Karınız перевод на французский
9,908 параллельный перевод
Karınız, o sırada hamile miydi?
Votre femme était-elle enceinte à l'époque?
Karınız ne hissederdi?
Que pensez-vous que ça ferait à votre femme, hein?
Siz ve karınız hakkında.
Vous impliquant avec votre femme.
Sakladığınız karınızı ve ailenizi biliyor mu?
Est ce qu'elle sait au sujet de la femme et de la famille que vous garder secret?
- Karınız nasıl?
Comment va votre épouse?
- Karınız beni nazikçe yemeğe davet etti.
Votre femme a eu la gentillesse de m'inviter à dîner.
Bay Jarvis, bir zamanlar teori olan şey şimdiyse bir bomba, Karınız kusura bakmasın, ama akşam yemeğinin beklemesi lazım.
Jarvis, ce qui était avant une théorie est maintenant une bombe, donc mes excuses auprès de votre femme, mais le dîner devra attendre.
Karınızın arabasına da bunun gibi bir boya temizleyiciyle zarar verildi.
Et la voiture de votre femme a été vandalisée avec du nettoyant pour peinture, comme celui-ci.
Baklavanızın tadını çıkarın.
Et profitons de ce baklava.
Bayan Hayes, hazır Woody Allen ve Barbdra Streisand'ın yaptıklarını takdir etmenizden cesaretlenmişken kültüren Musevilik ile Yahudi İnancı'nı karıştırdığınızı düşünüyorum.
Mlle Hayes, bien que je sois ravi que vous appréciiez l'œuvre de Woody Allen et Barbra Streisand, vous avez confondu le judaïsme culturel et la vraie foi judaïque.
İkimiz için bir hayat hayal etmeye çalışıyor ancak çalkantılı bir denizde hiçbir çıkar yol olmaksızın sürüklendiğimi hissediyordum.
J'ai essayé de nous imaginer une vie à deux, mais je me sentais dériver, sans point d'attache dans une mer déchaînée.
- Tamam, masanın ayaklarını çıkarıp, ayırmamız lazım. - Daha fazla ters tepki ile, daha iyi sonuç.
Plus de réaction, meilleure récompense.
Onun karısına aşıktınız.
Tu étais amoureux de sa femme.
Evinizden zorla çıkarıldınız, kasabanın sıradan yaşamında yer alamadınız. Hainlik yapan adamın adını deniz çapası gibi arkanızda sürüklemek zorunda kalıyorsunuz.
Expulsée de chez vous et incapable de prendre part aux activités ordinaires en ville, par la trahison d'un homme dont vous devez traîner le nom comme un boulet.
Bu topraklardan tek bir karış daha alamayacaksınız.
Vous ne prendrez pas un pouce de plus de ce domaine.
Bu topraklardan tek bir karış daha alamayacaksınız.
Vous ne prendrez pas une seule autre parcelle de ce champ.
- Eğer aracımız bir tür suça karıştırsa, sorumlusu biz olmayız.
Si notre équipement a servi à commettre un acte criminel, - on n'est pas responsables...
Ama bulduğumuz zaman da karınlarını doyurmamız gerekecek.
Mais quand on le fera, il faudra bien les nourrir.
İstediğin zaman tatile çıkarız.
On peut prendre des vacances n'importe quand tu veux.
Sizi rahatsız etmek istemem ama bugün öğleden sonra karımla yemek veriyoruz. Oğlumuzun organlarını alanlar için. Kutlama mahiyetinde.
Oh, je ne veux pas vous déranger mais ma femme et moi allions faire un petit diner cet après-midi pour toutes les personnes qui ont reçu les organes de notre fils,
Philadelphia'dan dostlarımız Bay Fraizer'ın teklifine karşı kafanın karıştığını söyledi.
Notre ami de Phladelphie m'a dit que tu étais un peu confuse à propos de l'offre que Mr Frazier nous a faite plus tôt.
Sanırım karıştırdınız.
Oh, euh, je pense que vous devez faire erreur.
- İnancımızın bu nişanını kabul et, Tanrım ve bizi karanlıktan aydınlığa çıkar.
Acceptez ce gage de notre foi, mon Seigneur et guide nous dans les ténèbres.
Ben kızımı buradan çıkarırım, sen de diğer yarıyı alırsın.
Je sors ma fille d'ici, et vous avez l'autre moitié.
Arabadan çıkar mısınız, efendim?
Puis-je vous demander de sortir de votre voiture?
- Evet. Siz eski karısısınız.
Vrai.Tu es l'Ex-femme
Üçümüzün karışımını ortaya koyup devasa, lezzetli bir kremalı turta yaparız. Küçük çocuklar onu ham yapmak için bize zevkle para ödeyecektir.
Nous trois mélangeons nos ingrédients, faisant, genre, une gigantesque, délicieuse, tarte à la crème, un petit enfant la suçant et il nous paye pour le plaisir.
Beni içerden çıkarıp Angela'nın başını yaktığında tüm bu zırvaların altında senin hâlâ o eski Ghost olduğunu anladım, kardeşim.
Et quand tu m'as sorti de tôle et que t'avais cramé Angela je pensais que tu étais toujours le même vieux Ghost malgré toutes ces conneries, mon frère.
- Bodruma bir gelincik koymalısınız. Çünkü Charlie gelinciklerin, sıçanların ödünü bokuna karıştırdığını söylüyor. - Neden bahsediyorsun sen?
Vous devez mettre un furet dans la cave, parce que Charlie dit que les furets font peur aux rats.
Selam baba. Bu işe karışmamamızı söylediğini biliyorum ama başka bir adamın daha işin içinde olduğunu öğrendik.
Hé, papa, hé, je-je sais que tu nous as dit de rester en dehors de ça, mais on a découvert qu'il y avait un autre type.
Cinayete karıştığına dair nasıl bir kanıtınız var?
Quelle preuve, exactement, avez-vous qu'il est impliqué dans une affaire de meurtre?
Üzgünüm geçen yıl fazla etrafta yoktum. Ama karılarımızın bu kadar çok yakın arkadaş olması oldukça garip.
Je suis désolé de ne pas avoir été là l'an dernier, mais c'était bizarre avec nos femmes qui étaient de très bonnes amies.
Söylediklerimden anlamsız bir çıkarım yapıldığını düşünüyorum.
C'est une déformation injuste.
Bakar mısınız? Tüm bunlar karın bölgemde biraz hareketliliğe sebep oldu.
Vous savez... cette petite histoire m'a un peu détraqué.
Siz çocuklar ne haltlar karıştırdınız?
Vous avez fait quoi?
Kafanızın karışması normal.
Votre confusion est compréhensible.
Karım Marie anlayacağınız üzere ona özel durum diyor.
Ma femme Marie en fait une affaire personnelle.
Üç köşeli şapkalarınızı kafanızdan çıkarıp ezik kafalarınızı New Directions'a getirin.
Tu dois retirer ce chapeau à trois cornes de ton cul de perdants et rejoindre les New Directions!
Lütfen, Iütfen beni buradan çıkarır mısınız?
Je vous en prie, vous pouvez me faire sortir d'ici?
Philadelphia'dan dostlarımız Bay Frazier'ın teklifine karşı kafanın karıştığını söyledi.
Notre ami de Philadelphie m'a dit que tu étais perdue vis-à-vis de l'offre de M. Frazier.
Bağırsakların etrafındaki karın zarına zarar vermemeyi dikkate almalıyız.
Il faut aussi s'assurer de ne pas endommager le péritoine autour des intestins.
Molly'nin bazı davranış bozuklukları olduğunu ve bazı olaylara karıştığını biliyorum ama okulda yaşanan her olayda, onu suçlayamayız.
Molly a des problèmes de comportement et a participé à ce genre de choses... mais on ne peut pas l'accuser de tout ce qu'il se passe à l'école.
Buraya gelip eşyalarımı karıştırmaya hiçbir hakkınız yok.
Vous ne pouvez pas fouiller mes affaires.
Karın tokluğuna çalışanlara sorsanız iyi olur.
Peut-être devriez-vous demander à ceux qui vivent d'un salaire de misère.
Karım mükemmelliğin tanımı resmen, haksız mıyım?
Ma femme est parfaite, n'est-ce pas?
Yazıklar olsun sana kızım. Böyle dandik insanlara karışmışsın. Kendi kanından kimseler önceliğin olmalıydı.
Honte sur toi, ma fille... t'associer avec pareils gens quand ta propre chair devrait être ta priorité.
- Bugünkü gidişattan keyif almadığınızı çıkarıyorum?
Êtes-vous satisfaits des affaires menées aujourd'hui?
Tamam, peki, burada bir kız var bu yüzden gizlice arka kapıdan gitsen harika olur böylece o da utanmadan çıkar gider.
D'accord, il y a bien une femme ici, c'est pourquoi ce serait bien que tu partes par la porte de derrière pour qu'elle n'ait pas honte.
Sanırım beni başkasıyla karıştırdınız.
Vous me confondez avec quelqu'un d'autre.
Dik durun ve karın kaslarınızı kullanın!
Tenez-vous droit et engagez ces abdos!
- Sanırım biriyle karıştırdınız.
Je pense que vous vous trompez sur la personne.
karınız mı 21
karın 129
karin 119
karina 16
karın var mı 18
karın ağrısı 18
karın nerede 32
karıncalar 18
karın nasıl 41
karın mı 65
karın 129
karin 119
karina 16
karın var mı 18
karın ağrısı 18
karın nerede 32
karıncalar 18
karın nasıl 41
karın mı 65