Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Belliydi

Belliydi перевод на французский

870 параллельный перевод
Ayrılmamızdan önceki gece ortada bir şeylerin döndüğü her ikisinin de yüzünden apaçık belliydi.
Le dernier soir, on voyait sur leurs visages qu'il se passait quelque chose.
O kadar isabetli tahmin yapmandan belliydi zaten.
Voilà pourquoi vous l'avez balancé.
Tabii ki hepimize çok çektirdin. Ama yerin her zaman belliydi.
Vous nous en avez fait baver, mais vous avez toujours été réglo.
Adamının peşime takılmasından belliydi.
Je m'en doutais, vu que votre gars m'a suivi.
Gözlerinizden belliydi.
Ça se lisait dans vos yeux.
Belliydi. Hepiniz korkaksınız.
Je le savais, tous des lâches.
Yabancı ülkelerle ilişkiler tıkandı zaten, bunun olacağı belliydi.
Avec toutes ces affaires à l'étranger, ça devait arriver.
Bu başından belliydi.
Je m'y attendais.
Yatagi dagitmisti, ama içine girilmedigi belliydi.
Elle avait ouvert le lit mais il n'était pas froissé.
Ben oradayken Bayan Porter geldi. Daha önce de geldiği belliydi.
Pendant que j'étais là, Miss Porter est venue... avec sa clé.
Böyle olacağı belliydi.
Ça devait arriver.
Kanatlarına bakınca en az 5 metre boyunda olduğu belliydi.
Gauchito, le nid, el nido, el nido. Je savais, en voyant ses ailes, qu'il... Qu'il mesurait cinq mètres de bout à bout.
Bahis oranını arttırmak için bu düzmece antrenmanlara katılıp aslında hiç antrenman yapmamandan belliydi.
Frimer sur ton entraînement pour faire monter ta cote, sans que tu t'entraînes...
Gözlerinizden belliydi Marie.
Je l'ai vu dans vos yeux.
Bir kaza olacağı belliydi.
Un accident est vite arrivé.
- Adamın bakışından belliydi.
- Quelque chose dans son regard.
Ama sahnenin hazırlanmış olduğu belliydi.
Mais évidemment, le terrain avait été préparé pour quelque chose.
O lastiğin gideceği belliydi.
Je savais qu'il fallait changer ce pneu.
İçki içişinizden, bir dosta ihtiyacınız olduğu belliydi.
Vous aviez besoin d'un copain, de la façon dont vous trinquez.
Döküleceği belliydi.
trop d'émotions contenues.
Önemi yok Büyük Ed'in böyle bir şeye kalkışacağı en başından belliydi.
Fallait s'y attendre.
Günün birinde patlayacağı belliydi. Hayır!
Finalement, il a cédé.
Hayatım boyunca geleceğimin ne olacağı belliydi ve buna razı olmuştum.
Mon destin était tracé d'avance... et j'y étais résignée.
Yakalarındaki rütbelerden açıkça belliydi.
Le général nous attend.
Bu işi yürütemeyeceğiz Milt. Bu daha başından belliydi.
Ça ne pourra jamais marcher entre nous.
Öldüğü belliydi.
J'ai vu qu'il était mort.
Kaptan Nemo'nun, insanoğlunun her zaman aradığı şeyi bulduğu belliydi ; ... evrenin gerçek aktif enerjisi.
Il était évident que le Capitaine Némo avait découvert ce que l'humanité avait toujours recherché, la vraie force dynamique de l'Univers.
Canı yanıyordu, belliydi.
J'ai bien vu qu'il était sonné.
Halinden belliydi.
Ça se voyait.
Bir gün bu noktaya geleceği belliydi.
Cela devait arriver.
Erkek adam olduğu belliydi!
Ça, c'est un homme.
Apaçık belliydi.
C'était pourtant évident.
- Hakanın sözünü tutmayacağı belliydi.
Mais pour la promesse de l " alliance de Wang Khan... aurions-nous été assez stupides pour rassembler nos tribus?
- Her yeri ölçmesinden belliydi.
- Ça explique tout!
- 12'sinde olduğu belliydi zaten...
C'est tous les ans le 12.
O kadar belliydi ki.
Bien sûr, cela coulait de source.
Size orada ev almamanızı söylemiştim. Birşey olacağı belliydi.
Un cousin y vend des cadavres souvenirs en sucre filé et m'a tout raconté.
- Belliydi zaten! Bekleyemeyiz.
Ca marche comme ça on reviendra demain pour chercher mes piquets
Belliydi zaten!
Raté, tant pis!
Psikopat biri olduğu belliydi.
C'était un psychopathe.
Bir yamuğu olduğu belliydi aslında.
Il n'a jamais été clair.
Bir erkeği böyle rezil bir adaya tıkamazsınız. Olacağı belliydi.
On ne laisse pas un homme seul sur une île.
Başından belliydi.
C'était évident.
Linus'a çektiği çok belliydi.
Il a toujours ressemblé à Linus.
- Herhangi bir kadın olmadığı belliydi.
- Je savais qu'elle était exceptionnelle.
Kız fena halde dövülmüştü. Bir şeyin olduğu belliydi.
On l'avait vilainement battue.
Büyük adam olacağı belliydi.
Autrefois, il avait une solide réputation.
Belliydi.
Je vais vous dire...
- Belliydi zaten! - Ginetto. Strucchi.
Minetto, Girogi, Mandich, Sallusti, Pernice....
Başından beri belliydi.
C'était évident dès le début.
Gırtlağındaki parmak izleri belliydi.
Elle avait des marques de doigts à la gorge.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]