nuestra ley para ajustar sus cuentas.
- Ama ben de özel bir şey var, değil mi?
Pero tengo algo especial. ¿ Cierto?
Eğer bir şey istiyorsan, rica et. Burası suçlulara özel bir yurt değil ve ben senden emir almam.
Si quieres algo, pídelo por favor que no es esta casa asilo de criminales y a mí no tienes por qué darme órdenes.
Özel bir şey çalmak zorundasın, biliyorsun değil mi?
Vas a tener que tocar algo especial, ¿ sabes?
Onu çıkartabilecek veya şereflendirecek bir şey değil ama ses gibi koku gibi özel bir olay gibi bir şey.
No algo que pueda librarlo, o beneficiario, sino algo como un ruido, un olor, un evento particular.
Eş, çocuklar, ev, kariyer, birikimleriniz şahsî zevkler ve özel amaçlar ve bu utanılacak bir şey değil. Sadece bu böyle işte.
Esposa, hijos, un hogar, una carrera, sus ahorros... placeres personales y aspiraciones privadas... y no es algo para avergonzarse... simplemente así son las cosas.
Şimdi, bu... Şey, kabul edelim burası bir dans salonu değil, özel.
Ahora, esto es bueno, seguro que no es un salón de baile pero es privado.
Bu özel hayatın ihlali gibi bir şey değil mi?
¿ No es que la invasión de privacidad o algo así?
Ona nasıl anlayabilirim hiç bir şey umurunda değil bu adam küçük dünyasında mutlu küçük özel bir proje.
¿ Cómo hacerle comprender que no me importaba nada todo lo demás? Y que era feliz de poderme dedicar en paz a mi pequeño y mezquino proyecto privado.
Benim için özel bir şey almayın. Sorun değil.
No me compréis nada especial, tranquilos.
Hepsi bu değil, senin için hazırlanmış çok özel bir şey var.
Bueno, éso no es todo. Hay algo muy especial esperando por ti.
Özel bir şey değil, memur bey.
Nada.
Bu gece bana özel bir şey hazırladın, değil mi?
Tienes algo especial para mí esta noche, ¿ no?
Bu sana değil, bana özel bir şey.
No es tuyo. Es asunto mío, ¿ ok?
Özel bir şey için değil.
Nada en particular.
ah, çünkü kiliselerin bulundukları konum ile, eee... şey, aslında, bulundukları yer- - açıkçası önemli, dolayısıyla özel bir noktada bulunmalı, ancak bu özellik güzel olup olmamasıyla ilgili değil, daha çok bulunduğu bu konumun enerjisiyle ilgili.
porque al parecer, las iglesias se supone... están completamente relacionadas con, eh... Realmente el punto tiene algo que ver... con la verdadera importancia de este... de este lugar, tenia que estar en un lugar concreto, pero independientemente de si es bonito o no, estaba basado mas en donde residía la energía del lugar.
"Özel", "Tuhaf" demek. Deliye yakın bir şey ama deli değil.
Quiere decir especial, particular, tirando a loco, pero sin llegar.
- Özel bir şey değil.
- No hay nada personal en él.
Bu özel bir şey için değil, değil mi?
Esto no es por nada especial, ¿ verdad?
Özel bir şey olur öyle değil mi?
Un par perfecto.