Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ K ] / Kâse

Kâse перевод на французский

299 параллельный перевод
Bir kâse meyve mi?
Une salade de fruits?
- Yarın iki kâse içerim.
J'en prendrai deux assiettes demain.
Bir kâse erişte ver.
Donnez-moi un bol de nouilles.
Bir kâse erişte bununla boy ölçüşemez!
C'est mieux que des nouilles!
Kahvaltıda 2 çiğ yumurta ve bir kâse baldan başka bir şey yoktu.
Je n'ai mangé que deux œufs durs et du miel au petit-déjeuner. - Non.
Benimki iki katı yumurta, bir dilim kızarmış ekmek ve bir kâse yoğurttur.
"D'habitude", je prends 2 œufs mollets, une biscotte et un yaourt.
Bu ufacık kâse de ne?
Non, pas là-dedans.
Büyük kâse ver bana.
Je veux une grande tasse.
Jamaica Plains'tendir. Ufak bir şehirdenim. Derler ki şehri bir kâse fasulyeyle bıçak karşılığı satın almışlar.
Le petit patelin d'où je viens s'appelle Taunton.
Bir kâse de yoğurt lütfen.
Et un pot de yaourt.
- Kâse iyi.
- Beau cul.
Bir kâse dolusu güzel bir çorba iyi gelir, ha?
Que dirais-tu d'un bon bol de soupe?
Bir kâse biber yemeğine ne dağınıklık.
Un seul bol de chili, et tout ce gâchis.
Bir başkası da koca bir kâse dolusu su getirmiş insanlar sıcaklar yahut susarlarsa diye.
Et un type a apporté un drap... un autre a apporté une bassine d'eau fraîche, si quelqu'un avait chaud ou soif...
Bu küçük, ufak Budist, onunla ilk tanıştığım zamanlarda bir kâse süt içerdi, pirinç ve sıcak süt şimdi ise biftek yiyordu.
Au début, ce gringalet bouddhiste ne ne nourrissait que d'un peu de lait chaud avec du riz, et là, il mangeait des bœufs entiers!
Bir kâse uzat bana.
Hé, Goro, passe-moi un bol.
Rica etsem bana bir kâse soğuk su getirebilir misiniz?
Pourriez-vous m'apporter de l'eau froide?
Vulkanlı metabolizması bir kâse termitle bile başa çıkabilir.
Tu plaisantes? Avec son métabolisme, il pourrait avaler un bol de termites.
Bir kâse çorba iç, lütfen.
un bol de potage, s'il te plaît.
Sadece bir kâse sihirli biftek suyuna çorbadan içtikten sonra... kendini iyi hissetmişti.
Elle-même avait guéri après seulement un bol... de ce bouillon de bœuf magique.
Altı üstü bir kâse işte.
Ce n'est qu'une marmite.
Evet, ters duran bir kâse!
C'est une marmite renversée.
- Neden hiç kâse yok?
- Il n'y a pas de bols?
- Kutsal Kâse.
- Le Saint-Graal.
Güzel bir kâse. Buna benzer bir kâseyi başka bir yerde de görmüştüm.
Je n'en ai vu qu'un autre semblable.
Harika. Tennis topu, kâse ve çakmağı alıyorsun...
Faut une balle de tennis, un saladier, de l'essence...
Selam. Ödünç alabileceğim büyük bir kâse var mı?
Vous avez un grand saladier?
Demek onun için bu kâse tanıdık geldi.
C'est pour ça que ce bol m'est familier.
Bu yeni bir kâse almaktan daha pahalıya gelir.
Cela vous coûtera plus que de racheter un bol.
Bir kâse almaya ne dersin? Ben ısmarlarım. Hayır.
Je vous en offre une gamelle.
Anahtarlar kâseye atıldı kâse havuza atıldı, şapkalar çıktı ve dokuz ay sonra sen oldun.
Les clefs furent jetés dans une cuvette, la cuvette fut jeté dans le bassin, on a tombé les ponchos, et 9 mois plus tard...
Altı kasa biraya, bir karton Morley Lights'a ve büyük bir kâse de jelibona ihtiyacım var.
Il me faut un pack de six bières, une cartouche de Morley Lights et un sac de bonbons.
Niye kıza da bir kâse vermiyorsun?
Pourquoi ne lui en donnes-tu pas?
Bir dahaki sefer daha büyük bir kâse kullan.
Prends un plus grand bol, la prochaine fois.
Kâse...
Pot...
Hayır, kâse değil... Vazo.
Non, pas un pot... une vase...
- Kâse değil...
Venez... - Pas un pot... une vase...
Kâse!
Un pot!
Nereye giderse gitsin bir kâse kırıyor.
Et où elle va, elle brise une vase, un pot
Kâse?
Pot?
Elinde bir kâse dolusu şeker vardı.
Tu étais à ta porte, avec des bonbons à la main.
Dalağı alıyorum.Kâse lütfen
On mobilise la rate, récipient s'il vous plaît.
Hemen yukarı çıkıp, koca bir kâse fıstık yiyeceğim.
Je vais monter dans ma chambre manger un bol de cacahuètes.
Biz dışarı bir kâse mama bırakalım o döner.
Posons son bol sur la fenêtre. Et il reviendra.
Herkes mısır gevreği koymak için güzel bir kâse ister...
Tout le monde se sert de bols pour les céréales...
Kupa ya da kâse gibi bir şey var mı?
Auriez-vous par hasard quelque chose d'un peu plus gros?
Bu kâse'de daha çok var, ve ben de eşitlemeye çalışıyordum.
Ce bol en avait plus et j'essayais de les égaliser.
Kapıda bir öpücükten başlayıp, "kahvaltı için evde sadece yoğurt var, ama evde kâse kalmamış,... bu yüzden göbeğimden yemek zorundasın" a kadar giden, geniş bir yelpaze.
Ça peut aller d'une bise sur le pas de la porte à "Je n'ai que des céréales mais plus aucun bol, tu vas devoir manger sur mon ventre."
Marie, o sana aldığım kâse değil mi?
Dites, c'est pas le saladier que je vous ai offert?
Yağlı bir kâse çizgisi. Her zaman ılık bir kaşık kullanırım. Ve özel bir olaysa, Marks Spencer'dan alırım.
Qui sont de beurrer le moule, de toujours utiliser une cuillère chaude, et si c'est une grande occasion, d'aller l'acheter chez Marks et Spencer's.
Kedi Hanım'ı bir kâse sütle yakalamaya çalışacağım.
Je vais voir si je peux faire revenir Minette avec un bol de lait.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]