Farketmez перевод на французский
1,318 параллельный перевод
Bir fazla bir eksik farketmez.
Deux de plus ou de moins. Laissez-nous entrer.
Ama benim için farketmez, nasıl olsa her yerde ailem var!
Moi, ça m'est égal, j'ai de la famille partout!
kızın güzel ve terbiyeli olması da farketmez.
Cette fille est jolie et gentille. Et alors?
"Hangisini yapacaksan yap, farketmez."
"Faites ce que vous avez à faire."
Ne düşündüğünüz, ne olduğunuz, artık farketmez.
Ce que vous pensiez, ce que vous étiez, ça n'a plus d'importance.
- Farketmez, Buffy.
- Peu importe, Buffy.
Benim için farketmez.
- Pas pour moi.
Farketmez.
Ça n'a pas d'importance.
New York'ta hiç kimse, onlara çarpmadığı sürece otobüsleri farketmez.
On ne remarque un bus à New York que s'il risque de nous frapper.
Belki de ne olduğu farketmez.
Ça n'a peut-être aucune importance.
Farketmez.
Vous n'y arriverez pas.
Onu bıraktığını farkeder farketmez, onun seni takip edeceğini biliyorsun.
Dès qu'elle comprendra, elle te suivra.
Benim için de farketmez. Okuduğumu gördüğünüzü itiraf edememeniz ilgimi çekti.
C'est dingue que vous n'admettiez pas m'avoir vue en train de lire.
Açar, sonra kaparım. Çünkü benim için farketmez.
Je l'ouvre, je le ferme n'importe quand.
Dinle, bebeğim, Şişko bir piç olması farketmez... bir erkeğin haplarına vuramazsın.
Ecoute, chérie, je me fiche que ce soit un Gros Connard... ne donne jamais un coup à un homme dans les burnes.
Farketmez, ben giderim.
ça ne fait rien, il faut que j'y aille.
İçindekinin şahaser bir yemek olması hiç farketmez.
Même si ça venait d'un quatre étoiles.
Ama farketmez.
ça ne fait rien.
Kanada'li, Avustralayali, farketmez.
Tout ça, c'est pareil.
Yaptığın ne kadar kötü olursa olsun farketmez. İşte buradasın Jeremiah. Ve burada kalacaksın.
C'est ici que tu es Jeremiah, et tu vas y rester.
- Benim için farketmez.
- Ça ne me dérange pas.
Yarın sönüp gidebiliriz ve kimse farketmez.
On pourrait être balayé demain, personne ne s'en apercevrait.
- Anlamıyorsun, Steve. Bu hiç farketmez.
Ce que vous ne comprenez pas, Steve, c'est qu'on s'en moque.
Farketmez.
Oui. Tant pis.
- Farketmez.
- Peu importe.
Ölü veya diri, farketmez.
Vivante ou non, peu importe.
Kimse farketmez!
Personne ne va le remarquer!
Rahibe de olsa farketmez.
Je me fous qu'elle soit nonne.
Bak, farketmez. Ben iblisim.
Bon, j'admets, je suis un démon.
Hangi tarafta olduğu farketmez ki.
On peut la mettre n'importe où.
D'Argo'nun gelip gelmemesi farketmez, Biz geri döner...
Même sans D'Argo, on reviendra le chercher!
Yaşarken kaltağın teki olsa da farketmez, şimdi ölü ve sen onun hayatını alan bir kaltaksın.
Même si c'était une salope, elle est morte. Tu es la salope qui ne l'égalera jamais.
Farketmez Ben başlıyorum.
Ça n'a pas d'importance. Je vais commencer.
Farketmez, sen gelmiyorsun.
- Peu importe, tu n'y vas pas.
Aslında umut dolu olman farketmez çünkü bu güzel, sihirli ilişki asla senin başına gelmeyecek.
Sauf que c'est encore pire, car cette relation magique n'arrive qu'aux autres.
Biliyorum ama onlar senin arkadaşların ve tek başına gidersen de farketmez.
Je sais, mais ce sont tes amies. Elles seront contentes de te voir.
- Farketmez.
- ça ne fait rien.
- Hayır. - Bana farketmez.
- ça me va.
Sadece devam et. - Anlamıyor musun? Sana yardım edip etmemem farketmez.
Tu ne vois pas que ça ne changera rien.
Gercek olup olmamasi farketmez.
Qu'importe que ce soit vrai ou pas.
Kızı ölü yada diri götürsek farketmez.
On est payés de toute façon!
Ama artık farketmez.
Mais ça fait rien.
Farketmez... Fark - et - mez!
Ca fait rien...
"Farketmez, onda bir'Old Henry'var. Şansımı denemek zorundayım"
" Des Dragibus. je prends le risque Des bonbons!
artık farketmez heralde, di mi?
Quelle importance, maintenant?
- Farketmez.
- Comme tu veux.
Red bunu hayatta farketmez.
Red ne verra jamais ça. Red voit tout.
- Canlı veya ölü, farketmez. O Roma'nın yolunun dışında.
Peu importe.
Ama farketmez.
- NON.
Artık farketmez zaten.
C'est pas grave.
Anlatmalıydım. Ama farketmez.
C'est rien...