Aşağı mı перевод на французский
9,166 параллельный перевод
Aşağı mı indiler?
Il est redescendu?
John, aşağı mı dönüyorsun?
John. Tu veux redescendre?
Baş aşağı mı?
La tête en bas?
Beni tekrar aşağılamalarına izin vermeyeceğim.
Mais je ne vais pas les laisser m'humilier à nouveau.
Hala aşağıda mısın? - Jess.
T'es encore là?
Baba, aşağıda mısın?
T'es en bas?
Aşağı inip oyun oynayalım.
On descend jouer.
Ve sunaktan aşağı inerken ona en çok çiçeği ben atacağım.
Lorsqu'elle descendra les marches de l'autel, je lui jetterai des fleurs.
Ve onu almaya çalışırken uğrayacağın aşağılamayı çok hoş karşılayacağım.
Et je me régalerais de l'humiliation que tu vivrais en essayant de la reconquérir.
- Beni aşağılıyorsun.
- Tu m'humilies.
"İçinde beni 4 yıllığına aşağılayacak tek bir yiyecek olan bir mönü."
Super, un menu qui propose de m'humilier pendant 4 ans.
O kıştan hatırladığım şeyler aşağı yukarı o aptal film üzerinde çalışmam mantıklı bir şeyler ortaya çıkarmaya çalışmam başından beri yapamayacağımı bilmem yapmayı istediğimiz şeyin mümkün olmasını ama bizim için imkansız olmasının farkında olmam.
Je me rappelle avoir passé l'hiver à bosser sur ce film débile, à essayer de faire quelque chose de cohérent tout en sachant que j'y arriverais pas. Ce qu'on voulait faire était peut-être faisable, mais on en était incapables.
Ben değil de o olduğu için şanslısın çünkü ben götünü sokakta bir aşağı bir yukarı bağırttırırdım.
T'aurais volé dans toute la rue.
Hayatımızı baştan aşağı değiştirdi.
Ça a tout transformé.
Bir bakım kapısı var, rayın kuzey ucunda, bir kat aşağıda.
La porte de service au nord, un étage plus bas.
Tanrım, seni duygusuz, aşağılık herif!
Saleté de robot sans cœur!
İki kat aşağıda takım var.
L'équipe deux étages plus bas.
Aşağılama beni.
Ne m'insulte pas.
Durumu iyi değil, aşağı indirilmesi lazım.
C'est pas bon, il a dû le ramener.
Seni aşağı indireceğiz, tamam mı?
Okay, on va te faire descendre la colline, d'accord?
Başlar aşağı ve adım adım.
Tête droite, un pas après l'autre.
Birini senin için aşağı yollayacağım.
Je vais en envoyer un pour toi.
Aşağı doğru gelmen lazım dostum.
Il faut juste que tu ailles à leur rencontre. Commence à descendre.
Aşağı doğru devam etmen lazım.
Tu dois redescendre.
Polisler aşağıda tatlım.
Les policiers sont là.
Hala bitiremedim, yani aşağılayıcı olmayalım.
J'ai pas tout à fait fini. Soyez pas salopes.
Onu aşağı indirmeliyiz, merdiven lazım.
On doit l'aider. - On a une échelle?
Teslim olmam genç Malcolm'ın ayaklarının dibinde toprağı öpmek ayaktakımının iğlenmeleriyle aşağılanmak için.
Je ne me rendrai pas pour baiser la terre devant les pieds du jeune Malcolm et pour être harcelé par les malédictions de la canaille.
- Selam tatlım. - Aşağı inmemem...
- Salut, beauté.
Gizli görev, sizi aşağı indirmek için kiraladım.
Infiltré, pour vous faire tomber.
- Aşağıda daha fazla var mı?
- Tu en as d'autres un peu plus bas?
Ben bebekken ablam bana banyo yaptırıyormuş ve su hala akıyorken beni küvetin içinde bırakıp gitmiş annem de aşağıda süpürge yapıyormuş ve hiçbir şey duymaması gerekiyordu ama annelik sezgisiyle hissetmiş.
Un jour, quand j'étais petite, ma sœur me donnait le bain et elle m'a laissée en oubliant de couper l'eau. Ma mère était en bas en train de passer l'aspirateur et elle n'entendait rien.
Aşağıya inmeye hazır mısınız? Tüm kapakları kapatın.
- Prêt pour la purge?
Eğer bizim hayatımız onların sikinde olsaydı, fırtınanın orta yerinde bizi aşağı gönderirler miydi?
Ça suffit. Ils nous auraient pas envoyés en mer si notre sécurité était importante.
Böyle aşağıdayken, keşke evde olsaydım, dersin. Ve evde onlarla birlikteyken, keşke yine denizin dibinde olsam, dersin.
Quand t'es sous l'eau, t'aimerais être chez toi, et quand t'es chez toi, t'aimerais être sous l'eau.
Ve son zamanlarda, senden ülke dışına bir resim kaçırmanı isteyen aşağılık tiplerin listesi lazım.
Des types louches t'ont-ils demandé... si tu pouvais faire sortir un tableau du pays?
Senin Emil Strago'n az önce garajcımı öldürdü ve fiziksel olarak beni aşağıladı.
Ton Strago a tué mon garagiste et il s'en est pris à moi.
Aşağıda lav var! Bunu yakacağım...
C'est un putain de bain de sang!
Aşağıda cicilerini giyinmiş şekilde beni bekliyor.
Elle m'attend sagement, enfermée dans ma camionnette.
Amca selam aşağıda mısın?
Tonton, t'es là?
Yukarı kadınlar mı aşağı kadınlar mı?
La femme d'en haut ou celle d'en bas?
Zordu, çünkü iki hafta boyunca neredeyse her gün baş aşağı asılıydım.
Jeffrey Weissman George McFly, films II et III J'étais suspendu à l'envers tous les jours pendant deux semaines, ce qui est difficile car ça fait mal au dos.
Bunu tartışacağım en iyi kişi Leo'nun kendisiydi. Bende gecenin bir yarısı, aşağıdaki kafese gittim.
La personne la plus appropriée pour le savoir est Léo lui-même donc au milieu de la nuit je suis allé au poulailler.
Muhteşem. Bir daha deneyeceğim. Su aşağı gidecek mi diye bakacağım.
OK, je vais réessayer et voir si en la buvant, je peux faire baisser le niveau de l'eau.
Ama aşağıdaki durumunu biliyorum ben.
Mais je sais à quoi m'attendre là-dessous.
Yukarı, aşağı. Tamam mı? - Tamam.
En bas, en haut, à tous les étages, d'accord.
Aşağı in bakayım. Marcos şaka yaptı.
Descends de là.
Hadi aşağıya bir bakalım.
Viens on va jeter un coup d'oeil en bas.
- Biz aşağı kattayız, tamam mı?
- On sera en bas, d'accord?
Aşağıdayım.
Je suis en bas.
Komünist Parti ile aşağı yukarı bağdaştırdığımız taktikleri izleyen küçük bir grup vardı.
Enquêteur en chef de la commission - Nous savons qu'il existe un petit groupe reconnu pour utiliser des tactiques que l'on... associe généralement au Parti communiste.