Allahın belası перевод на французский
816 параллельный перевод
Allahın belası.
Quelle tête de mort!
Jo nerede allahın belası?
Où est Jo, bon Dieu?
Hepimiz yalancı şahitlik yapmaya gidiyoruz. Bu, açıkca Allahın belası, yalancılar için yasal bir dildir.
Nous allons faire un faux témoignage, terme juridique qui veut dire mentir.
Bay Shoemaker, allahın belası kuşların sende kalacağı bir plan için buraya geldi.
M. Shoemaker s'est dérangé afin que vous gardiez vos oiseaux.
Belki senin birikimlerin için bazı kulubeler inşa edebildiğin gibi... ve bu allahın belası yerde bazı kışta yiyecek ve onarım gibi?
Que tu aurais pu construire des abris pour le bétail, leur laisser de la nourriture pour l'hiver et réparer un peu?
Allahın belası...
Bon sang...
Allahın belası evli adam ilişkileri...
L'histoire banale de l'homme marié viril.
O allahın belası bir yalancı.
C'est une menteuse.
Allahın belası fatih ordu caddelerde,
La fichue arme victorieuse dormant dans la rue.
Ayrıca kadınlar beni sever, allahın belası!
Et je plais aux femmes.
Allahın belası Güneyliler!
Sicilien de malheur.
Allahın belası herifler sıkıymış.
Ces blancs étaient des costauds.
- Allahın belası, aşağılık piç!
Méchant bon Dieu de salaud.
- Daha hızlı! Allahın belası, aşağılık piçherif!
Bon Dieu de sale méchant salaud!
Allahın belası pis Nazi kasabı!
Sacré jean-foutre de boucher nazi!
Allahın belası bir tren yolunu, küfür etmeden nasıl yönetebilirsin?
Comment diriger un réseau ferroviaire sans jurer?
Bu pisliğin Allah belasını versin!
Annie!
Allah'ın belası, ne demek istiyorsun sen?
Qu'est-ce que tu veux dire?
Teğmen, derhal bu Allah'ın belası flütleri toplayın.
Confisquez-moi immédiatement ces flûtes.
Ona dokunamayacağımızı biliyor. Allah belasını versin!
Il sait qu'on ne peut pas le toucher!
Hadi söyle, Allah'ın belası!
Veux-tu avouer? saleté, va!
Allah'ın belası kötürüm!
Infirme!
Burada şu Allah'ın belası kumdan başka hiçbir şey yok.
Où t'as vu un poteau dans le coin? Rien que du sable partout.
Lanet olsun! Allah belasını versin!
Nom de nom de nom!
Bu Allah'ın belası yer de ne?
C'est quoi, cet endroit pourri?
Kahretsin! Barbarlar beni bu Allah'ın belası yerde öldürsün diye savaştan sağ çıkmadım ben!
J'ai survecu à toutes ses années de guerre, pour me faire crever par des sauvages dans ce trou!
Allah belasını versin!
Et merde!
Grevkırıcılık yapanın da Allah belasını versin!
Au diable ceux qui ne sont pas d'accord!
Herhalde bu Allah'ın belası yaprakları 20 kez filan kullanmışımdır.
Je l'ai infusé vingt fois.
Ve sonra Allah'ın belası öksüzlerin ödülünü kabul etmem gerek.
Séance chez ces satanés orphelins. Comme j'en ai assez
Allah'ın belası.
Qu'il soit maudit!
Bana cevap ver, Allah'ın belası!
Répondez, bon Dieu!
... Allah'ın belası... ağzından kutsal dinime herkes tarafından kutsal bilinen atasına kötü sözler çıkana kadar!
... Fils d'un B... jusqu'à ce qu'il sort de la bouche Malédictions contre le Saint-Sacrement Et sa mère putative!
"Bunu okuyanın... Allah belasını versin."
Qu'est-ce que tu mates?
Şu Allah'ın belası parayı al, onu bulmak için ne çok uğraştım!
Gardez-la. Vous vouliez de l'argent, non?
Allah'ın belası şey görüntüyü kapatıyor.
Ça gâche le paysage.
Ve yere düşeceğim ve Allah'ın belası bir rahip Allah'ın belası bedenimin üzerine vaaz verecek!
Et un pasteur à la gomme fera un sermon à la noix sur ma dépouille!
Allah'ın belası sürtük. İç şunu.
Bois ça.
Allah'ın belası alanın üzerine çilek reçeli gibi sürülmüş olurdun.
Vous seriez de la chair à pâté, de la marmelade. Ne recommencez plus, compris?
biliyorsam allahın belası götüm.
Ça, je sais plus.
Allah'ın belası serseri.
Le tartufe.
Allah belasını versin! iz sürenleri al.
Tu as des gens qui savent lire les signes.
- Allahın belası piç!
- Bon Dieu de salaud!
Bu Allah'ın belası sandal dökülüyor! Şu hale bak.
Ce putain de bateau est pourri!
Vergiler, sigortalar... otomobiller, bahçıvan, havuz temizleyici... hatta Allah'ın belası bir ağaç uzmanı.
Tu as les taxes, les assurances les voitures, un jardinier, et un type pour la piscine et même un foutu spécialiste des arbres.
O Allah'ın belası Rus tasarımlarımı mahvediyor.
C'est ce sacré Russe. Il détruit mes patrons.
Sadece, şey... o Allah'ın belası ameliyatlar.
C'est juste que... C'est toutes ces foutues opérations.
- Seni Allah'ın belası pislik!
Tu ne l'auras pas. Salaud!
Nerede bu Allah'ın belası Barlow?
Où diable est Barlow?
Allah'ın belası ağzını aç!
Ouvre-lui la bouche!
Allah'ın belası bir piyanistle nasıl tanıştın?
Il se trouve que c'est une veuve.