Kıskanç перевод на французский
1,394 параллельный перевод
Bana kıskanç diyebilirsin, ama bence Markus...
Tu peux me traiter de jaloux mais je suis sûr qu'il veut...
Kıskanç?
Jaloux?
Ben kıskanç değilim.
Je ne suis pas jaloux.
Kıskanç.
Tu es jaloux!
Kıskanç, kavgacı, dağılmak üzere.
Jalousie, bagarres, séparation.
Kıskanç mısın? Elbette, kıskanç biriyim.
- TU ESJALOUSE?
Matteo kıskanç.
Je suis pas jalouse. - Matteo l'est.
Yanlış adım, Alvin. Kıskanç olmaya hakkın yok.
Sois pas trop jaloux, Alvin.
" Sylvester'ın şimdi biraz kıskanç.
" Ton Sylvestre est un peu jaloux, maintenant.
İnsanlar kıskanç olabiliyor.
Les gens envient la chance des autres.
Kıskanç değilim.
Je ne suis pas jalouse.
Erkek arkadaşım çok kıskanç biri.
Mon petit ami est du genre jaloux.
Çok kıskanç.
Il est très jaloux.
Kıskanç eski sevgili gibi görünmek istemiyorum ama bunun konuyla alakası yok.
Ne me prends pas pour l'ex jaloux, ce n'est pas ça.
Benim gördüğüm kıskanç bir kardeş.
Tout ce que je vois, c'est un frère jaloux.
Çok kıskanç.
Elle est si jalouse.
Tom, söylemekte geç kaldım ama sen geri kafalı, kıskanç ve cinsi ayrımcısın.
Tu es petit, jaloux et contrarié.
Kıskanç olma Frau Blucher.. O beni sadece zihnim için seviyor.
Ne soyez pas jalouse Frau Blucher... ll m'aime seulement pour mon esprit.
Çok mutluyum ve hiç kıskanç değilim.
Ravie, et en rien jalouse.
En az kıskanç olduğum an işte bu an.
J'ai jamais été moins jalouse!
Hepsi kıskanç, Eisenhower'dan beri seks yapmamış insanlar.
Ce sont de vieilles biques jalouses qui n'ont pas baisé depuis Eisenhower.
Donna kıskanç değilse, bu demek oluyor ki sen özgür ve masumsun.
Si Donna n'est pas jalouse, ça veut dire que tu es dans ton bon droit...
Kıskanç biri değilim.
Je ne suis pas jaloux...
Karım kıskanç olduğundan değil, ama kuru temizlemecim, bu lekelerin çıkmayacağını söylüyor.
Selon mon teinturier, les traces sont dures à ravoir.
Evet, evet kıskanç koca saçmalığını unut, şantaj olayına yükleneceğiz.
Le mari jaloux, c'est idiot. Va pour le chantage
" Ve kıskanç yılanlar
" Ne sont damnés,
Kıskanç olmayacağım.
J'y gagne, je ne serai plus jalouse.
- Bu kadar kıskanç mı?
- Il est jaloux?
Seni kıskanç alçak! Yerini biliyorsun!
Espèce de salopard jaloux, tu sais où il est!
Ben kendimi senin kalıtsal malzemen için tam bir yarış içinde buluyorum ben ilgi çekmek istiyorum muhtemelen kıskançımda
J'ai su que ton matériel génétique est devenu la base pour une race entière de prêtres guerrier? Je suis intrigué. Et, peut-être, un peu jaloux.
Tamam, bak, belki bir kısmım kıskanç çünkü harika bir erkeğe sahipsin ve güzel bir düğünün olacak.
Peut-être que je suis un peu jalouse parce que ton mec est super et que tu vas avoir un mariage génial.
Nişanlıyım. Çok iri ve çok kıskanç bir nişanlım var.
Mon fiancé qui est terriblement costaud et très jaloux.
Biraz kızgın görünüyordu. Daha çok kıskanç.
Elle est plus jalouse qu'autre chose.
- Seni kıskanç piç! - Cynthia, sana böyle demek istemedim.
Tu n'as pas le moindre cœur!
Tamam, Kıskanç değilim. Sadece...
je ne suis pas jaloux.
Nick benim eskiden ne kadar kıskanç ve rekabetçi olduğumu bilsin ya da bilmesin Hala kalkıp meseleyi anlatmam ve bir erkek gibi özür dilemem, gerektiğini düşünüyordum.
Peu importe que Nick sache combien j'avais été jaloux, je ressentais le besoin de me placer devant lui et de m'excuser comme un homme.
- Heyecanlanmış olmalıyım çünkü sonunda ayaklarının üzerindesin, bense kıskanç bir aptal gibi davranıyorum.
- Je devrais être ravie... qu'enfin tout te réussisse, et à la place je... j'agis comme un pauvre cornichon jaloux...
Senin bu kıskanç davranışını affedebilirim çünkü...
Je te pardonne ton accès de jalousie, car...
Sevgi kıskanç ya da kaba değildir.
" L'amour n'est ni avide ni orgueilleux ni arrogant ou grossier.
Kim bu kıskanç?
C'est qui, ton copain?
Sinema kıskanç bir metrestir ve... İşte ben böyleyim.
Le cinéma est une maîtresse jalouse et... enfin... je suis comme ça.
Asla kıskanç değildir. "
Il n'est jamais jaloux.
Asla kıskanç değildir. "
- Il n'est jamais jaloux. "
Hayır ben kıskanç değilim.
Je suis juste un peu jaloux.
Ben kıskanç değilim.
- Et alors?
Bay Vikram Oberoi, dinleyin, ben ne kıskancım, nede nefret ediyorum.
Écoutez M. Vikram Oberoi, je ne suis pas jalouse et je déteste personne. Je suis très heureuse comme je suis.
Babam, kıskanç Haiti'li bir kadınla evlenmişti.
Pour faire une histoire courte, mon père s'est remarié.
Herhalde yüzde 98 mutlu, yüzde 2 kıskancım.
Je dois être contente à 98 %, et jalouse à 2 %, au max.
Filip, hem kıskanç bir eşten hem de Kastilya kraliçesinden kurtulmak ister.
Philippe veut se défaire d'une épouse jalouse et par là-même de la reine de Castille.
Asıl kıskanç olan o.
C'est elle qui est jalouse.
- Kıskanç biri miydi?
Il était jaloux?
kıskançlık 60
kıskançlık mı 20
kıskanıyorum 27
kıskandım 18
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21
kıskançlık mı 20
kıskanıyorum 27
kıskandım 18
kıskanıyor musun 33
kıskanıyorsun 60
kıskandın mı 76
kıskaç 19
kıskanmak mı 21