Kalkıyorum перевод на французский
465 параллельный перевод
- Hayır, hayır ben kalkıyorum.
Non, je me lève.
Biliyor musun, kimi zaman sabahları kalkıyorum onun yüzüne bakınca benim de ödüm kopuyor.
II en fait le matin qui me font peur.
İzin verirseniz.. .. ben artık kalkıyorum. Gençleri baş başa bıraksam iyi olur.
Si vous n'y voyez pas d'inconvénient, je vais vous laisser parler de ce dont parlent les jeunes.
Kalkıyorum ve beklediğim otobüs en kısa zamanda kornasını öttürüyor.
Je pars dès que le bus que j'attends klaxonne avec son klaxon.
Sabah kalkıyorum, sonra bir bakmışım yatma vakti gelmiş.
Je me lève et soudain c'est le soir.
Hayır, kalkıyorum.
Non, je vais me lever.
Burada olmayacağım. Kalkıyorum.
Alors, je me lèverai et je sortirai.
Yemin ederim kalkıyorum. Giyiniyorum. Yemin etmezsen gidiyorum.
Sinon, je te jure que je m'habille et que je sors.
Bir şekilde yataktan kalkıyorum, dışarıda ay ışı var. Pencereden dışarı atlayıp yere düşüyorum ve en yakındaki meyve bahçesinin sık otları arasına saklanıyorum.
Je sors de mon lit, la lune brille, je saute par la fenêtre, et je vais me cacher derrière le verger.
Tamam kalkıyorum.
- D'accord.
Sabah kalkıyorum.
Je me réveille le matin.
Hayır, rahatsız etmiyorsunuz. Erken kalkıyorum.
Non, vous ne me dérangez pas, je suis un matinal.
Tamam, kalkıyorum.
Allez... Oui, tout de suite.
Sonra kalkıyorum bu odaya geliyorum.
Je me lève et arrive jusqu'ici.
Bir tek ben mi erken kalkıyorum yani?
Moi, je travaille l'après-midi.
Eğer yapmazsam 3-4 kez kalkıyorum, ve o zaman dondurucu yere, koridorun sonuna gitmek zorundasın.
Mais si je ne l'ai pas, je me lève trois ou quatre fois et il faut traverser tout le couloir dans le froid.
ve kalkıyorum, yataktan kalkmak için çok iyi bir nedenim oluyor, taki, hatırlayana kadar.
Et je saute hors du lit! J'ai une bonne raison pour me lever. Puis je me souviens.
Ben kalkıyorum.
Je me lève.
Pek iyi hissetmiyorum, kalkıyorum izninizle.
- Je vais me retirer.
Önemli değil, Kalkıyorum.
C'est bon, je partais.
Ayağa kalkıyorum, ve size doğru uçuyorum.
Puis je me levais et je flottais vers vous.
Kalkıyorum.
Je me lève.
Ben biraz kalkıyorum, etlere bakacağım.
Je vous laisse un moment, je vais m'occuper du gigot.
Dostum ben kalkıyorum.
Il faut que je m'en aille.
Bakımın gerçek anlamı ben yetiştiriyorum, sabahları ben kalkıyorum demektir.
Ce que ça veut vraiment dire, c'est : Je l'éléve. Je me léve le matin.
Zaten kalkıyorum yumurta var, sütü de yan komşudan çalıyorum.
Je suis debout... j'ai des œufs ici et je vole le lait des voisins.
- Edie, kes şunu. Şimdi kalkıyorum. Güle güle.
Edie, arrête, je vais sortir!
- Ben mi? Seni uyarıyorum, sakın beni bırakmaya kalkışma!
Je te préviens, je te conseille pas de me quitter!
İntihara kalkıştığında niye hor görüp, yapmayınca gururlanamıyorum?
Pourquoi ne suis-je pas capable de sourire quand il tente de se tuer?
Oh, Matthews, Sanıyorum ki... Leydi hazretleri kalkıyorlar. Eşlik eder misin?
- Oh, Matthews, je crois que madame voudrait être accompagnée à sa voiture.
Kalkış yapamıyorum! Yükümüz fazla!
Impossible de décoller.
Seni uyarıyorum, sakın bir şeye kalkışma.
Je te préviens... n'essaie pas d'en profiter.
Yoldan aç bir serseriyi içeri alıyorum. Sırtımı döner dönmez, beni soymaya kalkıyor.
J'embauche un clochard... et dès que j'ai le dos tourné, il file avec mes affaires!
Kalkıp böyle bir işe karışıyorum.
Et je vais me mêler de ce truc-là.
Kim oluyorum da, Angela ile evlenmeye kalkışıyorum?
Qui suis-je pour vouloir épouser Angela?
- Kalk şuradan! - Kalkmıyorum.
- C'est pas une charrette à bœufs!
Ayağa kalkıp dışarı çıkışını hayal meyal hatırlıyorum.
J'ai vaguement le souvenir qu'il s'est levé pour sortir.
Bazı kızların neden böyle bir işe kalkıştıklarını anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum.
Pourquoi ai-je choisi ce métier?
Sanıyorum bu sizin kalkınma dediğiniz şey oluyor, değil mi
Vous appelez ça le "progrès"?
Daha ne istiyorsun? Sabahın köründe kalkıp bütün işleri yapıyorum sana ne yapacağını söylüyorum.
Tu imagines une vieille sorcière à ma place... voulant tout diriger?
3 Eylül olduğunu hatırlıyorum çünkü tren okuldan bir hafta önce kalkıyordu, ben de Colorado'ya gidip, Pike Tepesine dırmandım.
C'était le 3 septembre, je suis arrivé une semaine avant la rentrée, alors je "suis" escaladé Pike's Peak.
Varsh'ın bile cinayete kalkışacağını sanmıyorum.
Je ne pense pas que Varsh tenterait de me tuer.
Soyguna kalkışacak tek çete biziz Endişeye gerek olacağını sanmıyorum
Il semble qu'on soit les seuls sur cette affaire.
Kocan olarak sana yalvarıyorum, lütfen ayağa kalk.
- Je te supplie de te lever.
- Kalkıyorum. - Neden yemeği hep geç yiyoruz?
Je vais me lever.
Evet, ama Lara Florakis'in ölümü bu dolarlarla bağlantılıysa şimdi Cleo Dupont'u neden öldürmeye kalkıştılar anlamıyorum.
Mais si la mort de Lara Florakis est liée au million de dollars, je ne comprends pas l'agression de Cléo Dupont.
O devasa jetler nasıl inip kalkıyor hiç anlamıyorum.
Ces avions énormes, on se demande comment ils volent.
Sabah 4'de kalkıp eşek gibi çalışıyorum.
On se lève à 4 h du matin... on trime comme un mulet.
Öncelikle, sarhoşlarla uyumaktan hoşlanmıyorum. İkinci olarak, çok geç oldu ve yarın erken kalkıp işe gitmeliyim. Sen de öyle.
Je ne couche pas avec un ivrogne, il est affreusement tard et je travaille demain... et puis il faut arrêter de coucher ensemble tous les jours.
Sabah kalkınca etrafta kirli kül tablası görmeye dayanamıyorum.
Je ne voulais pas trouver les cendriers pleins demain matin.
Tekrarlıyorum, kalk.
Je répète : Décolle.