Altı mı перевод на французский
23,489 параллельный перевод
Altı mı?
Lisa en a eu six.
Bu kadar baskı altında çalışamam, tamam mı?
Je ne peux pas faire ça sous la pression.
Evden altı gün uzağım ve beş küçük çocuğum var.
Je suis à six jours de chez moi, et j'ai cinq petits.
Amacımız virüsü kontrol altına alıp insaları güvenli bşr şekilde evlerine ulaştırmak.
Notre objectif est de contenir le virus et que les gens rentrent sains et saufs.
Ve Lommers maruz kalan kişilerin kontrol altında olduğunu söylese de içerideki adamlarım kapıların üzerinde ölüm işaretlerinin her yerde olduğunu söyledi.
Et Lommers a dit que tout était sous contrôle mais pourtant mes amis là-bas ont vu un tas de maisons être taguées d'une alerte.
Her neyse, ilaçlar beni kontrol altında tutuyor.
D'une certaine façon, ces médicaments m'aident.
Eğer Geomancer'ı alt etmeme yarayacaksa vermen gerekiyor olabilir.
Si ça m'aide à vaincre Geomancer, tu le devras sûrement.
Son zamanlarda, davamın gözetim altında olduğunu öğrendim.
Oui, on m'a appris très récemment que vous étiez chargé de réaliser mon évaluation.
Alt tarafı yarım saatlik yol.
C'est seulement une demi-heure en voiture.
Gerçek ismi, Shay Lamden, o bir deniz biyoloğuydu benim Parçacık Hızlandırıcım patlayıp da onu King Shark'a dönüştürmeden önce ve Zoom onu kontrolü altına almadan önce.
Son vrai nom est Shay Lamden, il était.. ... biologiste marin avant que l'accélérateur de particules le change en King Shark, et que Zoom l'ait sous son contrôle.
Yatağının altına mı gizlendin?
Tu étais parti te cacher sous ton lit?
Bay McCarthy, firmayı herhangi bir şekilde zan altında bırakmasa da hâlâ uzlaşma halindeki birleşmeleri kalabalık restoranlarda konuşuyor.
M. McCarthy évoque les fusions dans des endroits bondés, mais en évitant d'exposer la société au moindre risque.
Bütün alım satımlar "Topeka" dizini altında gizlenmiş.
Dans ces échanges, une constante. Un sous-label dissimulé... "Topeka".
Genelde onun için paspasın altına bırakırdım.
Je lui laissais sous le paillasson.
Normalde, yemeğe çıkmak için ısrar ederdim, içki falan içelim derdim, ama sen benim kurallarımı hep alt üst ediyorsun, öğlen yemeğine ne dersin?
En temps normal, je suis plutôt pour un dîner, une grande quantité d'alcool, mais tu as l'air de briser toutes mes règles, donc que dirais-tu d'un déjeuner?
Karantina altında sefil bir hayat mı yaşardın?
Mener une vie d'isolation et de misère?
Dr. Mclntyre beni himayesi altında aldı.
Le Dr McIntyre m'a pris sous son aile.
17 gün önce, karısı Sabine aradı, benden yeni yayıIan bir virüse kazara maruz kalan iki doktoru karantina altına almamı istedi.
Il y a 17 jours, sa femme Sabine a appelé et m'a demandé de mettre en quarantaine deux docteurs qui ont accidentellement été exposés à une nouvelle souche virale.
Eğer evi geri alırsam benim çatım altında kalmana hiçbir imkan yok.
Si j'achète cette maison, il est hors de question que tu reviennes vivre sous mon toit.
Yaşayan en hızlı insan olmadığımı biliyorum sadece ve Sarı Adam'ı alt edeceksem daha hızlı olmalıyım, çok daha hızlı olmalıyım.
Je sais que je ne suis pas l'homme le plus rapide, et j'ai besoin d'être plus rapide, beaucoup plus rapide, si je veux être capable d'arrêter l'Homme en Jaune.
Su Altındaki Ev Hanımı.
"Une épouse engloutie".
Daha önce hiçbir Hintli kadın güreşçinin... İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları'nda hiç altın madalya kazanmadığını hatırlatalım.
Nous vous rappelons, que jamais une lutteuse Indienne n'a gagné l'or aux Commonwealth Games.
Daha önce altı yüzden daha fazla saydığımı hatırlamıyorum.
Je crois que je n'avais jamais compté au-delà de 600.
Sekiz baklavalık karın kaslarım normal insanlar gibi altı baklava oldu.
Et maintenant mon pack de 8 abdos est devenu un pack de 6 comme tout le monde.
Onu gözetim altında tutmalıyım.
Je dois le surveiller.
Alt kattaki meslektaşların korkunç şeyler anlattı mı?
Ils vous ont dit des choses horribles, vos collègues en bas?
Bu şartlar altında, toparlanma şansımız konusunda Başbakan'ın görüşlerini merak ediyorum.
Vu les circonstances, j'aimerais avoir l'avis du Premier ministre sur nos chances de reprise.
Tanrım. Lily'nin altını değiştirmem lazım.
Il faut changer Lily.
- Telefon bombardımanı altındayım.
- Ma ligne explose.
Bırakalım da spot ışıklarının altında birkaç gün yansınlar, sonra ne olacağına bakarız.
On laisse mijoter pendant quelques jours.
Olay yerinde gördüğümüz o tanığın bilgileri elinin altında mı?
Les coordonnées du témoin de la scène de crime?
Alt tarafım için yumuşak bir tane seç.
Un PQ tout doux pour mes petites fesses.
Şey sanırım birinin altının değiştirilmesi gerekiyor.
Oh. Je crois que quelqu'un a besoin d'être changée.
Seni Dük Boinel ile evlendiriyorum. Fransa'yı altınlarıyla destekleyecek olan soylu bir zengin karşılığında çaresizce senin yardımına ihtiyacı var.
Je vous marie au duc Boinel, un noble riche qui fournira la France avec de l'or dont elle a désespérément besoin en retour de votre main.
Altı ay önce 96 yaşında öldü.
M. Nebojsa.
Saçın güneşin altında mı grileşti.
Le soleil a fait grisonner tes cheveux.
Hdef ne kadar yüksek olusa olsun... Sadece yolu ayaklarımızın altında.
Peut importe l'altitude à atteindre le chemin reste sous nos pieds.
"Cennet ayaklarımın altında basamak oldu."
"Il semble que tu ai placé le Paradis sous mes pieds."
Hodge, Idris'e dönene kadar kilit altında tutmasına yardım edecek.
Hodge la prend pour l'enfermer jusqu'a ce qu'elle reparte à Idris.
Sonra vicdanıyla mı karşılaştı? Söz veriyorum kontrol altına alacağım.
Il cherchait son foie et est tombé sur son cœur? Promis, je le garderai sous contrôle.
Yer altı parkları daha güzel olur sanmıştım.
Je pensais que le parking souterrain était agréable.
Altı hafta boyunca yatakta yattım. Hem de konuşamadan.
Je viens de passer 6 semaines dans un lit, incapable de parler.
Batı Virginia'da bir depoda kilit altında mı tutuyorsun?
Vous possédez un box de stockage en Virginie Occidentale?
Kanıtları prosedürlere göre koruma altına alacak birilerine ihtiyacım var. Tamamdır.
Il me faut quelqu'un ici pour récupérer les preuves, rapidement.
Kitap Altı'yı mı yazmış?
Qui a écrit "Livre Six"?
Altını da canım.
Le pantalon aussi, chéri.
- Genellikle, evet ama senin gibi kapımı yumruklayıp, altın kol düğmelerime bakmayı talep eden beyefendilerim yok.
Habituellement, c'est le cas, mais je n'ai pas tant de gentlemen tels que vous frappant à ma porte pour voir mon stock de boutons de manchettes.
Bizim yaptığımız iş... Şu anlık gölgelerin altında.
Le travail que nous faisons... il est dans l'ombre, pour l'instant.
Umarım yine görüşürüz. Daha iyi şartlar altında.
Je l'espère je reçois de vous revoir, dans de meilleures conditions.
İşte altın oğlanımız.
Voilà notre génie.
Altın falan bilmiyorum işte, umarım yardımcı olmuşumdur.
J'en sais rien. J'espère juste que j'ai pu aider.