Hain перевод на французский
3,307 параллельный перевод
Bir hain ve teröristsin. Şimdi bunun bedelini ödeme vakti.
Vous êtes un traitre, et un terroriste, et maintenant il est temps de payer pour ça.
Hain seni!
Traître!
- Belli ki ortada bir hain var.
Maintenant, écoutez. Il y avait visiblement un traître.
- Hain pislikler sizi!
- Vous êtes des petites merdes ingrates!
Andy'nin babası Lenny oluyor... Bütün saçmalıklarıyla birlikte, o hain yakıştırmalarıyla...
le père d'Andy a été Lenny, avec toutes ses conneries, ses épithètes yiddish malveillants.
# O zamanlar kahramandı, artık bir hain #
♪ Le héros d'alors est maintenant le traître ♪
Bir hain olarak düşünülmekten mi?
D'être vue comme un traître?
Acımasız ve hain.
Heathcliff : Vous m'avez montré combien vous avez été cruelle et malhonnête.
Ben bir hain değilim, fakat oğlumu bulacağım.
Je ne suis pas un traître, mais je vais trouver mon fils.
Ortega benim bir hain olduğumu ve Paul'la birlikte çalıştığımı düşünüyor.
Ortega pense que je suis un traitre et que je travaille avec Paul.
- Doktor Clarkson'a hain dediğin doğru mu?
Avez-vous traité le docteur Clarkson de traître? Certainement pas?
- İnsan hain ilan edilmeden de farklı olmayı seçebilmeli.
- Un homme peut choisir la différence sans être un traître.
Buradaki hain kim William?
Qui est le traître ici, William?
Hain olduğu gün bir Denizci olmayı bıraktı.
Ce n'est plus un marine, c'est un traître.
Ulusunun yüz karasısın, Çavuş Nicholas Brody. Bir hain ve teröristsin.
Tu es une honte pour ton pays, un traître et un terroriste.
Eşitlikçiler kimdir ve maskenin arkasındaki gizemli adam kahramanımız için nasıl hain bir plan yapmış?
Qui sont les égalistes? Et quel plan malfaisant le mystérieux masque prépare pour nos héros?
ancak torunlarımın hayranlık duyduğu bir adamı seçmek... Bu biraz hain olmaya değer, değil mi?
Il n'y a pas beaucoup de choses dans la vie que je prends plus au sérieux que le football mais élire un homme pour qui mes petits enfants auront du respect bien, ça vaut le coup d'être un peu traitre non?
Ne oldu da hain olmaya karar verdin?
Qu'est-ce qui t'as décidé à te rebeller?
Ve yakında, bu hain de ölecek.
Et bientôt, ce renégat le sera aussi.
Bu hain, Tron, her kimse, bir çok soruna sebep oluyor.
Le renégat, Tron, qui qu'il soit, il a causé beaucoup de problèmes.
Bu sefer kaçacak hiç bir yerin yok, hain.
Nulle part où fuir cette fois, renégat.
Görevin sona erdi, hain!
Permission de monter à bord, renégat!
Bay Rhode Nina Sharp'ın bir hain olduğunu öğrendik.
M. Rhode, on a découvert que Nina Sharp est une traître.
Ülkede istediğim makam için aday olabilirim o 4359 oyun hiçbir anlamı yok artık. Ve elimde değil, durmadan düşünüyorum hain karım bana ne harika bir lütufta bulunmuş diye.
Je peux me présenter dans n'importe quel bureau du pays, et ces 4,359 votes ne veulent absolument rien dire, et je ne peux m'empêcher de penser, quel merveilleux cadeau mon infidèle de femme m'a donné.
Onun bir hain olduğunu düşünüyor musunuz?
Pensez-vous que c'est un traitre?
Hadi gelin de yüzüme karşı hain deyin bana, sizi yalancılar.
! Venez ici et traitez-moi de traître en face, espèce de menteurs!
Artık bu hain eylemin bir parçası olmak istemeyen herkes..... şimdi öne çıksın.
Quiconque ne souhaite plus participer à cet acte de trahison fait un pas.
Başbakan karısını kaybetmenin suçunu başkalarının üstüne atan,.. ... hain bir personelin şantajına asla boyun eğmez.
Il ne se laisserait jamais commander par un fonctionnaire déloyal qui s'attaque aux autres parce qu'il ne sait pas garder sa femme.
20 yıl önce, ilk kocan hakkında yazdığım kitap onu işini bilen bir hain olarak tarif ediyordu gerçekte ise o masum bir adamdı.
Il y a vingt ans, un livre que j'ai écrit sur votre premier mari le décrivait comme un méchant calculateur quand en fait, il était un homme innocent...
Gemimdeki hain kim?
Qui est le traite de mon navire?
Hain Langley'le haberleşiyor olmalı.
le traître doit être en contact avec Langley. Comment?
Ancak şu anda, hemen burada, gemimde bizi ölümcül bir zayıflığa sokan bir hain var.
Mais ici et maintenant, il y a un traitre sur mon navire qui nous a mis en position de faiblesse.
Hain oldum mu?
être le traître?
Bir hain için de aynısı geçerli.
La meme chose qu'avec un traître.
Ama oğlu bir hain.
Et son fils est un traître.
Onlar birer hain, açık ve net.
Ce sont des traitres, purement et simplement.
Tanrının yarattığı en vefasız ve hain yaratıklar.
La plus déloyale, infidèle créature que Dieu a créé.
İçimizde bir hain var.
On a un traître ici.
Yani hazır Keith yoldan çekilmişken işini yeniden kurabilir ve bu sefer kârı hain bir erkek arkadaşla bölüşmek zorunda kalmazdın.
Je veux dire, avec Keith hors jeu, vous pouvez remonter une affaire, et cette fois sans avoir à partager les bénéfices avec un petit copain qui vous trompe.
Herkes ve her şey o hain orospu için!
Tout va à cette salope!
Lee Kang To, o hain senmişsin.
c'était toi...
Hain!
Traître!
Hain Vincent.
Vincent? Ce sale traître?
Son olarak da Jay tabii. Kendini beğenmiş, iki yüzlü, amcık hain.
Ce qui nous amène à Jay, cette petite salope hypocrite qui nous donne des leçons.
- Kapa çeneni hain.
Ta gueule, traitre.
Büroda, Luger'e bilgi sızdıran bir hain olduğunu düşünüyorum.
Je suis persuadé qu'un traître au sein du Bureau fournit des informations à Luger.
1789 yılında, Dr. Joseph Guillotin, Tobias Schmidt'i işe aldı. Görevi, suçluların cansız bedenlerinden hain kafalarını ayıracak bir makinenin ilk örneğini inşa etmekti.
En 1789, le docteur Joseph Guillotin engagea Tobias Schmidt afin de créer le prototype d'une machine de mort permettant de trancher net les têtes des criminels les plus perfides.
" Hain...
" Insidieux...
S01E02 - "HAİN" Bölüm 2
1x03
Hain piç kuruları.
Il lui en manque deux.
Seni hain köpek!
Sale traître!