Mahkûm перевод на французский
6,254 параллельный перевод
Sürekli olarak,... azınlıkları özel ıslahevlerinde kalmaya mahkûm ediyorsunuz...
Vous envoyez systématiquement des mineurs dans un centre de détention privé...
Sürekli onları oraya, finansal pay aldığınız bir kuruluşa mahkûm ediyorsunuz. Yani üzgünüm ama siz yorum yapsanız da yapmasanız da biz bu hikâyeyi yayınlayacağız.
Vous les envoyez systématiquement là-bas... dans un centre où vous avez des intérêts financiers, alors, désolé, mais nous allons sortir cette histoire que vous la commentiez ou pas.
Görevimiz başarısızlığa mahkûm ve biz de öyle.
La mission est un échec, nous sommes perdus!
Evet. Katılmak istiyorsan önermem aşklarının ihtimalsiz ve başarısızlığa mahkûm olduğu yönünde.
Si vous voulez en faire autant, le principe c'est que leur amour est improbable et voué à l'échec.
Tarih asla başka bir Stuart kralının ismini kaydetmeyecek ama talihsiz bir şekilde ölüme mahkûm edilen binlerce İskoç'un ismini kaydedecek.
L'Histoire ne retiendra pas le nom d'un autre Roi Stuart, mais elle se souviendra des noms de milliers de Highlanders qui sont morts inutilement par une cause perdue.
Peki bu Mackenzie erkeklerinden kaç tanesi o sefil savaş meydanında ölüme mahkûm edildi?
Et ces hommes Mackenzie? Combien d'entre eux étaient destinés à mourir sur le champ de bataille?
Almanlar teslim olduğunda son ampütasyonuma katıldığımı düşünmüştüm. Ancak savaş alanında ömür boyu sakat kalan daha pek çok genç erkeği de düşünmeye mahkûm edilmişim gibi görünüyordu.
Quand les Allemands se sont rendus, je pensais participer à ma dernière amputation, mais il semblerait que je sois condamnée à rêver d'encore plus de jeunes hommes mutilés à vie sur le champ de bataille.
İkimiz de babamızın oğlu olmaya mahkûm olduk. Maden işçilerinin, duvar ustalarının balıkçıların oğullarının hepsi doğdukları hayatlardan kaçmayı düşlüyor.
Les fils de mineurs, de maçons, de pêcheurs... d'échapper à la vie dans laquelle ils sont nés.
Seni değiştiren kaza beni bu sandalyeye mahkûm etti.
Le même accident qui t'a changé m'a mis dans cette chaise.
Siz mahkûm değilsiniz.
Vous n'êtes pas des prisonniers.
Burada misafiriz, mahkûm değiliz.
Regarde. Nous sommes des invités ici, pas des prisonniers.
Dünyalıların mahkûm kampına daha önceden gitti.
Il a été dans la prison dans le camps des Terriens.
Tek bir önemli iş var, mahkûm nakli. William Tockman.
Un seul titre, transfert de prisonnier, William Tockman.
Aralarında Nazi yükselişini destekleyen bir gazeteci ve yayıncının da olduğu Üçüncü Reich'ın liderlerinin mahkûm ve idam edildikleri Nüremberg davaları tarihe geçecektir.
Le procès de Nuremberg restera dans l'histoire à cause de la condamnation et de l'exécution des dignitaires du IIIème Reich parmi lesquels un journaliste et éditeur qui a soutenu la montée du nazisme.
Mahkemenin temel çıkmazı faşistlerin yükselişinden sorumlu olanları mahkûm etmek için kapitalizmin kendisini de mahkûm etmek zorunda olmasıydı.
Le principal problème du tribunal était que pour condamner les responsables de la montée du fascisme, il allait falloir condamner le capitalisme lui-même.
Belirli liderler ve subaylar suçlandı ve mahkûm edildi.
Ils ont accusé des dignitaires et des cadres et c'est à eux qu'ils ont imposé des peines.
Burada misafiriz, mahkûm değiliz.
On est des invités ici, pas des prisonniers.
Elimizde bir tutuklu mahkûm var.
Un prisonnier en détention.
- Mahkûm değil o. Kızım o benim.
C'est ma fille.
Hâlâ mahkûm mu?
Toujours enfermé?
Mahkûm değildim ama dışarı çıkmama da izin yoktu.
Je n'étais pas un prisonnier, mais je n'étais pas autorisé à aller dehors non plus.
Kaçak mahkum benim ve hepiniz ateşimin tadına bakacaksınız.
Je suis le criminel en cavale et je vais tous vous réduire en cendre.
Diğer üç mahkum için de böyle düşünüyorduk.
C'est ce que nous pensions des 3 autres prisons.
Beni cehenneme mahkum ettiniz!
Toi et tes... m'avez damné en enfer!
Size minnettarım Mako ve mahkum arkadaş ama sürekli, bıkmadan denememe rağmen azıcık bile olsa bükmeyi başaramadım.
Merci, Mako et monsieur le prisonnier... Mais j'ai beau essayer encore et encore, j'y arrive pas! Même pas un petit peu!
Beth onu bilgisayarın arkasına mahkum etti.
Beth le tiens coincé derrière l'ordi.
Çünkü, Jared DNA yüzünden mahkum edilmedi.
Jared n'a pas été déclaré coupable à cause de l'ADN.
- Kavgalarını kim yapmaz. - Ama her zaman kilo alırım, O zaman neden işini yapmıyorsun mahkum?
- Mais je suis toujours au poids, alors fais ton boulot, détenu.
Tutukladığın veya mahkum ettiğin birisi olabilir.
Cela peut être quelqu'un que vous avez arrêtez ou reconnu coupable.
Terapi grubunu kapatıyorum çünkü birçok kişi, mahkum edilmiş suçluların pembe bir odada oturup duyguları hakkında konuşmak yerine cezalandırılması gerektiğini düşünüyor.
J'arrête votre thérapie de groupe parce que beaucoup de gens pensent que les criminels condamnés doivent être punis, et non assis dans une petite chambre rose pour parler de leurs sentiments.
emin ol yaparlar. iyi bir insan kötü bir aktörlükle mahkum edilmelimi sence?
Et on se demande... si quelqu'un de bien devrait être condamné pour son pire acte?
Dünyalı mahkûm.
Le prisonnier terrien.
Ölü sayısı üç daha da tırmandırmayalım. Mahkum "A" tesise altı gün önce getirildi.
faisons en sorte qu'il n'y en ait pas plus le prisonnier A a été amené à bord
Mahkum "A" Babakov mu?
Prisonnier A c'était Babakov?
Sadece Babakov'un komşularından herhangi birisi ile iletişimi olmadığından... emin olmak istiyoruz. Sizi temin ederim, olmadı. Mahkum diğer bütün tutuklulardan izole edildi.
Nous voulons seulement être certains que Babakov n'a pas eu de contact avec un de ses voisin je peux vous assurer que non le prisonnier à été tenu à l'écart de tous les autres prisonniers
Mahkum "B"...
Prisonnier B
Öte yandan mahkum ise boğulmuş. Bu cüsse için kolay lokma değil.
le prisonnier d'un autre coté a été étranglé pas une tache facile compte tenu de sa taille
DMSO siyanür ile cilde temas ettiğinde cevap anahtarına dokunan herkes ölüme mahkum olacaktı.
Avec le DMSO agissant comme absorbant pour le cyanure... quiconque touchant cette correction était condamné.
Suçsuz yere mahkum edilen biri için aslında fazlasıyla iyi niyetli biriyim.
La vérité c'est que pour un type pas vraiment convaincu, je suis plutà ´ t ouvert d'esprit.
Suçsuz yere mahkum edilen biri için aslında fazlasıyla iyi niyetli biriyim.
La vérité c'est que pour un type pas vraiment convaincu, je suis plutôt ouvert d'esprit.
Giyotin ile karşılaşmaya göre, bilenmiş bıçak istemek, mahkum için sıradan olmuştur.
Face à la guillotine, il était courant que le condamné demande une lame affûtée.
Bu mahkum değişiminde piyon olmayacağım.
Je ne serai pas un pion dans cet échange de prisonniers.
Mahkum takasından sorumlu Yüzbaşı Franzen.
Capitaine Franzen, responsable de l'ecorte des prisoniers
Mahkum mübadelesi işe yaradı.
L'échange de prisonniers a fonctionné.
Neden onu ölüme mahkum ettin?
Pourquoi l'avez-vous condamné à mort?
Mahkum olmuş bir katilin sözüyle hareket ediyoruz.
Nous nous heurtons à un meurtrier déclaré coupable.
Mahkum, yere yat şimdi!
Détenu, à terre tout de suite!
Bir kurbanımız ve 2000 tane de mahkum şüphelimiz var.
On a une victime... et 2 000 suspects en cage.
Bunu mahkum öldükten sonra bulduk.
On l'a trouvé après que le détenu ait été tué.
Bakın, Grady'nin soruşturduğunuz mahkum tarafından öldürüldüğünü düşünüyoruz.
Écoutez, on pense que Grady a été tué par le même détenu sur lequel vous enquêtez.
Bütün mahkumların sistemde kaydı olduğunu düşünürsek katilin mahkum olmadığı şüphesiz.
Vu que tous les détenus sont entrés dans le système... On ne recherche pas un détenu.