Altı tane перевод на французский
1,210 параллельный перевод
Ateşle baş etmek dört saat sürdü ve tam altı tane itfaiye timi çalıştı.
Il a fallu six brigades de pompiers et quatre heures pour l'éteindre.
Beş tane sana, altı tane de bana.
Le vin rouge, ça part sur de la soie?
Aslında, arabanda yaşayan o kokuyu çekmektense, koklamaya dayanacağım en azından altı tane başka berbat koku bulabilirim.
Je connais au moins six puanteurs que je préfère à celle régnant dans ta voiture.
Bir, iki, üç, dört- - Altı tane!
Un, deux, trois... Six atomes!
- Haftada beş yada altı tane.
- Cinq ou six par semaine.
Bir tane sana, altı tane bana.
Une pour toi et six pour moi.
Sana altı tane bana sadece bir tane.
Six pour toi et une pour moi.
Kaldığı yeri bulmak için altı tane otel aradım.
Il allait à Venise. Une petite ville. J'ai appelé six hôtels, et j'ai trouvé.
Hedef için altı tane.
Six pour la destination.
- Evet. - Altı tane borçlusun.
- Tu m'en dois six de plus.
Altı tane demek.
Six, c'est ça?
- Bende altı tane var.
- J'en ai six. - Trois.
Fırında patates, patates ızgarası kızarmış patates, patates dilimleri, patates salatası ve altı tane patatesli krep.
Pomme de terre à l'eau, pomme vapeur, pommes frites, salade de pommes de terre, et six galettes de pommes de terre.
Yapamam, tam altı tane randevum var.
Je ne peux pas rester.
Altı tane de sipariş aldım.
On m'en a commandé six.
Tanıdığınız yetenekli bayanların altı tane olmasına artık şaşmıyorum.
Je ne suis plus très surprise que vous ne connaissez que 6 femmes accomplies.
Bu da ne, "Hootie and the Blowfish" konserine altı tane bilet!
Six billets pour Hootie And The Blowfish!
İnsan altı tane çalar saat alır, sabah gelip kapıyı çalmaları için küçük çocuklara para verir.
Moi, j'aurais six réveils, je paierais des gosses pour frapper à ma porte...
Altı tane. Biri senin biri benim.
Un est à toi, un autre à moi.
Haftasonu 30 kitap özeti okumayı bekliyordum. Sadece altı tane okudum.
Au lieu de 36 comptes-rendus, je n'en ai trouvé que 6.
Onun için altı tane yeni araba getirdim.
J'ai six nouvelles autos pour lui.
Şimdi, bizde altı tane- -
C'est que nous avons six...
Beş altı tane.
Il y en a au moins 5 ou 6.
- Altı tane.
- Il y en a six.
İki... Altı tane alacağım.
J'en prends deux... six.
- Altı tane inecek, on tane binecek.
- Six dehors et dix dedans.
- Altı tane
Six.
Altı tane amfetamin, kafedrine, Kore, Amerika ve Sibirya Ginseng'i ve 16 kocaman E-zee aldın!
Tu t'es fourré six amphets, de la caféine, du ginseng coréen, américain et sibérien, et 16 E-Z gigantesques.
burada altı tane vardı.
Il m'en restait pourtant six!
Bununla beraber, sırtının alt tarafında iki tane belirgin iz mevcut.
Mais il y a ces deux marques en bas du dos.
Bana söylediğin burada bir tane bile altın külçesi veya zümrüt veya 100 bin dolarlık çek bile yok mu, bu kocaman dağın içinde?
II n'y a pas le plus petit soupçon de lingot, d'émeraude ou de billet de 1000 dans cette montagne?
Altı ya da yedi tane kamera olduğunu gördüm.
Entassés contre le mur, près de la douche, je vois une pile de six ou sept appareils photos.
Kanatlarında altı 50 kalibrelik var ve iki tane 1000 çekiçlik taşıyabilir.
Il a six mitrailleuses de calibre 50 et peut embarquer 2 bombes de 450 kg.
Alt güverteden daha kaç tane çıkacağı hiç belli olmaz.
Impossible de dire combien il y a d'hommes de plus.
Sizce saat altıya kadar, yeni bir tane edinebilir miyiz?
On pourrait en avoir un pour 18h?
Beş tane Altın Küre...
5 Golden Globes.
Evet. Bir tane var, Komutan, 10 metre altımızda güverte 13 de oluşuyor.
Une vacuole se forme 1 0 m en dessous de nous, pont 1 3.
Çin ceketinin altına 5 tane astarsız cübbe giyerdi
Cinq épaisseurs de robes sans doublure en soie grenat
Bir tane nükleer füzeniz var, bunu sağ kanadın altına yerleştiriyoruz.
Un missile nucléaire tactique sera placé dans ces rampes de lancement sous l'aile droite.
Alt tarafı iki tane zavallı.
C'est deux minables.
Üç tane altın, iki tane gümüş.
Trois en or, deux en argent.
Şu anda elimin altında dört tane çok yönlü darbe silahı var.
Pour l'instant, je suis assis sur 4 pulsateurs mono directionnels neufs.
3TC'den iki tane ve AZT ile protiyez bastırıcılarından altışar tane.
Deux comprimés de 3TC, six comprimés d'AZT et six d'anti-protéase, également.
- Altın renginden 25 tane. - Tamam. - Kanarya renginden 25 tane.
Vingt-cinq en safran, et 25 en paella.
Altı saattir çalışıyor. Şimdiye kadar sadece dört tane Boslic öldürdü.
Cela fait six heures qu'il travaille et il n'a tué que quatre Bosliques.
Altı değişik baharat kullanmıştım, ama omlet için yedi tane gerekiyordu.
Ce n'était pas six, mais sept épices qu'il fallait à mon omelette.
Hali hazırda, 40 tane kapatılacak yol var, Kaptan, ama bunları iki dakikanın altında bir süre içinde kapatabilmem gerekiyor.
Il y a 40 voies à désactiver, mais je peux y arriver en deux minutes.
Silahın üzerindeki parmak izleri tamamen temizlenmiş ama Tom namlunun altında Eilert'a ait olmayan bir tane buldu.
Les empreintes sur l'arme ont été proprement effacées, mais Tom... en a trouvé une sous le barillet et ce n'est pas celle de Eilert.
Kıyafetine uymaz. Orada altın renkli bir tane var.
Non, ça n'ira pas. ll doit y en avoir un doré.
Ming bana en iyi atlarından 50 tane ve 25... hayır, 50 torba altın getirecek ve ona oğlunu vereceğim.
Ming apportera ses 50 meilleurs chevaux et 25... Non, 50 sacs d'or. Et il aura son fils.
Bazen kafamı bir ya da 2 tane eteğin altına sokarım.
J'ai déjà mis la tête sous un ou deux jupons.
tane 40
tanesi 2 pezo 17
altı ay sonra 25
altı buçuk 20
altı saat 24
altı ay mı 24
altı yedi 26
altı ay önce 37
altı hafta 22
altı ay 66
tanesi 2 pezo 17
altı ay sonra 25
altı buçuk 20
altı saat 24
altı ay mı 24
altı yedi 26
altı ay önce 37
altı hafta 22
altı ay 66