Kıskandım перевод на французский
1,342 параллельный перевод
İkinizi beraber gördüm ve itiraf etmek gerekirse biraz kıskandım.
Je vous ai vu tous les deux ensemble, et honnêtement, ça me rend un peu jalouse.
Bir parça kıskandım.
Ça me rend un peu jaloux.
Sakin ol. Sadece biraz kıskandım tamam mı?
Calme-toi, je suis juste un peu jaloux, tu comprends?
kıskandım.
Je suis jalouse!
Çok kıskandım.
- Oui. Je suis si jalouse.
Roger'la çok fazla... vakit geçirmeni kıskandım.
J'étais jalouse que tu passes autant de temps avec Roger.
Kıskandım. Bensiz gidip... iyi vakit geçirmeni kıskandım.
J'étais jalouse que tu sortes et t'amuses sans moi.
Yani sizi dans ederken görünce biraz kıskandım.
Et de la façon dont vous dansiez j'étais un peu jaloux.
- Kıskandım.
J'étais jalouse.
Kıskandım. Olabilecekleri düşündükten sonra, daha fazla dayanamadım.
Et quand j'ai pensé à tout ce qui semblait se passer... je n'ai pas pu le supporter.
Böyle bir kız arkadaşa sahip olmanı kıskandım.
Je t'envie... Je t'envie d'avoir une petite amie comme ça.
- Çok kıskandım.
- Je suis jalouse.
Seni kıskandım.
Je t'envie.
Onu kıskandım!
Je l'envie!
Kız arkadaşınla birlikte takılma hakkına sahipsin, sanırım biraz kıskandım.
Tu as le droit de passer du temps avec ta copine. - J'ai été un peu jaloux.
Kıskandım.
Je suis jaloux.
Biraz kıskandım.
Je suis un peu jalouse.
Evet, yeşili kıskandım.
Oh oui, je suis verte de jalousie
Seni kıskandım, Kathleen.
Je vous envie, Kathleen.
Öyle değil mi tatlı şey? Orada restoranlarda sigara içmek serbest. Oh Tanrım, Paris, çok kıskandım.
Lynette a battu huit autres concurrentes pour être couronnée Déesse américaine.
Onları kıskandım. Kişisel becerilerindeki güvenle...
J'ai horreur de l'admettre, mais j'envie sa confiance.
Seni hep kıskandım, ağabey.
Je t'ai toujours envié, mon frére.
Çok kıskandım.
Je suis jalouse.
- Kıskandım.
- Je suis jalouse.
İşte şimdi kıskandım.
Bon, maintenant, je suis jalouse.
- Kıskandın mı?
Tu es jaloux?
Kıskandın mı?
Jalouse?
Kıskandın mı?
Très jalouse?
Kıskandığımı ve hâlâ Michael'a karşı bir şeyler hissettiğimi sanıyordum.
Je le pensais, et j'avais peur d'être encore amoureuse de Michael.
Ve sana neden kıskandığımı söyleyeyim.
Et je vais te dire pourquoi je suis jalouse.
Kıskandın mı yoksa?
T'es jaloux, petit con?
Kıskandın mı?
Hé, est-ce que tu es jaloux?
Kıskandın mı?
Tu es jaloux?
Sanırım kıskandı.
Il est jaloux!
Ciddi ciddi Karen'ı kıskandığını düşünmeye başladım.
Je commence vraiment à croire que tu es jalouse de Karen.
Beni kıskandırmaya mı çalışıyorsun?
- Par exemple?
- Şimdilik. - Kıskandın mı?
- Jusqu'à maintenant.
- Saulie, kıskandın mı?
- Saulie, tu es jaloux?
İkinizin bu kadar çok birlikte zaman geçirmenizi kıskandığımı söylemeliyim.
Je dois dire que je suis jalouse du temps que vous passez ensemble
Herkesi kıskandığımı hissediyorum.
Vous voyez... J'envie... tout le monde.
- Neden, kıskandın mı?
- Quoi, tu es jaloux?
Kıskandığımı sanma. Sadece arkadaşımın korkunç bir hata yaptığını görmek istemiyorum.
Je n'ai juste pas envie de voir mon ami faire une terrible erreur.
Biliyorum, ama kişisel olduğunu veya kıskandığımı düşünecek.
Je sais, mais il va croire que c'est personnel et que je suis jalouse.
Kıskandım.
Oh, jalouse.
Kıskandın mı? Elbette hayır!
Bien sûr que non.
- Bu beni kıskandırmalı mı? - Kıskandırıyor mu?
Tu veux me rendre jalouse?
Beni kıskandırmaya mı çalışıyorsun?
C'est trop mignon.
Beni kıskandırmaya mı çalışıyorsun?
Pour me rendre jalouse?
Annen, kıskandığı için suçu bana attı.
Si ta mère m'a accusée, c'est par jalousie.
Ne oldu? Kıskandın mı?
Tu es jaloux?
İtiraf etmeliyim ki biraz kıskandım.
Mais je dois dire que je t'envie un peu.
kıskançlık 60
kıskanç 44
kıskanıyorum 27
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20
kıskanç 44
kıskanıyorum 27
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20