Atın перевод на французский
22,854 параллельный перевод
Atınızı buldum.
J'ai retrouvé ton cheval.
- Atının su içmesi için.. ... siktiğimin yerinde olmamalısın, August.
C'est assez étrange comme endroit pour faire boire ta mule, August.
Chadwick'i bulduktan sonra o atın üzerine oynarsın benim için.
Pariez pour moi quand tu auras trouvé Chadwick.
Lütfen bir göz atın
Je vous laisse regarder.
Adam resmen atın toynaklarının kayaya bastığı andaki tepkisinden çıkarımlar yapıyordu.
Il pouvait lire la marque du fer sur le rocher.
Atın silahlarınızı.
Jetez vos armes!
Atın silahlarınızı!
Laissez tomber vos armes!
Amir Thompson'ı aracın arkasına atın.
Mettez Thompson principal dans le dos du véhicule. Il est en état d'arrestation.
Arkaya atın şunu.
Reprenez celui-ci autour d'et chargez-le dans.
Azgeda Prensi Roan'ı hücreye atın.
Enfermez le prince Roan d'Azgeda.
- Koyduğumun atını kaybettim.
- J'ai paumé le cheval.
Yıldız Filosu Tuğamirali olarak yönetmelikler çerçevesindeki tercih hakkımı kullanarak Atılgan'ın komutasını devraldığımı resmi olarak bildiriyorum.
Je vous avise officiellement que j'exerce le droit qui m'est conféré en tant que commodore de Star Fleet et que je prends les commandes de l'Enterprise.
Mr. Spock, Atılgan'ın kaptanı olarak resmi yetkime dayanarak komutayı üstlenmeni emrediyorum.
M. Spock, je vous ordonne de prendre le commandement en ma qualité de capitaine de l'Enterprise.
Silahını at!
Lâchez votre arme!
Sen de at hırsızının tekisin. Git de Buick ya da alüminyum cephe kaplaması falan sat. Farkı ne ki?
Va vendre des Buick ou de l'aluminium, c'est pareil.
Özel hayatımda olan biteni, hakkında ortaya atılan sorulara tartışmalarda cevap verecek değilim
Je n'entamerai pas de discussion et ne me soumettrai pas à des questions indiscrètes sur ce qui se passe dans l'intimité de ma vie privée
Oh, işten atılmış sinirli serseri mayın.
Une ex-employée fâchée et ingérable.
At arabasını alıp Ludlow çiftliğineo örsü bırakıp geli gelmeliydin.
Tu devais emmener ce chariot dans la plantation Ludlow, décharger l'enclume, et revenir.
Tweet falan atılmadı.
Aucun tweet n'a été tweeté.
En iyi ihtimalle barodan atılırsın.
Au mieux, tu seras rayé du barreau.
Onlar eninde sonunda çöpe atılacak bir yığın plastikten başka bir şey değil.
C'est juste du plastique qui finira dans une décharge.
- Futbol takımından atıldın demek oluyor.
- Tu es chassée de l'équipe.
Bakalım kalp atışlarımın yavaşlaması kaç günümü alacak?
Je me demande combien de jours il faudra à mon cœur pour ralentir.
Neden atışı o yapmadı?
Pourquoi il n'a pas fait le point?
Atışı sen yapmalıydın.
Tu fais le point.
Hayır bu cennet değil çocuk, Uzun bir atış değil.
Non, ce n'est pas le paradis, petite, loin de là.
Sonra Axe'a bir haber geldi, bu Warren mülakatta Axe hakkında atıp tutmuş. Axe'ın ona karşı cimri davrandığını söylemiş.
Il est revenu à Axe que Warren l'avait débiné dans une interview, disant qu'Axe n'était pas généreux avec lui.
Ve jokeri olmayan bir atı kovaladıklarını anladığı an hemen yeniden geri Butch'un peşine düştüler.
Quand ils ont pigé qu'ils poursuivaient un cheval sans cavalier... ils sont retournés sur la piste de Butch.
Geçen gün marketten kullan-at telefonu almışsın.
- Un téléphone?
Kulağa çılgınca geleceğini biliyorum ama atış sanki yakındaki bir binanın tepesinden, yüksek güçlü bir tüfekten geldi.
Ça va paraître fou, mais le coup de feu semblait provenir d'un sniper, depuis un toit voisin.
Silahını at.
Débarrassez-vous de votre arme.
At silahını.
Lâche ça.
Ne zamandır sana e-posta atıyordum arıyordum, hiç cevap gelmeyince biraz endişelendim.
Je t'ai envoyé des courriels et je t'ai téléphoné, mais je n'avais pas de nouvelles, alors je m'inquiétais un peu. C'est quand, ta réunion?
Sizi bu görüşmeye çağırmamın sebebi kocanızın oğlunun büyük bir sorun haline geldiğini ve okuldan atılmasını istediğimi bildirmek.
Je vous ai contactés parce que le fils de votre mari pose problème au point que je demande au conseil d'établissement son renvoi immédiat.
Bu yüzden okuldan atılacaksın.
En tous les cas, tu vas te faire renvoyer.
Kalp atışlarını duyabiliyorum.
J'entends ton cœur qui bat.
Bununla 150 metreden kalp atışlarını duyabilirsin.
Cet appareil peut rendre audible un battement de cœur à 150 mètres.
Başını geri at, çenen aşağıda.
Redresse la tête et baisse le menton.
Sonra ölüm kalp atışlarının durması sandık ama bu da doğru değildi.
On a cru que la mort correspondait à l'arrêt cardiaque, mais c'était faux, également.
Evdeyken iyi atıp tuttun. Beni bile kandırdın.
On m'a pas prévenu que j'allais faire un safari de ploucs de merde.
Artık kızınızın okuldan atılmasını ya da karınızın fabrikaya gönderilmesini beklemeyin.
N'attendez pas que votre fille soit retirée de l'école ou que votre femme soit envoyée à l'usine.
- Safkan atıma karşılık katırını öneremezsin.
Vous ne pouvez pas m'offrir votre mule contre mon pur-sang.
Ben de diyorum ki bize artık kafa atmayacağını söylerken şimdi kafanın âlâsını atıyor.
Je dis juste que quand il nous dit qu'il ne joue plus la générale, il nous la lance dessus.
İki tokat atıp birkaç parmağımı mı kıracaksın?
Vous allez me frapper ou me casser quelques doigts?
At silahını amir.
Laissez tomber le pistolet, Chef.
Doktor, kendine zarar vermek istemiyorsan at silahını.
Doc, posez ce pistolet avant de vous vous blesser.
Buranın temelleri baronlar devrinde atılmış.
Les fondations remontent à l'époque des barons.
Evvel zaman içince, Kral'ın küçük bir... atı varmış.
Il était une fois, un petit... cheval.
Kral'ın atı.
Le cheval du roi.
Yaklaştığınızda okçular atışa başlayacak.
Et quand vous serez assez proches, les archers tireront.
O kadar stres atıyorlar ki her zaman cana yakın olabiliyorlar.
Ça leur évite vachement de stress, et du coup, ils sont tout le temps polis.