Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ M ] / Montre

Montre перевод на французский

30,164 параллельный перевод
Fakat her defasında öne çıkan sensin.
Mais tu es le seul selon eux, qui se montre à chaque fois, c'est toi.
Kızın gelmesine bağlı.
Ça dépend si elle se montre.
Göstermem daha kolay olur.
C'est plus facile si je te montre.
Eski lise fenomeni Colt Bennett, Shania'ya takımlarını gösterdi.
"L'ancien phénomène du lycée Colt Bennett, la montre à Shania Twain."
- En son saatini içeride kaybetmiştin.
La dernière fois, t'as perdu ta montre dedans.
Oralarda Timex saat görürsen alıver, tamam mı?
Si tu sens une montre, tu me l'attrapes?
Adayı dolaşır, yeni insanlar tanırım.
Je montre l'ile, je rencontre de nouvelles personnes.
Eski olabilir ama İsviçre saati gibi tıkır tıkır çalışır.
Il peut paraitre vieillôt, mais il fonctionne comme une montre suisse.
Sonja karşına çıkarsa bunu kullan.
À part si Sonja se montre, utilisez ça sur elle.
O kötü bir cadı ve seni kocandan ayırdı seni öldürmek istedi, yani eğer buraya gelirse ona vuracaksın, onu bıçaklayacaksın eğer gerekirse koca evi başına yıkacaksın.
C'est une méchante sorcière qui a tué votre mari et qui a essayé de vous tuer, alors si elle se montre, frappez-la, poignardez-la, faites tomber une foutue maison sur elle s'il faut.
Repliğini okurken, onlara o muhteşem ruhunu... ve muhteşem dişlerini göster.
Quand tu dis ta réplique, montre-leur ta magnifique âme et tes magnifiques dents.
Bu tüm romantizmi mahvetse de, tatlı biriyle tanışmak istiyorum.
- Je te montre. - Aussi romantique que ça est, je veux une rencontre cute.
Göster bakalım.
Montre-moi.
Hayır Sydney. Ona bir çocuğa nasıl öğretileceğini gösteriyorum.
Je lui montre juste comment apprendre à un enfant.
Saat alarmın mı o?
C'est pas l'alarme de ta montre?
Ama aynı zamanda açık ve paylaşımcı olduğumu da gösterir.
Mais ça montre aussi que je suis ouvert et partageur.
# Göstereyim sana... #
♪ Montre tes sentiments... ♪
Herkes saatlerini 34 dakikadan geri sayacak şekilde ayarlasın.
Tout le monde règle sa montre pour un compte à rebours de 34 minutes.
Her on saniyede bir saatine mi bakacaksın?
Tu vas regarder ta montre toutes les dix secondes?
Hava şeridine Rayna'yı luring değer Alex'in iken yapar. Açığa çıkıp.
Attirer Rayna à l'aérodrome rend tout ça assez important pour qu'Alex se montre.
Doktora daha iyi olduğunu göster de sen de buradan çıkabilesin, tamam mı?
Montre au docteur que tu vas mieux, et on pourra te sortir d'ici, d'accord?
- Göster bize, Yankee.
Montre-nous ce que t'as yankee.
Göster ona.
Montre-lui.
Göster dedim.
Montre-lui.
- Açıkça şiddet göstermemesi IŞİD'in çok yönlü bir hale geldiğini gösteriyor.
- Le fait qu'il ne soutienne pas ouvertement la violence montre à quel point DAESH s'est sophistiqué.
Görünüşe göre yuva kurbanın beyni ile oynuyor ve sevdiklerini gösterip ruhun acı çekmesini sağlıyor.
Apparemment, le nid sème le trouble dans la tête des victimes. Il leur montre des gens qu'ils aiment, des parties de leur âme en détresse.
Tamam, eğer George gelirse...
Si George se montre...
Ardından kartları açıyoruz.
Maintenant, on montre nos cartes.
Doğum günlerinin berbat olduğuna dair küçük bir örnek.
Voilà un exemple qui montre à quel point les anniversaires sont terribles.
- Biraz saygılı olun.
- Montre un peu de respect.
Öte yandan, son muayenesinde bu oran yüzde yirmiye düşmüş.
Pourtant, son examen plus récent au début de cette année montre que sa vue est à 20 / 100.
Eşi öldü. Birine ihtiyacı vardı ve ben ortaya çıktım. Boşanmış berbat yaşlı kadın.
Sa femme est morte, c'est tout, et il avait besoin de quelqu'un, et j'étais là, cette vieille divorcée bousillée, et je montre la moitié de mon vagin à son père de 84 ans.
Bir daha saat, yumurta alarmı falan getir.
La prochaine fois, prends une montre.
Sonunda evine ulaştık ve bana odamı gösterdi. Tüllerle sarılı yataklardan vardı.
Ensuite nous sommes arrivés à sa maison, et elle m'a montré ma chambre, et il y avait ce lit avec les rideaux autour.
Gerçek ailemin kim olduğunu anladım böylece... Em Teyzem.
Cela m'a montré qui était ma vraie famille...
Bunu açmanın eğlenceli yolunu öğretmiş miydim sana ben acaba?
Tu sais quoi? Voilà un chouette moyen de les ouvrir. Je ne sais pas si je l'ai déjà montré.
Phil, bu evi neden göstermedin bana?
Pourquoi vous ne m'avez pas montré cette maison?
Hatırlıyorum. İlk buluşmamızda izletmiştin.
Je m'en souviens, tu me l'as montré lors de notre premier rendez-vous.
Hayır, ne bildiğimizi söyleyeyim :
est que toi, mon ami, avez montré votre main.
Kullanıcı ismi "CandyCane" olan bir kadın, Deviceroroy partisinde seksi, nerd bir mühendisin ona Foil tableti gösterdiğini belirtiyor.
Une prénommée CandyCane a posté sur un ingénieur-geek qui lui a montré le prototype de la Foil à l'after party.
Beklediğim gibi, bu parktaki fareler, kurtçuklar ve diğer leş yiyenler metamfetaminli ete pek ilgi göstermiyorlar.
Comme je le pensais, les rats, asticots et autres charognards de ce parc ont montré peu d'intérêt pour la viande aux amphétamines.
- Notu Morgan'a gösterdim.
Je l'ai montré à Morgan. Qu'a t'il dit?
MR yaptırdım ama hiçbir şey görünmedi. Belki bir tane daha yaptırmalıyım.
J'ai fait une IRM qui n'a rien montré, mais peut-être devrais-je en refaire une.
Al, bunu bana neden gösterdin?
Pourquoi m'as-tu montré ça?
Al, bunu neden bana gösterdin?
Al, pourquoi m'as-tu montré ça?
Bill öğretmişti.
Bill m'a montré.
- Güzel saat. - Teşekkürler.
Jolie montre.
Bize gösterdiğin diğer deliklerden daha güzel olmalı.
Il doit être mieux que les autres trous que vous nous aviez montré.
Karanlık, kara bir delik gösterdiği tek kişi biz değilmişiz.
Nous ne sommes pas les seules à qui elle a montré un trou sombre.
Oraya gittim, herif göğsünde bir kurşunla yerde yatıyordu.
Mais quand je me suis montré, ce type était allongé sur le sol avec une balle dans la poitrine.
Şükürler olsun. Lütfen Clark'ın adamının kurtulduğunu ve ifade vermek istediğini söyle.
Dieu merci, dîtes-moi que le gars de Clark s'est montré et qu'il est prêt à témoigner.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]