Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ K ] / Karısık

Karısık перевод на французский

13,500 параллельный перевод
Güvenlik çok karışık, tamam mı?
Le logiciel est trop compliqué, OK?
Ajan Weller ile olan ilişkiniz, biraz karışık.
Votre relation avec l'agent Weller est compliquée.
Oldukça... Oldukça karışık.
c'est très... c'est très compliqué.
Karaciğeri sağlıklıymış ama görünüşe göre ölü kimlik kartlarında karışıklık olmuş ve Xavier'inki yer değiştirmiş.
Son foie allait bien, mais apparemment, il y a eu une confusion avec les étiquettes, et... Xavier a été perdu.
Tom Crenshaw karısını öldürmekten tutuklanınca kimsenin aklına Alberta'daki küçük kız gelmedi.
Quand Tom Crenshaw a été accusé d'avoir tué sa femme, personne n'a vérifié pour cette pauvre fille à Alberta.
Eski bir karışık kaset vardı. Mo ve Mo.
J'ai une vieille compilation ici, Mo et Mo,
Papo'yla Vücut Roketi Nat'le Esnek Akış ve Abby'le Karın Kası Sıkılaştırma.
Corps d'Enfer avec Papo, Flexion Facile avec Nat et Attaque d'Abdos avec Abby.
Kesin yine karın sıkılaştırma aletine saçını kaptırmıştır.
Il s'est sûrement coincé les cheveux dans la machine pour les abdos, encore une fois.
Karışıklık için çok özür dilerim ama Rose Line dergisi çekimlerin bu sabahmış.
Je suis sincèrement désolée pour la confusion, mais il se trouve que votre shooting pour le magasine Rose Line est en réalité ce matin.
Ama bunu okuduktan sonra anladık ki sen yangın çıkarınca, insanlar ölmüyor ortadan kayboluyorlar. Kaçıyorlar.
Mais après avoir lu ceci, on a réalisé que lorsque vous allumez un feu, les gens ne meurent pas... ils disparaissent, ils s'enfuient.
- Bu karışık.
- C'est compliqué.
Hayır, senle ilgili bir şey mi karışık?
Quelque chose avec toi es compliqué?
Pekâlâ. Kamyonetten aldığım alüminyumla karışık bu pas artık termit. - Çok güzel.
OK, cette rouille, combinée avec de l'aluminium donne de la thermite.
Karışık bir durum.
C'est compliqué.
Hadi bugün biraz karışık yapalım.
Mélangeons aujourd'hui.
Bu biraz karışık.
C'est... compliqué.
Karıştırdığımızda ısı ortaya çıkıyor.
Le compost crée de la chaleur.
Tek istediği karısını ve kızını öldüren adamdan intikam almaktı.
Il voulait se venger de l'homme qui a tué sa femme et sa fille.
Burası bana klostrofobik hissettiriyor. Biraz karışıklık içinde de.
Cet endroit me rend claustrophobe... et un peu méfiant.
Mineral seviyesini yükseltmek için ev yapımı atıştırmalık karışımı formüle ediyorum.
J'élabore un aliment maison pour lui apporter des minéraux.
Biraz karışık.
Un peu bordélique.
Karışık yani biraz.
C'est compliqué.
Veri ve düzen analiz edebilir ve o analizi karışık sorunları çözmede veya bağlantı kurmada kullanabilirim.
Je peux analyser des données et des schémas, et je peux utiliser cette analyse pour résoudre des problèmes complexes ou faire des liens.
İşler oldukça karışık.
Les choses sont... assez compliquées.
Ghoul ve vampir karışımı bir yaratık.
- Un quoi? Une créature ressemblant à un goule et à un vampire.
Yaşam değerleri stabil, nabız iyi, biraz kafası karışık.
Signe vitaux constant, la pulsation est bonne, un peu confus.
Cosmo'nun en iyi arkadaşlarından bazıları karışık cinsten.
Cosmo a des amis métis.
Karısı ve kızı bekleme odasında oturuyormuş, olayı gözleriyle görmüşler.
Sa femme et sa fille étaient assises dans la salle d'attente, elles ont vu tous ce qui s'est passé, en face d'elles.
Yol yaklaşık 1,5 saat. Karısı uyanmadan eve dönmeyi düşünmüştür.
C'est à une heure et demie, il pensait pouvoir rentrer avant le réveil de sa femme.
Karışık, ama ülke çapında farklı yollarla kara para aklıyorlar.
I-Il est compliqué, mais ils sont le blanchiment l'argent à travers un tas de différentes propriétés dans tout le pays.
Duyduğuma göre ortalık bir hayli karışmış.
J'ai entendu dire que c'était l'Ouest Sauvage là-bas.
Karışık yani.
Je veux dire, c'est compliqué.
Cevap veriyor, sonra ona karısının, ailesinin, köpeğinin artık her kimi varsa hepsinin başına silah dayandığını gösteriyorsun.
Il répond, et il à la caméra, il voit sa femme, sa famille, son chien, celui qui, avec des fusils à leur tête.
Haklısınız. Karışıklık olmalı.
En effet, ça doit être une erreur.
Bay Lahey ile ilk cinsel birlikteliğinizde karısının dördüncü evre yumurtalık kanseri olduğunu biliyor muydunuz?
Alors au moment de votre premier rapport sexuel avec M. Lahey saviez vous que sa femme venait d'être diagnostiquée d'un cancer des ovaires de stade 4?
Kızgın mısın, üzgün müsün, kafan mı karışık?
Est ce que tu es contrariée, énervée, perdue, ou...
Birini seçmek zorundaysam kafam karışık diyebiliriz.
Je suis perdue. Si je... Si je devais en choisir un.
Kar yağarsa yandık.
S'il neige, on a un problème.
Seni temize çıkarıp, Müdür'ü de feda etmeleri için bu konu üstünde karışıklık yaratarak zarar vermeliyiz.
On doit profiter de ça en causant tellement de dégâts à la Cabale qu'ils n'auront d'autre choix que de vous disculper et de sacrifier le Directeur.
Biliyorum. Kafam çok karışık.
Je suis tellement confus.
Görünüşe göre Javier'in asıl mukrizi ipoteğini iptal etmiş, hizmet haklarını Çinli bir mukrize vermiş ve sonra satın alan da... Bu çok karışık.
On dirait que le prêteur initial de Javier a tranché son hypothèque, expédié en dehors des droits de service à un prêteur Chinois, ensuite il a été pourchassé... c'est un gâchis.
Dün gece bir kızla beraberdim hamaktan hamağa geçmeye çalışıyordum en sonunda yere düşüp karıncalarla göz göze geldim ve kız çekti gitti.
J'ai reçu une fille hier Elle a tenté de passer d'un hamac à l'autre... Elle est tombée dans un lit de fourmis...
İçinde bulunduğu durum karışık.
La situation est compliquée pour elle.
- Justin çıkar mısın artık?
Sérieux.
Seninle her şey her zaman karışık.
Tout est toujours si compliqué avec toi.
- Tamam. Ayrılık seksi üzücü bir mutluluk verir. Duyguların karışımıdır.
- Bon, okay, parce que tu sais, le sexe de rupture c'est, um... ben, c'est triste et heureux.
Karışık olmayan ne biliyor musunuz? Bu.
Mais vous savez ce qui n'est pas compliqué?
Benim kafam karışık falan değil.
Je ne suis pas perturbée par la situation.
- Olay yerinde kafası karışık şekilde yürüyordu.
- Retrouvé désorientée sur place.
Sonra arkadaşlık bozuluyor, olaylar karışıyor ve adamlar onu öldürene kadar dövüyor.
Ensuite, la bromance tourne, s'intensifie et ils finissent par le battre à mort.
Bir adama aşık oldum, o adam ki kendi görünüşünden, bağlantılarından şöhretinden çıkar sağlmaya çalışıyordu fakat bunların yerine bana özel olduğumu söyledi ve ben de buna karşılık vermek istiyorum.
Je suis tombée amoureuse du mec qui, au lieu de profiter de sa beauté, de ses connexions et de sa notoriété, a dit : " J'ai été béni et je veux faire un truc en retour.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]