Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ A ] / Amacım

Amacım перевод на французский

5,491 параллельный перевод
Benim amacım da oydu.
C'était mon but dans la vie.
Amacım yok.
- Pas de piège.
- Amacımız da buydu.
C'était le plan.
Buraya gelirken tek amacım seni alıp sonra buradan defolup gitmekti.
Mon seul but était de venir te récupérer, pour qu'on sorte d'ici.
Tek amacım onu tutuklamaktı. Gerçekten.
J'avais absolument l'intention de l'arrêter.
Amacımız bilgisayarınızı yeniden başlatıp şu uçakları yere indirmek.
Notre objectif est de réinitialiser votre ordinateur et de faire atterrir ces avions.
... bu sorumluluğu kendi rızamla, başka bir kastım veya kaçınma amacım olmadan yapacağıma ; yapacağım iş için gerekli görevleri sadakatle yerine getireceğime yemin ederim.
Je prends ce devoir librement, sans aucunes réserves ni intention de m'y dérober ; et je m'acquitterai fidèlement de mes fonctions et devoirs envers le bureau auquel je m'apprête à entrer.
Sonra birkaç banyo eşyası kırdım. Amacım denemekti.
Ensuite j'ai sorti mes nouveaux produits de bain que je voulais essayer.
Amacımız hükümeti devirmekti.
Notre objectif était de renverser le gouvernement.
Amacım özeline girmek değildi. Etkinlik odasına geri gideyim.
Je ne voulais pas envahir ton espace.
Bir yolda bir noktada bu duvarları kutsal hale getiren amacımızı gözden kaçırdık.
Maintenant, à un moment dans le trajet on a perdu la vue de notre but de ce qui nous amène la paix entre ces murs.
Bak, amacım onu savunmak değil ama bil diye diyorum, olayları A başlatmış.
Je n'essaie pas de défendre cet homme, mais juste pour que tu le saches, "A" a attisé le feu.
Amacım hep buydu. Kendimi Ali'den korumak.
C'est ce que j'ai toujours fait, juste me protéger d'elle.
Amacım o.
C'est l'intention.
Babanı öldürdük ve sen yine de son mercide amacımız için birlikte olduğun insanlara ihanet etmeyi seçtin.
Nous avons tué ton père, et pourtant au dernier moment tu as choisi de trahir les gens avec qui tu as grandi pour l'amour de notre cause.
Bizim amacımız da o.
C'est ce que nous essayons de faire.
Burada amacımız çok yüksek miktarda şekerin alındığı bir beslenme biçimini test edip nasıl etkilere maruz kalacağımızı, vücudumda nasıl değişiklikler olacağını görmek.
Le but est de tester un régime alimentaire très riche en sucre et de voir quels sont les effets que nous obtenons, quels changements je remarque dans le corps.
Amacım... Belki o adam parmağımı yutmadı.
A mon avis... peut-être que ce gars n'a pas avalé mon doigt.
- Kar amacımız yok, mesele konumumuzu korumak.
On s'en fout du pognon, on veut se protéger.
- Amacımız bu değil.
Mais on ne fait pas ça.
Amacım da o ya, soluk surat.
- C'est le but, pâté.
Seni ve gelir giderini korumam için işe aldın beni bundan sonraki amacım da bu.
Tu m'as engagé pour te protéger toi et tes intérêts, c'est ce que je compte faire à partir de maintenant.
Var oluş amacımız bu.
C'est pour ça qu'on existe.
Götümü silme amacımı ortadan kaldırırlar.
Ça ferait tout sauf me torcher le derrière.
- Benim bir amacım yok.
- Je n'en ai pas.
Amacım, muhabbet.
Mon but? Une conversation.
Bana ne kadar çok fikirdeğişimi yaptığımı hatırlatmak amacın da.
Il veut juste me rappeler comme j'ai mal tourné.
Buraya tek bir amaç için... hava bükücüleri bulmaya geldim ve onlar olmadan buradan ayrılmayacağım.
Je suis venue chercher des maîtres de l'air, je ne pars pas sans eux.
Casusluk işi... en iyi yaptığım iş bana bir amaç veren tek şey ayrıca beni öldürüyor da.
Le métier d'espion - - la chose pour laquelle je suis la meilleure, la chose réelle qui me donne un but... est aussi en train de me tuer.
Peki bunu güvenlik amacıyla mı yatağının altındaki bir spor çantasının içinde tutuyorsun?
Donc tu le gardais juste en réserve pour lui dans un sac de sport sous ton lit?
Planlı bir şekilde gerçekleştirilmiş insan düşmanlarımız tarafından değil de bir makine tarafından hiçbir ölüm korkusu ve ahlaki sıkıntı olmadan, imtikamcı bir amaç doğrultusunda onu kapatmak gibi akıllı bir kararı veren yaratıcısını öldürerek mesaj verme amaçlı yapılmıştır.
Planifié et exécuté non par nos ennemis humains, mais par une machine qui n'a pas peur de la mort, ni aucun sens moral. Et un désir de vengeance d'envoyer un message en tuant ses créateurs qui avaient pris la sage décision de le désactiver.
Masasının altına mı sakladın? Ya da başka bir amaç için mi oradaydın?
Te cachais-tu en dessous de son bureau, ou étais-tu déjà là pour d'autres raisons?
Buraya gelip ağzından tahıl gevrekli kahvaltı püskürüyorken amacını bul olayına mı geleceksin?
T'es vraiment venu ici, me balancer tes conneries sur trouver ton centre?
Artık seni mini golfte ezmek hayatımın yeni amacı. Yapma ya.
Oh, non.
Evet. Sanırım amacı da bu zaten.
Je pense que c'est le but.
Sanırım amacı da bu zaten.
Je pense que c'est le but.
Biz, Bay Zale'in bu taahhütleri, emlak sektöründekileri kandırmak ve bu tür kuruluşların gayrimenkullerini ellerinden çıkartmaları amacıyla verdiğine inanıyoruz.
Nous sommes convaincus que M. Zale a commis une fraude de l'immobilier, en manipulant une association lui faisant perdre leurs biens à la dernière minute afin de leur racheter à bas prix.
- Bay Zale'in tek suçu bütçesini kullanma yeteneği olmayan, kar amacı gütmeyen bir kuruluşun karşısında güvenini kaybetmesidir.
La seule chose dont M. Zale est coupable c'est d'avoir perdu confiance en une association à but non lucratif qui a prouvé son incapacité à gérer ses fonds.
Benim adamlarım ve Prenses Khutulun'un adamları, bir amaç için bir güç oluşturun!
Mes hommes et ceux qui obéissent à la princesse Khutulun s'unissent pour un objectif commun!
- Bu yazılımın asıl amacı bu olmamalı.
Ce n'est pas comme ça que ce logiciel opère, normalement.
Çok tatlı biri, yardımı dokunacağını düşünüyorsun biliyorum ama analitiksel açıdan onun burada olmasındaki amaç ne?
Elle est gentille. Je sais que tu penses qu'elle peut aider, mais d'un point de vue complètement analytique quel est son rôle ici?
Amacınızı ortaya koydunuz Bay Campbell.
Vous marquez un point, M. Campbell.
Yoksa amacı üstüme bir bardak şarap falan mı dökmek?
Ou elle veut peut-être juste me jeter un verre de vin à la figure
Sanırım, düşündüğüm fikir doğru olmalı, ama diğer insanların tartışmalarını ve bakış açılarını dinleyince, ben tüm bu sürecin amacı bu, değil mi?
je suppose, une idée de ce que je pensais que la vérité devrait être, mais après avoir écouté les arguments et points de vue des autres, je... Et il s'agit de ça dans tout ce processus, non?
Bu takımın amacı ne?
Et pourquoi la combinaison?
İnsanlar ne kadar sinirlenmiş olsa da, bizi saf dışı bırakmak bazı gerçekleri görmezden gelmek olur. Yaptıklarımın bir amacı vardı.
Mais pour nous décevoir il faudrait ne pas prendre en compte le fait que peu importe combien de personnes sont contrariées, mes actions ont un but.
Umarım bu önemli amaç için hem kalplerinizi hem de cüzdanlarınızı açarsınız.
J'espère que vous aurez tous de grands coeurs et porte-monnaies pour cette grande cause.
Ne korkudan ne de kanuna yardım adına sadece oğlumu öldüren adamın hayatına son vermek amacıyla öldürdüm.
Non pas sous l'effet de la peur, ou pour aider la police, mais dans l'unique but de mettre fin à la vie de l'homme qui a pris celle de mon fils.
Bir kısmı yardım amacıyla kalmış.
Quelques-uns sont restés pour aider.
Ama unutmayın ki ben amaç için burayadım.
Mais rappelez-vous, Je suis ici pour la cause...
Bana bir yön, amaç verdin.
Tu m'as montré la direction, donné un but.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]