Az kaldı перевод на французский
3,312 параллельный перевод
- Bir haftadan az kaldı.
- Il reste moins d'une semaine.
Cinayet büroya tayinimize az kaldığı için. Elindekiyle yetinmeyi öğren, hayatım.
Parce qu'on est à deux pas de la criminelle occupe toi de ce qui passe maintenant, chérie
Dönüşmemize az kaldı.
Nous allons bientôt nous transformer.
Ahenk Birleşmesi'ne az kaldı ve bu sefer seni sonsuza kadar bu dünyadan sileceğim.
La convergence harmonique est proche, et cette fois, je vais t'éliminer une bonne fois pour toutes.
Lütfen bana az kaldığını söyle.
Dis-moi que je suis presque arrivée.
Henüz yok ama az kaldı.
Pas encore, mais bientôt.
Son baharın bitmesine az kaldı, kış geliyor.
" Nos provisions pour l'hiver s'épuisent.
Hadi, gelmemize az kaldı.
Viens. On y est presque.
Annen var ya bok çukurunda ve dibi boylamasına çok az kaldı.
Ta mère, elle est sur la voie finale pour devenir un légume.
- Az kaldı, kel atlarını azıcık daha tut.
Presque. Inutile d'éjaculer.
Az kaldı.
Presque là.
- Dut gibi sarhoş olmana az kaldı.
- Tu vas finir ivre-mort.
Kurşunu öpmeme az kaldı işte oldu.
Je l'embrasse... Maintenant. On y est.
Bizi bulmalarına çok az kaldı.
Nous n'avons pas beaucoup de temps jusqu'à ce qu'ils nous trouvent.
Seçimlere bir aydan az kaldı.
Nous sommes à un mois des éléctions.
Biliyor musun, bu elemanlardan hangisinin... gelecekten geldiğini bulmama az kaldı.
Tu sais, j'ai presque compris lequel de ces types vient du futur.
Çok az kaldı.
Ça ne sera plus long maintenant.
Evet arkadaşlar. Az kaldı. Herkes terasa çıksın.
Presque minuit, allons sur la terrasse.
- Harika. Bitti mi artık? - Az kaldı.
- Super, t'as fini?
Az kaldı.
- Pas loin.
Açılışa az kaldı.
Il ne reste plus beaucoup de temps avant que nous ouvrions.
Ama az kaldı.
Mais je suis dessus.
Az kaldı yani.
C'est lui qui avait de la came.
Buradan çıkmama çok az kaldı.
Je vais bientôt sortir.
Ofislerini aramamıza az kaldı.
Nous étions tout près, à la recherche de vos locaux comme ça.
Çok az kaldı.
Trop près.
Neyse, bana aşık olmasına az kaldı.
Enfin bref, il est déjà à 2 doigts de tomber amoureux de moi.
Az kaldı.
Tu y es presque.
Az kaldı deme bana. Hala içimde iki bebek var.
Oh, ne me dit pas que j'y suis presque quand j'ai toujours deux bébés dans mon corps.
Seçime çok az kaldı.
C'est trop proche des élections.
Gel haydi canım. Az kaldı.
Ce n'est plus long maintenant, hein?
Kararını bugün vermeni beklemiyorum ama başvuru süresinin bitmesine az kaldığını da unutma.
Je n'attends pas à ce que tu prennes ta décision aujourd'hui mais tu dois garder à l'esprit les dates de clôture pour les candidatures.
Az kaldı.
Voilà.
Az kaldı.
On y est.
Az kaldı.
C'est bon.
Az kaldı!
Juste une seconde!
- Az vaktim kaldı.
Mon horloge tictac.
- Az kaldı.
- Presque.
Ahenk Birleşmesi'nin gerçekleşmesine çok az bir zaman kaldı.
La convergence harmonique est proche.
En azından büyük bir kısmı kaldı.
Tout du moins... qu'une part de lui y soit restée. Je tiens à remercier ma fille pour me rendre courageuse.
Artık kaybedecek çok az insanlığım kaldı.
J'ai le peu d'humanité qu'il me reste à perdre, maintenant.
Sanırım azınlıkta kaldım.
Je sais reconnaître quand je suis en minorité!
Pekala. Duruşma günü yaklaşıyor, az bir süre kaldı.
Eh bien... c'est bientôt la date de ton procès.
O zaman en azından bellek kartını ver en azından ne kadar zamanının kaldığını hesaplayayım.
Au moins donne-moi la carte de données que je puisse voir combien de temps tu as.
Buradan çıkmana bir haftadan az kaldı.
Tu sors d'ici dans moins d'une semaine.
Az önce golf müşterilerimden biri mesaj çekti ama iki arada bir derede kaldım.
Ow! Je viens de recevoir un message d'un de mes clients de golf, et je n'arrive pas à le comprendre.
- Bir saatten az zamanın kaldı.
Vous avez moins d'une heure.
Çok arada kaldım ve arada kaldığım zaman daha az kağıt işi çıkacak yoldan gidiyorum.
C'est à pile ou face, et quand c'est à pile ou face, j'aime pencher du côté de moins de paperasserie.
Az kaldı.
Aah! Aah! On y est presque.
Az kaldı.
On y est presque.
Buna tüm kalbimle inanarak sizlerden kadehlerinizi kaldırıp benimle birlikte en azından bir süre aramak zorunda kalmamaya içelim derim!
Et même si je le crois de tout mon cœur, je voudrais porter un toast, quand je dis : "A ne pas devoir nous retrouver de sitôt".
kaldı 28
kaldır 299
kaldırın 181
kaldır beni 31
kaldıralım 18
kaldı ki 31
kaldır kıçını 88
kaldır onu 77
kaldır ellerini 57
kaldır şunu 110
kaldır 299
kaldırın 181
kaldır beni 31
kaldıralım 18
kaldı ki 31
kaldır kıçını 88
kaldır onu 77
kaldır ellerini 57
kaldır şunu 110