Üstüme перевод на испанский
3,290 параллельный перевод
Yine geçen seferki gibi uydurma bir suçu üstüme mi atacaksınız?
¿ Estás aquí para acusarme de otro cargo inventado como el último?
Bak, dört buçuk aylık hamileyim ve hiçbir giysimin üstüme olmamasına bir hafta kaldı.
Mire, estoy embarazada de cuatro meses y medio y en una semana no me entrará nada de lo que tengo.
Diyelim ki biri üstüme kustu.
- Digamos que nos vomitan encima.
Ben olsaydım saçımı bir güzel yaptırır makyajımı yapar üstüme de kısacık bir elbise çeker taş gibi olan bacaklarımı herkese göstermek için düğüne giderdim.
Si fuera yo, lo haría acudiría a la boda con mi peinado, y una cara llena de maquillaje y un vestido lo suficientemente corto para mostrar esas piernas, que has mantenido muy bonitas.
Bana top atmazsan, oyun kurucu olarak üstüme düşeni yapamam.
No puedo hacer mi trabajo como base y no me pasas la pelota.
Sürekli üstüme gelip durdu ben de kendimi kaybettim...
Tiene esa forma de presionarme... y pierdo el control.
Bir ton tuğla gibi üstüme geldiler Kelly.
Vino como una tonelada de ladrillos, Kel.
Hadi üstüme yürü!
¡ Enfréntame!
Stülpnagel. Speidel çığlık atan bebekleri yatıştırma işini benim üstüme mi yıktı?
Bueno, Stülpnagel, Speidel no me ha traído aquí para que calme a un bebé, ¿ no?
Çünkü bu erkekler kulübünde zeki olduğum için yeterince şimşekleri üstüme çektim.
Porque ya me basurearon lo suficiente... por ser muy lista en este club de muchachos.
Ta ki üniformamı yırtana kadar. Sonra üstüme çullandı.
Hasta que... desgarró mi uniforme... y se introdujo a la fuerza...
- Benim üstüme atma.
- No la tomes conmigo.
Ben genelde okul kütüphanesindeyken görevlinin yanlışlıkla kapıyı üstüme kapattığını ve boynumdaki morluğunda kütüphanede olduğum için öpüşmekten dolayı olmadığını söylerdim.
Genial. Yo alguna vez usé el "estaba en la biblioteca" "y el conserje me encerró accidentalmente allí".
Siktir, gelme üstüme!
¡ Mierda! ¡ No te me acerques!
Bombanı benim üstüme.. * Otur!
¡ Siéntate!
Banyoları düzenlemekte üstüme yoktur.
Soy excelente reordenando baños.
- Tüm başarıyı üstüme alamam.
Bueno, no puedo aceptar todo el crédito.
- Hiç bir şeyi üstüme atamazsın.
No tiene nada contra mí.
Benim üstüme çok fazla gül koklama.
No uses a muchas chicas.
Tekrar üstüme attırmana izin vermeyeceğim.
¡ No volveré a dejar que eyacules sobre mí!
Üç tane lavuk üstüme atladı. Tam da arka mahallede çöplükten çöp çıkarırken.
Tres bastardos me saltaron mientras que estaba en un callejón trasero, sacando la basura de la basura.
Dobi'nin biri daha koşturdu üstüme. Bir tekme koymuşum, uçtu!
Entonces, otro Dobie viene, y yo estoy dándole por todos lados.
Gecenin bir yarısı 4 defa üstüme çıkartmıştın!
¡ Tú vomitaste en mis pantalones!
Sayende evi hala benim üstüme geçirmediğini anımsamış oldum.
Bueno, eso me recuerda. Todavía no has tenido la ocasión de transferirme otra vez la propiedad de mi casa.
Bu kadar üstüme gelme.
Sólo dame un descanso, tío.
İşlemediğim bir cinayeti üstüme yıkıyorlar.
Me están inculpando de un homicidio que no cometí.
Benim teorim O içine kapanmış, soğuk, uzun yıllarca cinsel enerjisi içinde hapsedilmiş, tıpkı tsunami gibi ve bunu farkedip ondaki dalgaları bir kere salınca, her akşam üstüme dökülmeye başladılar, dostum!
Mi teoría es que ha estado tan reprimida, tan frígida durante estos años que tenía la energía sexual contenida en su interior como un tsunami y ahora que ha descubierto cómo desatar las olas ¡ me han estado golpeando todas las noches!
Sana her karşı geldiğimde yüz seksen derece dönüp üstüme yıkamazsın.
No puedes atacarme cada vez que voy contra ti y luego darle la vuelta.
Randall ailesi o parayı hak ediyordu. Ama benim üstüme pislik atmıyormuş gibi de yapmayalım.
La familia Randall se merecía ese dinero, pero no vayamos a fingir que tienes alguna mierda contra mí.
Kapıyı üstüme kilitle.
No abran la puerta por nada.
Birden üstüme bir keder çöktü. Kendime o kadar kızdım ki canıma kıymak istedim.
De repente me puse tan triste, tan molesto conmigo mismo, solo quería que terminara todo.
Hadi ama, üstüme gelme.
Vamos, déme un respiro.
-... üstüme geldiğin kız... - Daniela.
- Se fue.
Aynen öyle, iş yaratma konusunda üstüme yok.
Eso es, soy creador de puestos de trabajo.
Aynen öyle, iş yaratma konusunda üstüme yok.
Exacto. Soy un empresario.
Bu hafta her şey üstüme geliyor.
Es solo que, muchas cosas están amontonadas esta semana.
Çabuk, Drago'yu üstüme at.
Rápido, pon a Drago encima de mi.
Bir kerede tam beş kedi üstüme çıktı!
Recién tenía cinco gatos encima.
Ama sırf Kurt Adam, Drakula ve Frankenstein aynı filmde buluşmuş gibi birlik olup üstüme geldiğiniz için oldu! Film de hiç güzel değildi!
Pero solo porque ustedes tres se asociaron contra mí aparecen en la misma película ¡ excepto que esta no era increíble!
Bu sorumluluğu üstüme alıyorum, çünkü yaptığım değişikliklere onları çok iyi adapte edemedim.
Asumo toda la responsabilidad por ello, porque realmente debería haber sido capaz de hacerles sentir cómodos con todos los cambios de por aquí.
ARCHER : Bir dakika, Önce Bayan Koç Mumford üstüme geldi.
Yo - - de acuerdo lo primero de todo, la entrenadora Mumford vino a por mí.
- Bird'ü öldürüp suçu üstüme attı. Beni de öldürmek üzereydi ama kaçmayı başardım.
Me incriminó en la muerte de Bird, y estaba a punto de matarme, y logré escapar.
* Karanlıkta bir şeyler giyiverdim üstüme * * Havada kış kokusu * * Oturdum buz gibi arabada * * Bütün dünya uyumuş *
# Tiré alguna ropa a en la oscuridad # # el olor del frío # # el asiento del coche esta congelado # # el mundo está dormido #
Yine üstüme bir şeyler yazıyorsun ama sadece aşkımı yakalayabildim.
Estás escribiendo otra vez. Solo entiendo "Querido".
Biliyor musun ben bunu düzeltmek için varım... Kişisel olarak üstüme de almıyorum...
Sabes, tengo que arreglarlo.
Adam üstüme geliyordu, haksız mıyım?
El tío se lo buscó, ¿ verdad?
Çünkü saat sabah 10.00 bu koltukta yaklaşık bir saattir oturuyorum ve başka bir müdür gelip üstüme oturmadı.
Porque son las diez de la mañana, he estado en esta silla durante una hora, y ningún otro gerente ha venido y se ha sentado sobre mí.
- Bu lakap üstüme yapışacak, değil mi?
Se me va a quedar ese sobrenombre.
Suçu üstüme almayacağım.
No voy a aceptar la culpa.
Sen üstüme gelmedin, Alicia.
No has sido dura, Alicia.
Ve sen sakın ola suçu benim üstüme...
Y tú no puedes lanzarte así contra mí.