Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ H ] / Havada

Havada перевод на французский

4,481 параллельный перевод
Yüzlerce kilometre havada bir uçağın kanadına bağlanmış bir toprak bükücüyüm, yani hayır.
Je suis un maître de la terre attaché à une aile d'avion à cent mètres au-dessus du sol, donc non.
Yüzlerce kilometre havada bir uçağın kanadına bağlanmış bir toprak bükücüyüm, yani hayır.
Je suis un maître de la terre sanglé dans le vent à un avion à des centaines de mètres dans les airs, alors non.
# Bulutsuz havada bile yağmur yağdırabilir #
Elle peut provoquer une averse, sans nuages.
Eli havada bırakma.
Me laisse pas toute seule.
Gördün mü? Hep aynı sıcaklıkta kalıyor. Hem sıcak havada hem soğuk havada aynı.
Elle reste à cette température, que ça soit chaud ou froid.
'Havada ki kara bulutlar'
♪ Dark clouds overhead
Sıcak havada buz neden erir öğrenmek isterim
Je découvrirais Ce qui arrive à l'eau solide Quand elle se réchauffe
Bu havada Arendelle'e dönemem.
Je ne peux pas retourner à Arendelle avec ce froid.
Dileği havada döndüremezsin.
Tu peux pas changer un souhait.
- Havada aşk kokusu var, değil mi?
Il y a de l'amour dans l'air, hein? Oui!
Havada bir şeyin kokusu var.
Quelque chose est dans l'air.
HAVADA AŞK VAR
That you and I could never be
Bu maymun kostümünden kurtulup şömine başında Breaking Bad'i izlemek mi? Şaka mı ediyorsun? Bu havada mı?
Par ce temps, tu veux rire?
ve birçok da el havada bu yüzden...
et beaucoup d'autres mains sont levées, alors...
Ve havada helikopter.
Et hélicoptère dans l'air.
Lincoln'ün yatak odasındaki halıya düşmeden önce sperminin havada ahenkle dans edişini izledim.
J'ai vu son jet faire une arche gluante de St. Louis dans l'air avant d'atterrir tranquillement sur le tapis de la chambre de Lincoln.
" Aşk havada.
" Il y a de l'amour dans l'air.
Araba ilerlerken o kuşun yaklaşık 4 karış havada durduğunu fark ettim.
On avançait, et j'ai remarqué que cet oiseau.. ... était posé, immobile, à 1m du sol.
Fakat bu domuz şişmanlatılıp kesildiğinde ve açık havada kür edildiğinde başka bir domuzdan üstün müdür?
Mais est-ce que le porc, une fois engraissé, abattu et fumé, est vraiment supérieur à tout autre cochon?
Açık havada olmak harika.
Les grands espaces.
Ama havada o kadar çok koku vardı ki..
Mais il y avait trop d'odeurs
* Büyük coşku içindeyim, dalgalanıyorum havada *
♪ l'm floating around in ecstasy, so... ♪
♪ O daima havada, ama o asla uçmaz ♪
He always in the air, but he never fly coach
* Ve yumruklar havada uçtu, sandalyeler ikiye ayrıldı *
♪ And then the punches flew ♪ and chairs were smashed in two ♪
* Bombalar havada patlatıyor *
Les bombes explosent dans les airs...
Havada tam da mücadelenin başlangıcında kuş uçurtmamak üzere daha yükseğe doğru kaçardı.
Dès que le combat était sur le point de commencer... il accélérait pour aller plus haut dans les cieux. Spectateur au-dessus de tous.
Ama havada nasıl savaşılacağını öğretmek üzere plânlanmış bir tatbikat yoktu.
Cependant, nous n'avions pas l'occasion de nous entraîner au combat aérien.
Evet, haklısın, aklım başımda, ve onlar da adamı yemiyorlar. Ayaklarım havada ev evdeyim.
Oui, je suis pas là, j'ai pas mal à la tête, elles mangent pas ce type, je suis chez moi, peinard.
Havada çok fazla hayalet var.
Plein de fantômes dans l'air.
Şu kötü havada bekleyecek bir yere ihtiyacım var sadece.
Il me fallait un endroit sec où attendre plutôt que ce temps pourri.
Eller havada.
Les mains en l'air.
Şu anda havada bazı küçük şeyler var.
Um, les choses sont un peu compliquées en ce moment.
Havada mı karada mı bilmem, bulun onu!
Il est soit dans les airs, soit sous terre. Trouvez le!
Uçak geç kalktı ve saçma sapan bir sebep yüzünden havada daireler çizdik.
L'avion avait du retard Et tournait en rond pour je ne sais quelle raison
Havada kaptığı gibi parça parça etti.
Elles les attrapent dans l'air et les déchire.
Oğlanın burnu öyle havada ki suratına bir tokat atasım geliyor. Dikkat et.
Ce mec est si sûr de lui, j'ai juste envie de lui en coller une.
Düşmanlık kokusu var havada.
Pas d'amour perdu?
Eller havada kalsın.
Les mains en l'air.
Gerçekten çıkılacak aklı havada bir kıza mı benziyorum?
J'ai vraiment l'air d'une fille qui fixe des rencarts pour blaguer selon toi?
Mermilerin havada uçuştuğu yerlere girmekten ne zamandan sonra korkmuyorsunuz?
Quand arrêtez vous d'avoir peur de.. combattre la criminalité, l'embrasement des coups de feu?
- Balıklar. Balıkları havada tutuyorlardı, balinalar atlıyordu.
Ils tenaient un poisson et les orques sautaient vers lui.
Havada barış kokusu var.
La paix mondiale doit être juste au coin.
Açık havada şarj olmak gibisi yok.
Rien de mieux pour recharger les batteries que le grand plein air.
Geceyi açık havada geçirmekten korkuyordum.
Je craignais de devoir dormir à la belle étoile.
Bir insanın hayatı söz konusu olunca biraz havada bir söz kalıyor.
Mauvais argument quand la vie d'un gars est en danger.
Adli Tıb'bın yüzden fazla parmak izi havada kalıyor açık evdeki kalabalığın çoğunluğu belirlenemedi....... ama çok daha samimi yerler olan üç yerde bulundu.
La police scientifique a relevé une centaine d'empreintes, la plupart inconnus provenant de la journée porte ouverte, mais ils en ont trouvé trois jeux dans des endroits plus privés.
Kurşunlar havada uçuştu. Herifin vurulduğunu gördüm, ve koştum.
Coups de feu tires, le gars a été touché et j'ai fuis.
Kurşunlar havada uçuşana kadar ne olduğunu bilmiyordum.
Je ne savais pas ce qu'il se passait, jusqu'aux coups de feu.
Yaşamak istiyorsan ellerin havada dizlerinin üzerine çök
Vous voulez vivre, mettez vos mains en l'air, mettez-vous à genoux!
Havada
Dans le bateau.
- Havada kokusu var.
Quelque chose dans l'air.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]