Kahvaltı mı перевод на французский
3,097 параллельный перевод
Kahvaltı ağacı olmadan kahvaltı mı olur?
C'est pas un petit-déj sans l'arbre!
Yarın gitmeden önce sana kahvaltı hazırlayacağım.
Je vais te faire à déjeuner avant que tu partes demain.
... Dediki, uh, beni davet ediyormuş bir nezaket kahvaltısı denen şeye.
Il m'invite à un truc intitulé "brunch de courtoisie".
Hadi gel sana kahvaltı da alayım.
Allez, je vais aussi te prendre un petit déjeuner.
Kahvaltı hazırlatayım mı?
Vous voulez que je vous commande le petit déjeuner?
Sabah sana kahvaltı hazırlayacağım.
Je vais fairais le petit déjeuner plus tard.
- Bıyığınızı kahvaltıdan önce mi sonra mı kesiyorsunuz?
- La barbe vous la faites avant ou après le petit déjeuner?
Kahvaltı yapmadım ve akşam yemeği de yemedim!
J'ai raté le petit déjeuner... Et le Diner! Et regarde ça!
Üzgünüm, kahvaltı yapmadım.
Désolé, j'ai raté le déjeuner.
En azından kahvaltı yapıp biraz takılamaz mıyız?
On pourrait petit-déjeuner au moins. Traîner ensemble.
Hadi bakalım yakışıklı, seni kahvaltıya götüreceğim.
Allez viens, beau gosse, Je t'emmène prendre le petit dej
En güzel bademler orada, ne yediğimi biliyorlar. İçeri girdiğimde kahvaltım masama gelmiş oluyor.
Ils ont les meilleures amandes, je sais quoi demander, je rentre... et la nourriture est déjà sur la table.
Karım bunu izlerse bana efsane bir kahvaltı hazırlar.
Si ma femme a vu ça, elle va encore me mettre au régime.
Hadi gidip kahvaltı yapalım.
On déjeune?
Gidip kahvaltı yapalım.
Laissez tomber, allons prendre le petit déjeuner.
Şimdi, bu bayana bir kahvaltı ısmarlamaya ne dersin?
Tu m'offres le petit-déjeuner?
Bu sabah aile kahvaltısı var sanıyordum.
On m'a parlé d'un petit-déjeuner.
William'la birlikte kahvaltı ettiğini söylediğini sanıyordum.
Je pensais que tu m'avais dit qu'ils déjeunaient avec William.
Dorota, bana kahvaltı getirmek zorunda değildin.
Oh Dorota, tu n'étais pas obligée de m'apporter mon déjeuner
Kahvaltımı yaparım. Mikrodalgada ısıtılmış bir sandviçten oluşur.
Je me fais à déjeuner, qui consiste en un sandwich réchauffé au micro-ondes.
İçeri gel. Sana kahvaltı hazırlayayım.
- Entre, petit-déjeuner.
Daha kahvaltımı bitirmedim.
J'ai pas fini mon petit déjeuner.
Babama kahvaltı hazırladım her zamanki gibi.
Je prépare le petit déjeuner de mon père. - -- Comme chaque jour.
- Gidip bir bakalım. Kahvaltı falan hazırlamak ister misin? Hayır, hayır.
On va prendre un petit déjeuner?
Şimdi... bana müsaade edersen Blair, Beatrice ile olan kahvaltısını paketliyordur.
Maintenant... Si tu veux bien m'excuser, Blair doit terminer son déjeuner avec Béatrice.
Ben biraz kahvaltılık alacağım.
Je vais prendre mon petit déj'.
Bana kahvaltı ısmarlayarak, arkada yatağa atmaya çalışıyorsun.
- Tiens donc, on m'offre un petit-déjeuner pour me faire revenir. Dommage que je sois déjà pris.
Ben de özel bir kahvaltı hazırlayayım dedim.
Allors j'ai de décidé de préparer le petit-déjeuner.
Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama ailecek kahvaltıyı özlemeye başladım.
J'aurais jamais pensé dire ça, mais je commence à regretter que nous ne soyons pas réunis pour les repas.
Bana kahvaltıyla süpriz yaptığında Kovulmuştum, ama gizlice baktım ve onlar tamamen çikolata parçacıklı pancakelermiş.
Il est en train de me préparer un petit-déjeuner-surprise, mais j'ai aperçu des crêpes.
Bütün Seksi Kahvaltı Olayınıza Üçüncü Tekerlek Olarak mı?
Et tenir la chandelle?
Sanırım bu kahvaltı menüsü. Gerçi emin değilim.
C'est le menu du petit-déjeuner?
Uçağım 7'de kalkacak yarın kahvaltıda görüşürüz.
Mon vol est confirmé pour 7 : 00 Donc je te verrais pour le petit déjeuner demain
Gözlemci olmadığımı biliyorsun ama kulak misafiri olmaktan da kendimi alıkoyamadım. John'un çay ve reçelli tost yediği hafif bir kahvaltıdan sonra yere düşmesi gibi gözüküyor.
- Par un pur hasard, j'ai entendu dire dans le vestibule, que John serait mort après avoir pris un petit déjeuner léger, thé et toasts à la marmelade de kumquats.
Kahvaltıdan sonra yere düştüğü gibi bir gerçek var Bayan Andrews'in anladığı kadarıyla yuttuğu bir şey var mıymış?
Et les faits ayant eu lieu après le petit déjeuner, il pourrait s'agir d'une substance qu'il aurait ingérée.
En sevdiğim kahvaltı bankımı parktan kaldırmışlar.
On a enlevé le banc du parc où je prenais mon petit-déjeuner.
Kahvaltı yapalım mı?
Puis-je vous offrir le petit-déjeuner?
Sadece ona kahvaltı hazırladım.
Je lui ai seulement préparé un petit déjeuner.
Sanırım benimle bir kahvaltı etmek için vaktin yoktur.
Tu es trop occupé pour petit déjeuner avec moi.
Kahvaltı yapalım.
On peut attraper notre petit déjeuner.
Ve sizin onurunuza, kamyonum için yeni bir kahvaltı sandviçi yarattım.
Un sandwich petit-déjeuner pour mon camion.
Kahvaltıyı ben hazırlarım.
Je vais préparer le petit-déjeuner.
Kahvaltı yapacağım
Je vais faire le petit-dejeuner.
Yarın da, kitabıma yardım eden papazla kahvaltıda olacağız.
Demain, petit-déjeuner avec le recteur qui m'avait aidé pour mon livre.
Bana kahvaltı ısmarlayacağını ve el sıkışacağımımızı mı?
Que vous m'auriez acheté avec un brunch en échange d'un assassin et qu'après on se serait serré les mains? Non.
Kahvaltı yaptın mı?
- Tu as mangé?
Sana kahvaltı hazırladım.
J'ai préparé le petit-déj.
Sana kahvaltı ısmarlarım.
Reste dans le coin, je t'achèterai à déjeuner.
Kahvaltı hazırladım.
J'ai fait le petit-déjeuner.
Sana kahvaltı hazırladım.
Je t'ai fait ton petit dej
Jason, kahvaltıda en sevdiğin şeyi yaptım...
Jason, c'est ton déjeuner préféré.