Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Bildiğin gibi

Bildiğin gibi перевод на французский

1,808 параллельный перевод
Ona kendi bildiğin gibi göz kulak olmak istiyorsun.
Vous voulez vous occuper d'elle par vos propres moyens.
Üzgünüm, Camilla, ama bildiğin gibi, ben sert...
Pardon, Camilla, comme tu le sais, Je suis dur...
Lester'ın herşeyi bildiğin gibi yapmana izin vereceğini mi düşünüyordun?
- Les forces spéciales entrent en 1er. Vous pensiez que Lester vous laisserait les coudées franches?
Bildiğin gibi, huysuz. Hala mı?
Éternellement.
Senin de bildiğin gibi, bizim de burada kendimize ait sınavlarımız var.
Comme tu le sais, on a notre propre mise à l'épreuve ici.
Tamamdır, hikayenin temasından bildiğin gibi,... Ben Stiller baharatlı yemekleri sevmiyor.
OK, donc comme tu sais à ce niveau de l'histoire, Ben Stiller n'aime pas la bouffe épicée.
Ve, Dorothy, sen uçuk istedin, ama küçük, senin de bildiğin gibi sen de hep uçuk vardı.
Et, Dorothy, tu voulais l'herpès, mais ce que tu ne savais pas, c'est que tu l'as depuis le début.
Evet, bildiğin gibi yemek zorundayız, değil mi?
J'espère que tu vas choisir de rire. Je ne comprends pas.
Kendi adını bildiğin gibi.
Aussi sûr que de votre nom.
Ancak bildiğin gibi, bu odadan kimse çıkmayı başaramazsa.
A moins que... tu sais, à moins que quelqu'un le fasse savoir dehors
Kral bildiğin gibi fikrini kolay değiştiren birisi. Eğer değiştirirse ve Wolsey dönerse,... intikamından korkmak için yeterince sebep var.
Le Roi, comme vous le savez, peut facilement change d'avis, et s'il le fait et que Wolsey revienne à cette cour... nous aurons tous les deux assez de raisons pour craindre sa vengeance.
Senin de bildiğin gibi, Kardinal'in isteği eşittir Kral'ın isteği.
Vous savez parfaitement que l'invitation d'un cardinal est comme celle d'un Roi.
Bildiğin gibi ben şiddete karşıyım.
Il est vrai que je suis contre la violence, comme vous le savez.
Bildiğin gibi Almanya'nın büyük bir bölümü çoktan Roma'nın otoritesinden çıktı.
Vous devriez vous rappeler qu'une grande partie de l'Allemagne s'est déjà séparée de Rome...
Bildiğin gibi parlamento onu hem dini hem de din dışı konularda tam yetkili yapmak üzere.
Le parlement veut le nommer autorité suprême, aussi bien spirituelle que temporelle.
Eğer dava edilirsen, senin de bildiğin gibi tüm mal varlığın hazineye devrolacak.
Si vous êtes traduit en justice, comme vous le savez, tous vos biens seront rendus à la Couronne.
Bildiğin gibi yurt dışında ve hatta bu krallıkta hala kızımızın meşruluğunu sorgulayanlar var.
Il y a des gens, à l'étranger, et peut-être certains dans ce royaume, qui questionnent toujours la légitimité de notre fille.
Bildiğin gibi buna şeytanın meme ucu da derler. Sol elinde fazladan tırnağı varmış. Kusurunu hep gizlemiş.
Un ongle en trop à la main gauche qu'elle essaie de cacher.
- Merhaba D, bildiğin gibi.
- Yo, Andie. Rien.
Kızlarla yakınlaşmak, senin de bildiğin gibi Freddie Kingsley,
Fraterniser avec les filles, Freddie Kingsley, comme tu le sais déjà,
Lanet ayakkabılarını çıkar. Bildiğin gibi yerleri daha dün sildim.
Enlève tes chaussures, tu sais bien que j'ai nettoyé hier.
Bildiğin gibi, çok bir şey yok...
- Pas grand-chose...
Bildiğin gibi son dört senedir,... Dan hiç varolmamış gibi davranıyordum.
Ces quatre dernières années, j'ai fait comme si Dan n'existait pas. Puis j'ai reçu cette lettre et ça m'a frappé.
Bildiğin gibi.
- Ça va. Tu sais.
Bildiğin gibi, bir keresinde seni kovması için onu ikna etmiştim.
Tu sais, je l'ai convaincue de se débarrasser de toi une fois.
Bu da bildiğin gibi dokuzuncu delik.
Ici, on est au 9e trou.
Seninde bildiğin gibi, bir sürü ipucu var.
Il y avait beaucoup d'initiatives.
Bildiğin, iyi bildiğin gibi.
Ma maison, ma femme. Comme vous le savez bien.
Bildiğin gibi : egzersiz, sigara yok, alkol yok...
Tu sais : le sport, pas de tabac, pas d'alcool...
Bildiğin gibi, Fransa ve Amerika önemli bir ilişkiye sahip.
Les USA et la France ont une relation spéciale.
Okul yılı hızla yaklaşıyor, bildiğin gibi.
La rentrée, c'est pour bientôt, tu sais.
Çünkü bildiğin gibi ILCO kilit ölçülerini her sene değiştirir.... benim gibi insanları durdurmak için.
Parce qu'Ilco introduit des contre-mesures tous les ans pour arrêter des gars comme moi.
Bildiğin gibi bu tedavide çok deneyimim var.
J'ai une grande expérience de ce traitement, tu le sais bien.
Bildiğin gibi bu müşterinin kendine has bir sorunu var.
Martinson's pose un problème particulier.
Bildiğin gibi işte, Taş toplayıp Beştaş oynuyorum.
Oh, tu sais, je joue beaucoup aux billes.
Bildiğin gibi dedikodular umrumda olmaz.
{ \ pos ( 192,210 ) } Je n'aime pas papoter.
Evan Longoria ve ben ilk senemizde aynı odayı paylaştık seninde bildiğin gibi.Fakat bizi ayıran bir çok faktör vardı..
Evan Longoria et moi partagions une chambre en 1re année mais de nombreux facteurs ont mené à notre rupture.
Şimdi, beni tutuklayabilirsin ama öyle yaparsan, bildiğin gibi hayatın sona erer.
Tu peux m'arrêter, mais ça mettrait fin à ta vie actuelle.
- Ama bildiğin gibi insanlar buranın korkutucu olduğunu söylüyor.
- Pour info, d'autres trouvaient l'endroit effrayant.
Bildiğin gibi bu Jimmy Deanleri az pişmiş severim.
Je les aime bien tendres.
Bir daha konuşmadık. Yani, zamanımız var bildiğin gibi.
On a encore le temps.
Ama senin de çok iyi bildiğin gibi Hashibalar'ı, daha Soutaro Hashiba hayattayken tanıyordum.
Mais comme vous le savez, je connaissais déjà les Hashiba quand Soutaro Hashiba était encore en vie
- Bildiğin gibi, idare ediyorlar.
- Pas si mal.
Bu, bildiğin gibi değil.
- Ce n'est pas ce qui s'est passé.
Sadece bildiğin gibi, iyi olup olmadığını görmek istemiştim.
C'est juste, en fait... je voulais voir si ça allait.
Sadece bildiğin gibi iyi olup olmadığını görmek istemiştim.
C'est juste, en fait... je voulais voir si ça allait.
Mesela başının dertte olduğunu nereden bildiğin gibi.
Comment saviez-vous qu'elle avait des ennuis?
Claire'in boğulacağını bildiğin zamanki gibi, değil mi?
C'est comme quand tu savais que Claire se noyait.
Yoko bildiğin gibi değil... Sapık seni!
Pervers!
Bildigin gibi bu iste bir dahiyim, yardlar, yesil bölgeler, bir köpegin kaybolabilecegi her yer.
Je suis doué pour ça, les cours, les espaces verts... Partout où on peut chercher un chien.
Bildiğin tren istasyonuymuşum gibi canın istediğin zaman hayatıma girip çıkabileceğini mi sanıyorsun?
Tu crois que tu peux te pointer à l'improviste comme si j'étais un putain de self-service?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]