Diye sordum перевод на французский
1,169 параллельный перевод
Köften nasıl diye sordum?
Comment tu trouves le burger?
Sana burada ne arıyorsun, diye sordum.
J'ai su à propos... - J'ai dit : que fais-tu là?
Ve ona "Artık beni sevmiyor musun?" diye sordum.
Alors je lui dis : "Tu ne m'aimes plus?"
Kendi kendime, "Bunun haftada bir kilisenin arkasında gizli ibadetler filan edenle... aynı kişi olması mümküm mü" diye sordum.
Je me suis dit : "Ça ne peut pas être le type qui se faisait des filles derrière la chapelle".
Sadece görünüşü nasıl diye sordum.
Je t'ai juste demandé comment il était.
Ne zaman derine inmeye başlayacak diye sordum kendi kendime.
Quand va-t-il creuser, songeai-je
Bu sabah ona benimle Amerika'ya gelir mi diye sordum.
Je lui ai parlé de venir aux Etats-Unis.
Hayır Doktor, hatırladığım kadarıyla buraya geldiniz, bir kaç dakika bakındınız ben "Yardım edebilir miyim?" diye sordum.
Non, docteur. Mais vous êtes entrée et avez jeté un coup d'oeil alentour. Je vous ai proposé mon aide.
- Kimle diye sordum?
- A qui tu parlais?
"Sürmeyi biliyor musun?" Diye sordum.
Je dis : "Tu sais tenir le manche?"
"Ne yapıyorsun?" diye sordum kendisine, "Telefon etmek için bekliyorum." dedi.
Je lui dis : "Que faites-vous?" "Je dois passer un coup de fil."
Ona gerçek yaşamda kötü bir adamla yüzyüze gelmek nasıl diye sordum.
Je lui ai demandé ce que ça faisait d'être confronté à un vrai criminel.
Sonra benimle bir içki içer mi, diye sordum.
Puis je lui ai offert à boire.
Burada neler oluyor diye sordum.
- Qu'est-ce qu'il fait là?
Ona, "İnsanların dualarını dinlemez misin sen" diye sordum.
"N'écoutez-vous pas les priéres des gens?" lui ai-je dit.
- Niye diye sordum?
- Pour quoi?
Hala cezalï mïyïm diye sordum. "Hayïr" dedi.
Mon interdiction de sortir est levée.
Onai "Carlos, Bayan E bu gece nerede?" diye sordum.
Je lui dis : Carlos, où est Lady E ce soir?
- Şarkımızı biliyorlar mı diye sordum.
- Je demandais notre chanson.
Karım ve ben, bu kulübeyi bulduğumuzda boş duruyordu. "Barona, kulübeyi kiralayabilir miyiz?" diye sordum. "Buyurun, istediğiniz gibi kullanın", dedi.
Je lui ai demandé de nous la prêter et il a aussitôt accepté.
Havayı sevdiler mi diye sordum.
" "Le temps ici vous plaît-il?" "
Kalayım mı diye sordum.
Je te demande si tu veux que je reste.
"Niçin?" diye sordum. Onun Jack Sommersby olmadığını bildiği içinmiş.
Je dis : "Pourquoi?" Il dit : "C'est pas le vrai Jack."
Sorun neydi? " diye sordum.
"Pardon, oû est le problême?"
Ben senin baban osuruklu mu Ya da senin ayyaş karın dolaba girip kafayı çekiyor mu diye sordum mu?
Le vôtre pue du cul, pignouf!
Ben de : "Başvuru formu doldurabilir miyim?" diye sordum. O da : "Elbette doldurabilirsin." dedi.
Je dis : "Je peux postuler?" Il dit : "Et comment!"
- Arkadaşlarım alabilir mi diye sordum. - Evet dedi.
II a accepté de me les donner.
Nasıl işlediklerini sormadım, Dr Bashir. İki farklı yapı üzerinde analiz yapabildiniz mi diye sordum.
Je ne parle pas de leur fonctionnement, Dr Bashir, je vous demande si vous avez analysé les deux sortes d'ondes.
Gama çeyreğinde biyolojik araştırmanın nesi şanlı diye sordum.
Je leur ai demandé ce qu'il y avait de si glorieux dans une mission de recherches.
Bir zamanlar dini lider Opaka'ya,... neden bir inançsızın kaderinde Kahinleri aramak vardır diye sordum.
J'ai demandé à Kaï Opaka pourquoi les Prophètes avaient élu un incrédule.
Böylece onu çöp kutusundan geri aldım. "Bunun hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordum.
Je les ai sortis de la poubelle et lui ai demandé ce qu'elle en pensait,
Ve bir gece, bir şaka gibi ona, "Elmo, kimi öldürdün?" diye sordum.
Alors, un soir, pour rire, je lui ai dit : "Alors, qui t'as tué?"
Sana, "Kimsin?" diye sordum.
Je t'ai demandé qui tu étais!
Ve ona : "Jerry yanında birşey getirmeli mi?" diye sordum.
J'ai demandé : "Jerry doit apporter un truc?"
Göstergede ne okudun diye sordum, ne okuduğunu hatırlamıyorsun!
Que disait la jauge? Tu ne sais pas!
İçki içiyor musun diye sordum?
Je ne vous offre rien. Je me renseigne.
Bu yüzden Daryll Lee hapisten mi kaçtı diye sordum.
J'ai cru que Daryll Lee Cullum était sorti.
Kendime "Bu kadar güzel bir kadın neden böyle üzgün görünüyor?" diye sordum.
Je me suis demandé : "Pourquoi une si belle femme est-elle triste?"
Bir menajere en çok hangi tür yazarlıkta para var diye sordum. Fidye notu yazma işinde dedi.
Dans un bon script, il faut une demande de rançon.
Tanrıya "Niye buradayım?" diye sordum.
Alors, je dis à Dieu : "Pourquoi je suis ici?"
Bizim tarafımızda olmak istermi diye sordum, o da evet dedi.
Je lui ai demandé s'il voulait se joindre à nous et il a dit oui.
En sonunda, senin dediğin gibi, bu ilişki nereye gidiyor diye sordum. O ne dedi?
J'ai suivi ton conseil, je l'ai questionné.
En kötü Noel'im bu olacak. Video oyunlarını sevdiğini biliyordum, o yüzden görevliye gidip "Bütün çocukların en sevdiği oyun hangisidir" diye sordum.
Je sais que tu adores les jeux vidéos, et j'ai demandé au vendeur lequel faisait fureur en ce moment.
"Orada ne işin var?" diye sordum.
J'ai dit : "Mais qu'est-ce que tu fous là-bas?"
Ben de yumruğumu sıkıp tepesinde dikildim ve sordum bana kötü isimler takmak isteyen başka kadın var mı diye.
Je me suis dressée sur elle avec mon poing levé et j'ai demandé si une autre femme souhaitait m'insulter.
Arkadaşlarıma sordum, bu adamı tanıyor musunuz, iyi midir, hoş mudur diye.
Je demande à mes potes s'il est cool
Nasıl intihar edeyim diye, ona sordum.
Je lui ai demandé comment il préférait que je me tue...
Joe, adet yerini bulsun diye saygıdan sordum ben.
Joe, je t'ai juste demandé par politesse, par respect.
Joe, adet yerini bulsun diye saygidan sordum ben.
Joe, je t'ai juste demandé par politesse, par respect.
Sordum diye boğazıma bıçak dayadı.
Il m'a menacé de son scalpel.
Sana mı sordum? Buraya gelebilir miyim diye ne zaman sordum sana?
Je suis allé te voir pour te demander si je pouvais venir?