Kızmak mı перевод на французский
98 параллельный перевод
- Kızmak mı?
- "Fâchée"?
Kızmak mı?
Pourquoi dis-tu ça? Bien sûr que non.
- Ona kızgın değilsin, değil mi? - Ona kızmak mı?
- Vous n'êtes pas furieuse contre lui?
- Kızmak mı?
Fâché?
Kızmak mı?
Si je vous en veux?
Kızmak mı? Kızmadım.
Je ne suis pas fâché.
Kızmak mı, siz de benim kadar sıkıştırılmış olsaydınız siz de kızardınız.
Mais non, c'est "Où sont les oies?" "À qui les avez-vous vendues?" "Combien voulez-vous pour ces oies?"
Nasıl böyle sakin ve kontrollü olabiliyorsun? Hiç mi kızmadın? - Kızmak mı?
Vous êtes si calme, n'êtes-vous pas révolté?
- Kızmak mı?
- Quoi?
Sana kızmak mı?
- Fâché?
Kızmak mı? Niye?
Pourquoi?
Kızmak mı?
On dirait que t'as la haine!
Kızmak mı?
En colère?
Kızgın olduğun için seni suçlamıyorum. Kızmak mı?
- T'as Ie droit d'etre furax.
Kızmak mı?
Furieux?
Kızmak mı?
T'en vouloir?
Kızmak mı?
Me touche pas.
Kızmak mı?
Hors de moi? !
- Kızmak mı?
M'ennuyer?
Kızmak mı?
- Fâché?
Bunun için kızmak mı istiyorsun?
- Putain, Karen, tu veux t'énerver pour ça?
- Kızmak mı?
- M'énerver?
Kızmak mı?
La rougeole?
Kızmak mı?
Fâché?
Ama kızmak yok.
Vous ne m'en voudrez pas? Je tâcherai.
Dostlarım, size kızmak istemem.
Je veux pas vous gueuler après.
Tamam, ama kızmak yok tamam mı?
Tu te fâches pas?
Kızmak yok ama. Bana iyi bir sporcu olmayı öğreten sendin.
M'en veux pas, c'est grâce à toi si je suis bon.
Kızmak yerine kendimi daha iyi açıklamalıydım.
J'aurais dû mieux m'expliquer au lieu de m'emporter.
Gitmene izin verildiği için kızmak yok tamam mı?
Sans rancune?
Spike Lee'ye ve bütün o insanlara kızmak.
Je m'en suis pris à Spike Lee et tous ces gens.
neticede ölüm bunu altın tabakla bana sunmuşken yaşama amacına sahip olmamak konusunda kızmak ve mızmızlanmak zor
Après tout, c'est difficile de se plaindre de ne pas avoir de but dans la vie, alors que la mort me l'a servi sur un plateau
- Kızmak mı?
- Pourquoi?
Politika bir ağ olduğunu söylüyor, politika ağın kötü olduğunu söylüyor okullarımıza sızmak, toplumumuzu ele geçirmek istiyorlardı tüm kadınlarımızın peçe takmasını istiyorlardı ve hakkından gelmemiz gereken işte buydu ve madem kötü olduğunu biliyorduk, onu öldürmeliydik ve böylece ondan kurtulacaktık.
Notre politique veut qu'il existe un réseau diabolique, qui cherche à infiltrer nos écoles, à détruire notre société, qui veut que toutes nos femmes soient voilées... C'est comme ça et c'est tout. Et puisque ce réseau est diabolique, détruisons-le, et ce sera réglé.
Kızmalıyım ama kızmak için çok geç.
Je devrais être furieux, mais c'est trop tard.
Kızmak yakışıyor. - Kızmadım, sinir oldum.
Je ne suis pas en colère, je suis juste irritée
Sanırım sana kızmak, Rex'e kızmaktan daha kolay geldi.
Je suppose que je me suis dit qu'il serait plus facile d'être en colère contre vous que d'être en colère contre Rex.
Tipik annemlerin hareketi. Bana kazık atıp, sonra kazığı düzeltmek için yardım etmediğimde de kızmak.
C'est bien le genre de mes parents de me doubler et de m'en vouloir quand je refuse de les aider à réparer les dégâts.
Kızmak yasaya aykırı mı?
Pas vous? Se mettre en colère est illégal?
Daha fazla konuşmayalım. Bir ölüye kızmak istemiyorum.
Mais parlons d'autre chose, je ne veux pas me prendre la tête avec un mort.
Standford'dan beni attırdığı için ondan nefret etmekle geçti tüm vaktim. Şimdi ne hissettiğimi bilmiyorum ama, şu an ona kızmak zor doğrusu.
J'ai passé tellement de temps à le détester pour m'avoir fait renvoyer de Stanford que je sais plus trop quoi ressentir.
Kızmak hep yaptığım şey.
Être en colère, c'est une donnée de base chez moi.
Bana kızmak için bir sürü haklı sebebin var.
T'as le droit de m'en vouloir, mais ne me déteste pas.
Ama bu ahmakların yaptığı gibi raftaki bira kutularına atış yapıyorum diye kızmak yok.
Mais ne m'empêche pas de tirer sur des canettes sur le toit comme l'ont fait ces idiots.
Sadece bana kızmak için bir sebep arıyordun.
T'es venue quand même, pour pouvoir m'en vouloir.
Son 10 ayımızı sızmak için harcadık.
Ça fait 10 mois qu'on essaie.
Buna kızmak yerine acaba haklı mı diye düşündüm.
Je ne lui en veux pas, je crois même qu'il a raison.
- Kızmak mı?
En colère?
Kim çıkarsa bahtınıza, kızmak yok, tamam mı?
Faites avec ce que vous avez, personne s'énerve.
Ben de kızgınım. Sizin de kızmak için her türlü hakkınız var.
C'est votre droit, mais on a fait ça pour vous déstabiliser.
Yeğenin oynuyor diye bu kadar kızmak zorunda mısın?
Est-ce que tu étais juste furieuse parce que ta nièce s'amusait dans les parages?