Ego перевод на французский
1,899 параллельный перевод
Bu egodur.
Il s'agit d'ego. "
Egomuz.
"C'est notre égo."
- Kaplan'ın ego krizlerinden biri yüzünden canıma okumakta kararlısınız, değil mi?
Vous n'allez pas me casser les pieds pour avoir piétiné l'égo de Kaplan? Pas pour ça.
Bence kabarmış egon ara sıra yargılamalarını engelliyor.
Je crois que ton ego démesuré assombrit parfois ton jugement.
Onu küçümseme bence.
Ne sous-estime pas son ego.
Abin ahmağın teki. Görüşü zayıfladı çünkü kendi egosunun önüne geçtiğini göremiyor.
Ton frère est un con, sa vision est probablement imparfaite car il ne peut pas ravaler son propre ego.
Evli kadınlarla yatarak egonuzu besliyorsunuz ve sonra, sizden bıktıklarında evlerini mi kundaklıyorsunuz?
- Alors, c'est quoi? Vous nourrissez votre ego en faisant l'amour avec des femmes mariées... et quand elles en ont assez de vous, vous brûlez leurs maisons?
Ruhsal gelişimde egoyu reddetmek ilk adım olarak iyidir - Yerim ruhsal gelişimini.
Le déni de l'ego est un bon premier pas vers le développement spirituel.
Oh, Azgın egon fazla geldi o zaman?
L'ego démesuré est venu plus tard, alors?
Peki diğer kişiliğin Nikki hakkında ne düşündün?
Que pensez-vous de Nikki, votre alter ego?
Herifin egosu sağlammış.
Il a tout un ego.
Odağın, karizman, iyi bir tipin ve devasa bir egon var.
Tu es déterminé, charmant, beau gosse, avec un très, très gros ego.
Ego ve gurur ve kibirlilik sanırım.
Fierté, ego... par orgueil, je suppose.
Egonu bir tarafa bırak.
Mets ton ego de côté.
Son kez baktığımızda ikinci kişiliğini kontrol edemiyordu.
Aux dernières nouvelles, il ne peut contrôler son alter ego.
Egon ne zaman bir şeye çarpsa, kendini korumak için her şeyi yapıyor.
Ton ego est si énorme qu'il fera n'importe quoi pour se protéger.
Egosuna da yenilip, zihnen yıkılıp, harika olduklarını düşünen insanlar sadece bok herifin tekidirler.
Les gens avec des ego détraqués peuvent faire cette gymnastique mentale pour se convaincre qu'ils sont géniaux, alors que ce sont des connards.
Ama artık anladım ki, egon geçekte olanlara inanmanı zorlaştırıyor.
Je me rends compte que ton ego t'a fait voir les choses différemment.
O kadar büyük bir egon var ki, zihnen yıkılıp böyle şeyler uydurmaya başlıyorsun.
Ton ego énorme te fait faire cette... gymnastique mentale pour t'intégrer.
Benim hakkımı çalmak için Yahudi numaraları yapacağını sanmıştım ama anladım ki, bazı insanlar egolarına öyle bir yeniliyorlar ki her şeyi yanlış anlayıp, gerçekte neler olup bittiğini göremiyorlar.
Je pensais que tu voulais faire ton juif, mais je m'aperçois que certains ont un ego tellement énorme que quoi qu'on leur dise, ils acceptent pas la vérité sur ce qu'ils sont.
Tüm espriyi senin tasarlamadığına, inanamadığını anladım artık çünkü egon bunlara izin vermiyor.
C'est plus fort que toi de croire que tu as créé la blague tout seul. Car ton ego te laisse pas penser autrement.
Tüm mesele egonu bastırabilmekte.
C'est à rapport a l'ego maintenant.
Sanırım büyük bir egosu olan bir tek Luthor değilmiş.
J'imagine que Luthor n'est pas le seul avec un ego.
Bir de şu açıdan düşünmeyi deneyin ; o ucubelerden ya da canavarlardan birkaç tanesiyle bağlantı kurmazsanız ortada egonuzu tatmin edecek bir gezegen kalmayabilir.
Essayez d'y penser de cette maniere : Si vous n'obtenez rien de ces "tordus et monstres" il ne restera pas assez de planète pour nourrir votre énorme ego.
Kendini iyi hissettiren küçük piçini besleyebilirsin.
Passer après la petite bâtarde qui regonfle votre ego.
Dün gece kaybettiğinden beri egon ne durumda?
Comment va ton ego après la défaite?
Her şeyi kaçırmaktan mı yorulmaya başladın yoksa Nino NBA'e çağırıldığı için egon mu yaralandı?
Tu en as vraiment marre de tout manquer ou est-ce ton ego qui est blessé parce que Nino a été appelé?
Ego in Abysso sum!
Ego in Abysso sum!
Ego vos relinquo in pacis.
Ego vos relinquo in pacis.
Sonun yaklaştığını anladın mı acaba? Ya da benliğinin ve muhakeme yeteneğinin eriyip gitmesi neşeli bir olay mıydı?
Avez-vous réalisé que la fin était proche, je me demande, ou par une sorte de béatitude... votre ego et votre jugement se sont confondus.
Jimmy öyle derdi. İkinci kişiliği... "Aptal."
Il l'appelait son alter ego, le crétin.
- Bu saf ego.
{ \ pos ( 192,220 ) } Ce n'est que de l'ego!
- Ego mu?
{ \ pos ( 192,220 ) } De l'ego?
Chastity'nin egosu için yeterli yeriniz yok mu yoksa?
Chastity a besoin de plus de place pour son ego?
Daha az ego, daha çok gerçek lütfen.
- Moins d'ego, plus de faits.
Diyebiliriz ya da egosunu tatmin etmeye çalışan biri.
On pourrait, ou on pourrait croire à un veilleur en manque d'ego.
Cinayete tanık olduktan sonra değişmiş...
Alors, son alter ego a assisté à un meurtre.
Muhtemelen bir tek Jessie yoktur.
Jessie n'est sûrement pas le seul alter ego.
Bilinçleri yerindeyken, karakterler birbirinden habersiz.
Dans leur vie consciente, les alter ego ne sont pas conscients les uns des autres.
Ya Görüntü orta yaş krizine girdi ya da egosu inanılmaz derecede büyüdü.
Soit le Flou a une crise de la vingtaine soit son égo est devenu démentiel.
Şimdi başka bir kişiliği mi var?
Et maintenant il peut cacher un alter ego? Faites un pas en arrière.
Onlarla senin arandaki tek fark egonuzun büyüklüğü.
La seule différence entre toi et les autres est la taille de ton égo.
- Kendini haklı çıkarmaya çalışma!
Arrêtez de flatter votre ego.
Egon sarsıldı diye 10.000 Dolar'dan vaz mı geçeceksin?
Renoncer aux 10.000 $ pour une blessure d'ego?
Egom güçlü olmasa, benden hoşlanmadığını düşünürdüm.
Sans mon ego prononcé, je penserais que vous ne m'aimez pas.
"İkinci kişiliğinizle gelin" mi?
"Venez comme votre alter ego"?
Kibirli biri hâline geldi ve bu da benim başa çıkabileceğim bir konu.
Il a un égo enflé. C'est une chose que je peux gérer.
İşte benim ikinci kişiliğim.
Voilà mon alter ego.
Kişilikler tek boyutludur.
Les alter ego sont unidimensionnels.
- Ego!
Ah, quel ego!
Böbürlenme, David.
Ne flatte pas ton égo, David.