Goreviniz перевод на французский
787 параллельный перевод
" Gelin, zavallı O-Take-San'a yardım etmek en azından göreviniz.
"Venez, c'est votre devoir d'aider cette pauvre O-Take-San!"
Göreviniz, bayanlar baylar ; zanlının suçlu mu yoksa suçsuz mu olduğunu saptamak.
Votre tâche consistera à déterminer si elle est coupable.
Eğer savunmanın doğruları sunduğuna ikna olduysanız, zanlıyı serbest bırakmanız sizin göreviniz olmuştur.
Si vous avez été convaincus par les arguments de la défense, il est de votre devoir de faire libérer l'accusée.
Bu sizin göreviniz.
Ce mariage est pour vous un devoir.
Bir vatandaş olarak bu sizin göreviniz. - Geldiğiniz için teşekkürler.
Navré de vous dire que je ne crois mot de votre histoire.
Sizin... Bir tıp uzmanı olarak bu sizin göreviniz.
En tant que membre du corps médical, vous êtes tenu d'agir.
En modern cihazlar emrinize amade. - Bu sizin göreviniz.
- C'est votre devoir.
Göreviniz yemek ve yakıt getirmek.
Ramenez des vivres et du carburant.
Göreviniz olduğunu düşündüğünüz şeyden elbette cayamazsınız.
Je comprends votre hâte... pour ce que vous croyez être votre devoir.
Göreviniz için biraz alçaktan uçmanız gerektiği takdirde en alçak irtifada uçmanız mümkündür.
La tâche qui vous sera confiée nécessitera du vol à basse altitude, alors pour ce vol, vous pourrez voler en rase-mottes.
Bunu bana söylemek sizin göreviniz.
C'est votre devoir de me le dire.
Bu sizin asli göreviniz.
C'est ton devoir!
Doğruların tek karar mercii sizlersiniz ve size verdiğim yetkilere dayanarak yegâne göreviniz sanığın suçunu ya da masumiyetini belirlemektir.
Vous êtes les seuls juges des faits et je vous rappelle qu'il est de votre devoir de juger de la culpabilité ou de l'innocence de l'accusé.
Yeniden şu anda ve gelecekte yaşamak kendinize, başkalarına ve hatta Henry'e karşı göreviniz.
Il est de votre devoir envers vous-même, envers les autres et même envers Henry... de vous remettre à vivre.
Bu son göreviniz.
Votre dernière patrouille. Et c'est de ma faute!
Chayenne'de huzuru sağlamak sizin göreviniz. Bunu hatırlatmaya geldik.
Nous vous rappelons qu'il est de votre devoir de maintenir l'ordre à Cayenne.
Siz bir makinistsiniz değil mi, yani madendeki göreviniz buydu değil miydi?
Vous êtes mécanicien? Vous teniez ce poste à la mine?
Bir göreviniz var kaptan :
On vous a confié une mission.
Umarım bu duruşmanın amacının olayın gerçek yüzünün aydınlatılması olduğunu anlıyorsunuzdur, Bayan Gilvray. Ve memur Garwood'un görevini ifa ederken bir hata yaptığını düşünüyorsanız bunu belirtmek sizin göreviniz.
Comprenez bien, Mme Gilvray, que notre but est de connaître toute la vérité et que si vous croyez à une irrégularité de M. Garwood, vous devez nous en faire part.
General Kaltenbrunner'in, diplomatik göreviniz açısından uygun olduğunu düşündükleri daha sonra size iletilecek.
Ceux qui sont pertinents à votre mission diplomatiques vous seront alors transmis.
Size söylüyorum, bir insan olarak göreviniz yaşamdan zevk almaktır.
C'est ce qui m'impressionne.
- Bir göreviniz var Majesteleri.
Votre devoir, Majesté...
Yeni göreviniz, özel olarak beni iltifatlara boğmanızı gerektirmiyor.
Vous n'êtes pas obligé d'être aimable en privé.
Onur duydum efendim. Göreviniz nedir?
Votre visite nous honore, Seigneur.
Göreviniz oldukça basit gibi görünüyor.
Un emprunt de ce genre me semble plus aisé à conclure!
Ama bu gizlilik ve..... göreviniz arasında bir uyuşmazlık var.
N'y a-t-il pas quelque contradiction entre... cette dissimulation... et votre vocation?
Göreviniz, sunulan tüm kanıtları dikkatle incelemek..... ve sanığın suçunun sabit olup olmadığını belirlemek.
Vous examinerez les preuves qui vous ont été fournies et déterminerez si les charges sont fondées.
Göreviniz Juarista topraklarını bir arabayla...
Notre priorité est qu'un carrosse traverse le territoire des Juaristes,
Anlaşılan aktif bir göreviniz var.
Vous avez l'air d'etre en service actif.
Binbaşı Spaatz, Şu an ordudaki göreviniz nedir?
Commandant Spaatz, quelle est votre affectation?
- Bu sizin göreviniz prensim.
Tel est ton devoir, prince.
Buradaki göreviniz doktorluk yapmak.
Vous avez été envoyé ici comme docteur.
Sizce göreviniz değil mi? Bizi vursunlar mı?
Les laisserez-vous nous massacrer?
Dün sabah Pasifik'ten gelen bir sinyal Force 316'daki göreviniz için geçici transferinize izni verdi.
Nous avons reçu un message du Q.G. de la zone Pacifique... autorisant votre transfert temporaire au sein du Corps 31 6.
Üç milyon kilometre karelik bilinmeyen bir dünya ama sizin göreviniz onu daha az bilinmeyen yapmak.
13 millions de kilomètres carrés de terra incognita, Votre travail est de la rendre un peu moins incognita,
Sizin göreviniz, kanıtları inceledikten sonra gerçekten suçsuz olup olmadığına karar vermek.
Il vous revient de dire après les témoignages s'il est coupable ou non.
Herhalde ortaya çıkıp elinizdeki kayıtları mahkemeye vermenin göreviniz olduğunu biliyorsunuzdur.
Il est de votre devoir de donner tout nouvel élément.
Yo, göreviniz gereği yapıyordunuz.
- Il dit ne rien comprendre.
Sizin göreviniz bana hizmet etmek, bana akıl öğretmek değil!
Votre rôle d'esclave est non d'enseigner mais de servir.
Yanıtları bulmak sizin göreviniz.
Votre tâche est d'essayer de les trouver.
Prenses olmak kolay bir şey değil, ama bir göreviniz var.
Ce n'est pas facile d'être princesse, mais vous avez un devoir.
Yaptığınızdan şikayetçi olmayacağım. Bunu göreviniz olarak görüyorsunuz. O yüzden yaptınız.
Je ne suis pas ici pour me plaindre... c'était votre devoir comme vous l'interprétez, et vous l'avez fait.
Bir keresinde bana bir kadın olmanın ağırlığını taşıyamadığınızı,... size bir Kraliçe olduğunuzun hatırlatılmasını istemediğinizi,... ama ilgilenmeniz gereken tek şeyin göreviniz olduğunu bildiğinizi söylemiştiniz.
Un jour, tu m "as dit que tu ne pouvais te permettre d" être femme, que tu devais toujours te rappeler que tu étais reine, et que ton seul amour, ta seule pensée étaient tes obligations.
- Tamam. Bu sizin göreviniz.
C'est votre devoir.
Ama ilk göreviniz krater hakkında bilgi getirmek.
Mais votre mission est de ramener des informations sur le cratère.
Anlıyorum bu sizin göreviniz ama...
Moi je bosse.
Bu geceki göreviniz stratejik.
Votre mission est stratégique.
- Göreviniz neydi?
- Qu'y faisiez-vous?
Kumandan olarak göreviniz adamlarınızla birlikte ilerlemek. Barbarların sizi zayıf görüp, saldırmalarına ikna edilene dek ormanın iyice derinliklerine gireceksiniz.
Vous conduirez vos troupes de plus en plus loin dans la forêt, jusqu'à ce que les Barbares jugent bon d'attaquer.
Avukat, göreviniz ciddi.
Représentant de la défense, votre tâche est grave.
Roma'ya kadar göreviniz bu.
Continuez surveillance.
göreviniz 18
görev 62
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevin 17
görevim 43
görevimiz 59
görev çağırıyor 20
görevdeyim 28
görev 62
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevin 17
görevim 43
görevimiz 59
görev çağırıyor 20
görevdeyim 28